Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Yunanistan’la müzakere mi?

Türkiye’yle Yunanistan arasında başlayan ılımlı atmosfer devam etmektedir. Bu kapsamda iki ülke dışişleri bakanları bir mutabakat metni hazırlamıştır.

Bu mutabakat metninde, iki tarafın da “kırmızı çizgilerine” dokunacak konularda gerilimi tırmandırıcı açıklamalar ve ifadeler kullanmaması hususunda uzlaşıldığı belirtilmiştir. Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’yi ziyaretinde de, siyasi diyalog ve pozitif gündemden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcıları toplantısının Ekim, Savunma Bakanları Güven Arttırıcı Önlemler toplantısının Kasım ve Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısının da 07 Aralık 2023'te düzenlenmesi kararlaştırılmış ve bunlar liderler tarafından da teyit edilmiştir.

Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) toplantısı

Yeni yumuşama sürecinden önce de birkaç kez Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) için toplanan iki ülke heyetleri 13 Kasım 2023’de Ankara’da Millî Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde yeniden bir araya gelmiştir.

Toplantı sonunda MSB’den yapılan açıklamada; heyetlerin büyükelçiler, yüksek rütbeli askerler ve sivil yetkililerden oluştuğu, her iki tarafın yetkili makam onayını müteakip önceden mutabık kalınan GAÖ’lerin 2024 yılı boyunca yeniden hayata geçirilmesi ve uygulanması konusunda anlaşmaya vardığı, toplantının olumlu bir havada geçtiği, her iki tarafın ayrıca temasta kalmak ve üzerinde mutabık kalınan GAÖ’lerin uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla bir İletişim Noktası Mekanizması kurmaya karar verdiği, bir sonraki toplantının Yunanistan’ın ev sahipliğinde gerçekleşeceği belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere bu toplantılar, sadece kriz yaratacak askerî eylemlerden kaçınmayla ilgili olup, esasa ait diğer konuların görüşülmesine imkân yaratmak için “al gülüm ver gülüm” havasında devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Bugüne kadar cereyan eden olaylardan edinilen tecrübeye göre, bunların dahi uygulanmasında sıkıntılarla karşılaşılacağı dikkate alınmalı, sıkıntının da Yunan tarafından geleceği bilinmelidir.

İyi niyet var ama!

Bugüne kadar Türkiye’yle Yunanistan, çeşitli isimler altında birçok defa müzakere yapmıştır. Müzakereler, Türkiye’nin uluslararası hak ve hukukunu koruyan davranışlarının Yunanistan’ın işine gelmemesi ve anlaşmalara uymadığı için de uyarılması etrafında şekillenmiştir.

İki ülke arasındaki anlaşmazlıkların özü, Türkiye’nin uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve çıkarlarını Yunanistan’ın kabullenememesi, her şeyin kendi çıkarına olması doyumsuzluğuyla hareket etmesi, Türkiye’nin de haklarını korumaya çalışmasıdır. Bu durum hem ikili, hem de NATO, BM ve AB gibi çoklu ilişkilerde aynı şekilde cereyan etmiştir. Yunanistan’ın, bu şekilde hareket etmesinin asıl sebebi, ABD ve AB’nin güçlü desteğini daima arkasında hissetmesidir.

Geçmişte Yunanistan’la defalarca yeni bir sayfa açılmak istenmiş, ancak hiçbirinde arzu edilen sonuç alınamamıştır. Bu sefer Türk tarafının, Yunanistan’ın çok iyi niyetle hareket ettiği kanaatinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak defalarca denenmiş yerden tekrar geçilmeyeceğini herkes bilmektedir. Bir kere daha düşünülmesinde fayda vardır.

Nitekim Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın 16 Kasım 2023 Filistin ziyareti öncesi demecindeki; “Türkiye ile birçok temel konuda hâlâ ciddi farklılıklar bulunduğu, ancak bunun iki ülkenin masaya oturup tartışmasına engel olmadığı, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması konularında Lahey'e başvurunun usulü, yolu ve içeriği konusunda Türkiye ile ortak bir anlayışa sahip olmaktan çok uzak oldukları, temel anlaşmazlığın sözde devlet Kuzey Kıbrıs ile ilgili olduğu, Yunanistan ulusal egemenliği ile ilgili ve adaların askerden arındırılması gibi konuların kendi seviyesinde gündeme gelmediği, Türkiye ile masaya her oturduklarında, ulusal haklarını güçlü bir şekilde savunacakları” ifadeleri, müzakerelerin gidişatının ne şekilde olacağına ilişkin açık bir emaredir.

Müzakereyle hangi konular çözümlenecek?

-Lozan’a aykırı olarak askerî statüye geçirilen adaların durumu mu?

-Ege’de karasularını 12 mile çıkararak Türkiye’yi sahillere hapsetmesi mi?

-Karasuyu 6 milken, ben yaptım oldu mantığıyla, hava sahasını 10 mile çıkarması mı?

-Adalar ülkesi olmamasına rağmen bütün adalarının kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesi olduğu iddiasıyla deniz yetki alanlarının buna göre olması mı?

-Türkiye’nin hukuka uygun deniz yetki alanlarında yaptığı araştırmaları durdurması mı?

-Türkiye’nin 2004’de AB’den müzakere tarih almasını Yunanistan’ın veto etmemesi için işgaline göz yumduğu, Türkiye’ye ait adalardaki işgali kaldırması mı?

-Yoksa 1974 çözülmüş, 1983’de bitmiş olan Kıbrıs konusu mu?

Bunlar mı görüşülerek çözüme kavuşturulacak konular? Bunların tümü gasbedilen haklarımızdır. Müzakere edilecek bir yanı yoktur. Yunanistan hiçbirinden müzakere yoluyla geri adım atmaz. Atarsa bilin ki başka bir hakkımızı vermişiz demektir.

***

Bugüne kadar Yunan-Rum ikilisiyle yapılan müzakerelerin hiçbirinden sonuç alınmadığı, kârlı çıkılmadığı, müzakereler kesildiğinde kazandıklarını kâr hanesine yazdıkları, yeniden müzakereye oturulduğunda bu noktadan başlayarak salam taktiği uyguladıkları tecrübelerle sabittir.

Bu nedenle müzakerelerde verimkâr olunmamalı, son derece temkinli davranılmalı, anlaşmalar ve hukuktan doğan hiç bir hakkımızdan, çıkarımızdan ve davranışımızdan kesinlikle taviz verilmemelidir. “Bundan bir şey olmaz, başka bir çıkar sağlamamıza yarar” düşüncesiyle küçük de olsa verilecek bir taviz, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.

Amaç göstermelik olarak, dostların alışverişte görülmesi ise, o başka!

Yazarın Diğer Yazıları