Yüreğimdeki Özbekistan
Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ve Rusya Devlet Başkanı Putin, Moskova’da bir araya geldiler. İki ülke ilişkilerinin masaya yatırıldığı görüşmede Özbekistan’ın, Bağımsız Devlet Topluluğu serbest ticaret bölgesine dahil olması kararlaştırıldı. Geçen yıl Ukrayna’nın tartışmalı biçimde katıldığı serbest bölge, ülkelerarası kota farklılıkları sebebiyle eleştirilse de BDT üyesi ülkeler arasında pek çok konuda istisnalar içeriyor. Özbekistan’ın bu anlaşmayı imzalaması kendisinden çok diğer ülkelere önemli katkılar sağlayacaktır. Zira hızla büyümeye devam eden Özbekistan ekonomisi, önümüzdeki dönem açısından da olumlu işaretler veriyor. Asya Kalkınma Bankası’nın hazırladığı rapora göre Özbekistan’da yeni ve etkili yatırım projelerinin gerçekleştirilmesi, iç piyasalarda artan talep ve özellikle ulusal bankaların vereceği kredilerin üretim ve sanayi sektörlerini olumlu yönde etkileyeceği belirtiliyor. Ayrıca bu anlaşmanın ardından Özbekistan’ın Gümrük Birliği’ne de katılması konusunda gerekli girişimlerde bulunulacağını tahmin etmek zor değil.
Putin’den destek sözü
Moskova’daki görüşme sırasında bir açıklama yapan Putin iki ülke ilişkilerinin hızla istenilen seviyeye doğru ilerlediğini ve hacim olarak yılın ilk bölümünde %20 düzeyinde artış sağlandığını açıkladı. Putin yaptığı açıklamada ilgili mutabakat anlaşmasının önümüzdeki ay BDT ülkeleri dışişleri bakanları toplantısında imzalanacağını ifade etti. Özbek lider ise ekonominin yanı sıra bölgedeki gelişmelere vurgu yaptı. Afganistan’daki kaotik durumun bölgedeki güç dengelerini etkilediğini, terör ve marjinal örgütleri besleyebileceğini ifade ederken, Rusya’nın bölgesel istikrar açısından en önemli ülke olduğunun altını çizdi. Görüşmede Putin’in özellikle belirttiği bir husus ise çok önemliydi. Putin ülkesinin Özbekistan’ı tüm uluslararası örgütlerde var gücüyle destekleyeceğini söyledi. Hatırlamak gerekirse Türkiye ile Özbekistan’ın arasında zaten var olan soğuk ilişkileri kopma noktasına getiren gelişme, Andican olayları sebebiyle Birleşmiş Milletler’deki oylamada Türkiye’nin Özbekistan aleyhine oy kullanmasıydı. Özbek yetkililer Türkiye’nin bu tutumunu oldukça yadırgadıklarını ve olumlu oy kullanılmasa bile “çekimser” kalınmasının mümkün olduğunu ileri sürmektedirler. Muhakkak ki ilişkilerimizin bugün geldiği üzücü durumu yalnızca buna ve Türkiye’nin hatalarına bağlamak doğru değil. Özbekistan’ın ve Kerimov’un da bazı hatalarının olduğunu söylemek gerekir. Türk Dışişlerindeki bazı uzmanlar son birkaç yıl içerisinde Özbekistan nezdinde üst düzey görüşme girişimlerinde bulunulduğunu ve sonuç alınamadığını ifade etmektedirler. Böylelikle sorunun Türkiye değil Özbekistan’dan kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir ki 2003 yılında Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinden bu yana iki ülke arasında üst düzey bir temas gerçekleşmemiş ve Özbekistan, Türk Konseyi başta olmak üzere Türkiye’nin içinde bulunduğu örgütlerde temsil edilmeme tercihini sürdürmüştür. Ancak bunların hiç birisi Türkiye’nin hata ve eksikliklerini kapatmaya yetmeyecektir. Özellikle Türkiye’nin geçmişten bugüne üstlendiği misyon ve sorumluluk göz önüne alınırsa ülke olarak bizim yapamadığımız ya da gerçekleştiremediğimiz hususların etkisini hafife almak mümkün değildir. Tüm bu gerekçelerle Türkiye, Özbekistan’dan uzaklaşmak bir tarafa, her zamandan daha fazla yakın olmalı ya da en azından yakınlığını gösterecek söz ve davranışları hiç bıkmadan ortaya koymalıdır. Çünkü bir gün çoğunluğu siyasi olan bu engeller kalkacak ve halklarımız arasındaki bütünleşme süreci yeniden ivme kazanacaktır.