Referandumu iyi okumalıyız

Referandum sonuçlarını, siyasi partiler, medya ve tüm toplumun iyi okuması gerekir. Çoğu medya sonuçları AKP ve MHP bloklaşmasının kaybı veya başarısı olarak değerlendiriyor ve sonuçları blok hesabına göre yapıyor.

1- Gerçekte bu referandum sonuçlarına AKP ve MHP bloku veya bazı  yazarların yorumuna göre, Milliyetçi ve Muhafazakârlar gibi cepheleşmeler hakim olmadı. Bunların da etkisi oldu ve fakat sınırlı oldu.

Referandumda asıl etkili olanlar;

* Evetlerde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ı her ne pahasına olursa olsun tutanlar,

*             Devletten çeşitli adlar altında kadro ve yardım alanlar,

*             Hayırlarda, yaşam tarzına müdahale edilmesinden endişe edenler,

*             Rejim değiştirmenin aynı zamanda ekonomik ve siyasi özgürlüğü, mülkiyet haklarını olumsuz etkileyeceğine inananlar.

2- Hayır çıkan 33 ilin millî gelirleri toplamı, Türkiye millî gelirinin yüzde 71'ini oluşturuyor. Ayrıca Trakya ile Ege ve Akdeniz sahil şehirlerinde hayır çıktı. Bu iller turizmde, sanayide daha ileri, eğitilmiş insan yüzdesi daha yüksek olan illerdir. Bu illerde yaşayanlar, alıştıkları yaşam tarzına müdahale edilebileceğinden endişe etmişlerdir.

Siyasi iktidarın halkın yaşam tarzına dokunmaması veya bu görüşte olan militanlar varsa onları engellemesi gerekir.

3- İstanbul'un tercihi her zaman Türkiye'de siyasetin geleceğini etkiler. ANAP ve AKP İstanbul sayesinde iktidara geldiler. Şimdi AKP için İstanbul aksi yönde sinyal vermiştir. Bunu düzeltmek mümkün değildir.

Önümüzdeki seçimlerde İstanbul yine etkili olacaktır.

Ayrıca İstanbul'da referandumu en iyi izah eden ve halkı ikna eden lider Deniz Baykal olmuştur.

4- Türkiye olarak, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun kavgacı olmayan duruşu ve söylemleri etkili olmuştur. CHP diğer partilerle Cumhuriyetin korunması için, Cumhuriyetçiler bloku oluşturmalıdır. BDP ise terör ile ilgisini, varsa kesmeli yoksa bunu vurgulayacak yeni bir yaklaşım içinde olmalıdır. 

5- OHAL içinde referandum yapılması, dış ülkelerde tenkit konusu olacaktır. Başbakan da 28 Kasım 2016'da ''Referandum öncesi OHAL kaldırılmış olacaktır. OHAL'de seçime gidildi dedirtmeyiz'' demişti.

Şimdi, Yüksek Seçim Kurulu'na yapılan mühürsüz zarf itirazları, bu kurul tarafından yasaların öngördüğü ve toplumu tatmin edecek bir şekilde çözülmelidir. Aksi halde OHAL'in olumsuz etkisi ile birleşerek referandum sonucunu tartışmada tutar.

6- Referandum sonrası daha ilk konuşmasında Cumhurbaşkanı'nın idamı dile getirmesi, medeni dünyanın tepkisini çekecektir. Mamafih, AB raportörü Kati Piri "Eğer bu paket değiştirilmeden uygulanırsa AB ile müzakerelerin askıya alınmasına yol açar'' şeklinde konuştu.

7- Partili Cumhurbaşkanlığının getireceği muhtemel sorunlar, Sayın Erdoğan'ı  yıpratabilir. Bunun için Cumhurbaşkanı, zaten sayıları çok sınırlı olan tarafsız  medyaya ve hayır tercihini öne çıkaran medyaya karşı olabilecek kasıtlı uygulamaları önlemelidir. Aynı zamanda hayır tercihini destekleyen partilere karşı da kapsayıcı olmalıdır.

7- Referandumdan sonra işimize bakalım diyen siyasiler, köşe yazarları var. Özellikle köşe yazarları ''işimize bakmamız için siyasi iktidarın gerekli altyapıyı hazırlaması gerekir'' deselerdi daha doğru söylemiş ve hiç olmazsa boş konuşmamış ve bir amaca hizmet etmiş olurlardı. 

8- Bazı yorumcular da, milliyetçi ve muhafazakarlar evet verdi diyor...

Aslında, milliyetçi ve muhafazakarlar, parlamenter demokrasi içinde kendilerini daha iyi ifade ettiler. Bir sistemi oylamakla, milliyetçilik ve muhafazakarlık arasında yakın bir ilişki kurmak doğru değildir.

 Anayasa paketinin yanında olanlar ve karşısında olanlar arasında çok yüksek bir fark yoktur. Yani sonucun yüzde 51 olması, her şey tamamdır anlamında değildir.

Yazarın Diğer Yazıları