Hz. Muhammed ve Türkler

Son günlerde bir,  “Türkler zorla Müslüman oldu!”  modası çıktı. 
Diyelim ki öyle, ne olacak! Yani şimdi biz çıkıp, “Mâdem zorla Müslüman olmuşuz, öyleyse dinimizi terk ediyoruz” deyip,  “Müslümanlığı terk etmişken ve misyonerler de ayağımıza kadar gelmişken bâri Hıristiyan olalım”  mı diyeceğiz? Ben,  “Türkler zorla Müslüman olmuştur” tezini savunanların Halaçoğlu’nun bahsettiği Ermeni dönmeler ve Sabataistler olduğunu söylüyorum, haberiniz olsun.
Ve Beraat Kandilini de vesile bilerek İslâm’ın birbirleriyle bile anlaşamayan Arapları kaynaştırdığını, birkaç on yıl içerisinde başka kavimleri bile yönetir hale geldiklerini, ilk 40 yıl içerisinde dört bir yana yayılarak bir milyon kilometrekarelik bir alana hükmederek Cebelitarık’ı geçtiklerini hatırlatıyor ve daha sonraki yıllarda Arapların Haçlılar karşısında cephe kaybetmeye başladıklarını hatırlatıyor ve işte tam bu noktada Abdullah b. Amr. B el Âstan rivayet edilen bir Peygamber sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hz. Muhammed(s.a.v) der ki:
“- Rumlardan bir prens çıkar ve bütün Rum ülkesine sahip olur, ondan sonra şöyle der: ‘Bu Araplar bizim topraklarımızda bizi nasıl yendiler? Yemin ederim ki onları bu topraklardan sürüp çıkarana veya, onlar beni, ben de onları şu ayağımın altındaki yerde ezinceye kadar çarpışacağım.’ Bunun üzerine Araplar nerede kim varsa onlardan yardım isterler ve Antakya’ya kadar yürürler. Antakya çevresinde kan gövdeyi götüren bir harp olur. O kadar ki atlar tırnaklarına kadar kana gömülür. Allah iki tarafa da yardım etmez. Nihayet melâikeler:
‘- Ey Rabbimiz Müslümanlara yardım etmeyecek misin?’ derler..
Allah(c.c.) onlara:
‘- Bu yolda birçok insan şehit olana kadar!’ der.. Bu harplerde Arapların üçte biri ölür. Üçte biri geri kaçar ve üçte biri de Rumlara karşı direnir. Allah, geri kaçan üçte birileri ise yerin dibine batırır. Bu sırada Rumlar şöyle derler: ‘- Sizin içinizden sizden olmayanlar bize katılıncaya kadar sizlerle harp edeceğiz!’
Bu sırada yabancılar (Türkler) ortaya atılır:
‘- Allah korusun, İslâm nimetinden sonra tekrar küfre mi döneceğiz?’derler..
Tam bu sırada harp de başlamış olur. Allah(c.c.) Rumlara öfkelenir, kılıcı ile onları yere serer ve mızrağı ile de onları delik deşik eder, öyle ki onlardan bu hezimeti ülkesine haber verecek bir kimse dahî kalmaz, hepsi ölürler. Daha sonra bu yabancılar(Türkler) dosdoğru giderler, Rum ülkesine dalarlar, İstanbul da dahil bütün Rum şehirlerini tekbir ve  tehlil sesleri ile fethederler..”
Ve Allah(c.c.) Resulü Hz. Muhammed(s.a.v.) şöyle devam eder: “- Allah katında en ulu şehit şüphesiz ki denizlerde yapılan harplerde şehit olanlardır. Sonra ise Antakya ve civar kasabalarda Rumlara karşı şehit olanlar, daha sonra ise Deccal’a karşı şehit olanlardır.” Bu Hadis Nuyam b. Hammâd’ın, “k. El-Fiteni” nde 1270 sıra numarasıyla yer almaktadır. Biz metni, Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı’nın  “Hz. Peygamber’in Hadislerinde Türkler”  isimli eserinden naklettik.
Evet Bush’un  “Haçlı seferi başlattım”  diyerek Afganistan’ı talan ettiği ve Irak’ta milyonlarca Müslüman’ı süngülediği ve Vatikan’ın Üçüncü Bin Yılda Türkiye’den başlayarak bütün Asya’yı Hıristiyanlaştırmak için  “Dinlerarası Diyalog” başlattığı bir zeminde birileri çıkıp,  “Türkler zorla Müslüman olmuştur”  diye yazıyor ya, işte biz buradan o kişilere, Antakya’da, Peygamberimizin ağzından Rum kaysere,  “- Allah korusun, İslâm nimetinden sonra tekrar küfre mi döneceğiz?” cevabını veren Türk ceddimin dili ve imânıyla diyoruz ki:
“-Ne yâni sen öyle dedi diye biz bu nîmeti bulmuşken Bush korkusu ve Vatikan arzusu için küfre mi döneceğiz?”
Hayır, dönmeyeceğiz. Üstelik Deccal’in hakkından da biz Türkler geleceğiz. Bunu söyleyen de bir Türk değil, İngiliz tuzağına düşerek Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı isyan başlatan Şeyh Sait’tir ve hem de idam sehpasına doğru yol alırken söylemiştir, yani, hiç gereği yokken, yani, en samimi duygularla.. Bu duygularla Berat Kandilinizi kutluyor, Rabbim bu gece cümlemizi bağışlasın diye dua ediyor, sizlerin de bizlere dua etmesini özellikle istirham ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları