Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş HOCAOĞLU

Durmuş HOCAOĞLU

AB Sevdâsına Neler Oluyor?: IV

A&G Araştırma Şirketi’nin araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir başka mühim nokta da Türk seçmeninin zihnî karmaşası. Aşağıdaki tabloya dikkat edilecek olursa, AKP, geçen yaz sun’î olarak yükselen/yükseltilen tansiyonla %47’ye fırlayan oy oranının epeyce bir altına, %34.4’e kadar gerilemiş bulunuyor; yâni “mağdûriyet” rolü, bu partinin îtibârını muhafaza etmesine kifâyet etmemiş görünüyor. Bunun sebebi, muhtemelen, aynı ankete katılan kişilerin büyük bir kısmının (%41.7)  “gerginliğin sorumlusu kim?”  sorusuna,  “AKP”  diye cevap vermeleridir; vâkıa aynı deneklerin % 43’ü AKP’nin kapatılmasına karşı olduklarını da beyan etmektedirler, fakat, yine aynı kişilerin % 43.5’i, parti kapatmayı zorlaştıran anayasa değişikliğini desteklerken % 48.8’inin buna karşı çıkmakta oluşları, AKP’ye verilen desteğin ve kapatılmasına îtirazların demokratik prensiplere sadâkat ve bir nebze de çâresizlik ve adressizlikten mahrûmiyetten ileri geldiğini düşündürmektedir.


Hakîkaten de muhâfazakâr seçmende ciddî bir çâresizlik ve yılgınlık psikolojisi göze çarpmaktadır. , İmdi, iktidar için  “erk” verdiği siyâsî partilerin sürekli tehdit altında bulunduğu şeklinde yaralı bir hâleti rûhiyeye sâhip olan bu seçmen tabanının CHP’ye yönelmesi pek düşünülebilecek bir şey olmasa gerek. Geriye kim kalıyor? İşte  “sorun”  burada. Büyük bir milliyetçi potansiyele sahip muhâfazakar kitle ile bu kitlenin üstüne üstüne giderek gına getiren despot devlet yandaşlığı arasında kararlı ve istikrarlı bir siyâsî çizgi tutturamayan MHP, bugüne dek bir türlü bu kitle için bir ümit ve câzibe kaynağı olamadı ve olması da muhâl, nitekim AKP’den yüz çeviren seçmen MHP’ye ilgi göstermiyor ankete göre. Ya başka? Fosilleşmiş Saadet Partisi ve Anavatan mı? Elbet de olacak gibi değil, o iş çoktan bitti. O’nun için AKP’den yüz çevirenler,  “kararsızlar” kitlesini biraz daha büyütüyor, o kadar. Ne var ki işbu  “Kararsızlar Partisi” ne kayan bu kitlenin yârın yeniden bir seçim olduğunda - kerhen olacağı besbelli - tekrar AKP’ye rey vereceğini düşünmek akla uygun görünmektedir.
Bütün bu ahvâl ve şerâitte tekrar AB mes’elesine avdet edersek, Türk seçmen ortalamasının konjonktürel şartlar dolayısıyla yeniden AB’ye yakınlaştığını söyleyebiliriz. Bu vaziyet, bir yerde anlaşılabilir bir şeydir. Bu husus, bizzat bir AB sevdâsı değil de yakın bir vakitte, yine bu sütunda [ “İktidar Hakkına Sözde Sâhip Olmak, Halk Egemenliği Sorununu Çözmeye Yetmiyor” (Yeniçağ., 11.04.2008)], demokrasi teorisyeni Giovanni Sartori’ye atfen,  “açıkça belli ki iktidar hakkına sözde sahip olmak, halk egemenliği sorununu çözmeye yetmiyor” şeklinde dile getirdiğimiz ve  “peki; öyleyse ne yapmalı; yoksa hep böyle mi gidecek? Hep mi vesâyet altında tutulan insanlar kitlesi olarak kalacağız?”  diye sorduğumuz can alıcı suâle, çâresizlik eseri verilen cevap olarak görülmektedir.  
Evet; anlaşılır bir cevap, bunalan insan ne yapmaz ki?  “Anlaşılır”  oluşu bundan. Ama kötü ve uygunsuz bir cevap, hem de çok kötü ve çok uygunsuz; olsa olsa o kadar olur.
Bu mes’ele üzerinde durmak gerek; çünkü öyle böyle bir mes’ele değil.

Yazarın Diğer Yazıları