Yaşasın 23 Nisan ruhu

Ülkemiz  “kritik”  bir dönemden geçerken, artık daha da “serinkanlı düşünce” ve “dik duruş’’un tam zamanı yaşanıyor. 

Özellikle; her kuruluşun, her örgütün ve her bireyin, sürecin yürürlükteki anayasaya göre cereyan etmesine özen göstermesi “temel kural” görünüyor.

Yüce Türk milleti, kendini temsil edecek Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini seçmeye hazırlanırken, yaşanan bütün çalkantıları, demokrasinin bir “icabı” veya “cilvesi” olarak kabullenmemiz ancak “derin derin” düşünmemiz gerekiyor.

Zaten 23 Nisan ruhu, bunun altını adeta çiziyor.

23 Nisan ruhu, milli hâkimiyetimizi istiyor ve emrediyor.

23 Nisan ruhu, teslimiyeti de “kesinlikle” reddediyor.

23 Nisan ruhu, milletin hâkimiyetini, hem de “kayıtsız ve şartsız”öne koyuyor.

23 Nisan’ı“coşku” ile kutlamak gerekiyor.

Ne var ki; vatanımızın bölünmez bütünlüğüne dil uzatıldığı, ulusumuzun egemenlik haklarına el atıldığı bir ortamda “coşku”dan bahsetmek  “yalın” geliyor.

Oysa, bu millet hakimiyetini korumak için kaç yıldır direniyor.

Bu millet, yediden yetmişe kadar bağımsızlığını korumak için “ant” içmiş bulunuyor.

Anadolu’nun bağrından kopan bu ruh, hiçbir zaman “egemenlik” haklarının kimsenin, hatta ne ABD’nin, ne de AB’nin isteklerine, izanına, insafına, hoş görüsüne bırakacak “karakter” taşımıyor. Gerçekten de, çok “kritik” günlerden geçiliyor.

*  *  *

Bir yandan; seçimin yıpratabileceği, yorabileceği iç politika arenası, diğer yandan özellikle “Ermeni Yalanı” dış dayatmaları, hükmünü“insafsızca” icra ediyor.

23 Nisan’ı ve ruhunu oturup düşünmenin tam zamanı yaşanıyor.

Elbette bunca yılın “kolay” veya “boşuna” geçmiş sayılmaması gerekiyor.

Ancak; nereden bakılırsa bakılsın, yarının büyüklerine karşı görevlerimiz bulunuyor.

Her şeyden önce, tam “bağımsız” bir vatan bırakmanın yanı sıra, “huzur” ve “refah”a giden yolları da ardına kadar aralamamız icap ediyor.

Bağımsızlığı sonuna dek korumak ise, zaten tartışılmayacak kadar “kutsal” değer taşıyor.

Yaşasın 23 Nisan ruhu.

Yazarın Diğer Yazıları