2. dalga kabusu Eylül'de mi?

Bir kabakulak aşısı için 4 yıl uğraşıldığını öğrendikten sonra sadece Türkiye'de değil bütün dünyada aşı ve ilaç çalışmalarında hiç bir umut olmadığına kanaat getirdim.

Bilim Kurulu üyelerinin son konuşmaları da bunun ispatı. "Korona virüste 2. dalga Eylül'de geliyor" demeye başladılar.

Yaklaşık 6 aydır kovid 19'la mücadele eden Sağlık Bakanı'nda bile bir yılgınlık, bir havlu atmışlık belirgin hale geldi.

Sayın Cumhurbaşkanı da hiç kusura bakmasın, bu vurdum duymazlığın önemli etkenlerinden biri. "Bu sabah itibarıyla 5097  kaybımız var. Yeni vaka sayısı ise 1356" demekte. Bunun sebebi biziz. Bakan Koca'nın bütün uyarı ve çırpınmalarına rağmen ne maskeyi, ne mesafeyi takan yok.

Peki bu aldırmazlık nereye kadar devam eder?..

Çoktan yola çıktı

Bana göre böylesi bir ortamda 2. dalga gelmekte geç bile kaldı. Üniversite sınavına giren gençlere baktım. Tam bir "Pompeo'nun son günleri" havasındalar. Kimilerinin de dünya umurlarında değil. Bazıları da  o kadar korktular ki sınav salonuna gitmeye cesaret edemediler. Virüsü bahane edip sınava girmeyenler de bir başka alem. Sanki kendi kendilerini, hatta ailelerini yaktılar.

Bakalım bu işin sonu nereye varacak?

Kaos günlerine renk

Bir yandan 5.2'lik deprem haberleri gelirken Aydos'tan Karabağ'a kadar her yerden orman yangınlarıyla endişeleniyoruz.

Seyircisiz de olsa futbol maçlarının devreye girmesi bu kaos günlerinde hayatımıza bir nebze renk katıyor. Tabi, bu arada spor programları da işin çeşnisi. TRT Spor'daki Orhan Ayhan'la programında gelmiş geçmiş en ünlü Tarzan, Johnny Weissmuller gündeme geldi. Tarzan'ın yüzmede olimpiyat şampiyonlukları var. Geçmişte üstadın çağrısıyla Türkiye'ye gelmiş, anılarını kaleme almıştı. Bu arada benden uzun uzun söz edilmesini sevdim. Orhan Ayhan benim "Dünyada 620 Tarzan senaryosu var" tespitimi hatırlattı. Bu senaryoların çoğunluğu William Shakespeare kaynaklıdır. Aslında bu sayı 700'e kadar ulaşır ama bunlar da yine aynı senaryolar içinden çıkarılmış farklı versiyonlarıdır.

Yiyene afiyet olsun

Bir ara ekranda, Bodrum'daki astronomik yiyecek fiyatları konusunu ele alan görüntülere takıldım. Ortaya bir tabak getirdiler. İçinde biraz döner, bir kaç fındık lahmacun, biraz hıyar, domates ve yeşillik olan tabağın fiyatı tam 1774 TL idi.

Hani bir laf vardır; yerseniz...

Bu röportajları yapanlar için "zır cahil" desem uygun olup olmayacağının takdirini sizlere bırakıyorum. Muhabirin kapasitesini anlamak için sadece kurduğu şu cümle bile yeterli sanırım:

"Valilik, yabancı uyruklu vatandaşın öldüğünü açıkladı..."

Bu nasıl cümle?

Yabancı uyruklu "vatandaş" nasıl oluyor?

Ya yabancı uyrukludur, ya vatandaş!..

Sırrı özel sosunda

Yiyecek programlarında nihayet zahter salatasının gündeme geldiğine tanık olabildim. 3 yıllık İskenderun günlerimde tattığım bu lezzetin en önemli katkısı kullanılan ot ve kekiklerdir. Bunlar da Hatay'a özgü bitkilerdir. Ayrıca bir özelliği de salatanın yapımında kendine has bir sosun kullanılmasıdır.

Kendi adıma ben bunların Migros'ta hazır satılanlarını aldırırım. Denemek isteyenlere tavsiye ederim.

Arınç patlaması

AKP kurucularından Meclis eski Başkanı Bülent Arınç, "İhanet kelimesi öyle gelişigüzel kullanılacak bir kelime" değildir diyerek Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'la ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Melih Gökçek Ankara'yı parsel parsel sattı" iddialarını tekrar gündeme getirdi. "Gökçek benim sadece sakalımı kesti" diyen Arınç, "Damadımı, kızımı torunlarımı perişan etti" derken de Gökçek'e karşı olan intikam hislerini net şekilde ortaya koydu. Bu işin burada kalacağını hiç sanmıyorum.

Günün Sözü:

Denize düşenin yağmurdan haberi olmaz. Sadi Şirazi

Toplu baro seçimlerine karşıyım"

 

 

Yazarın Diğer Yazıları