Restorasyonu tamamlanan 201 eserin açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Restorasyonu tamamlanan 201 eserin açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Vakıf Haftası etkinlikleri çerçevesinde, İstanbul’daki 33 eser arasında yer alan Kariye Camii’nin açılışı canlı yayında yapıldı.
Ayrıca, cami dron ile çekilerek, Edirnekapı’daki konumu ve çevresindeki yeşil alanlarla birlikte yeni görünümü sergilendi.
Yapının dönüşümü, 2. Bayezid zamanında Sadrazam Hadım Ali Paşa tarafından kiliseden camiye çevrilmesiyle başladı.
1948’de müzeye dönüştürülen Kariye, son kararnameyle cami statüsüne geri döndü ve dört yıllık restorasyon sürecinin ardından yeniden ibadete açıldı.
KARİYE CAMİİ'NİN TARİHÇESİ
Kariye Camii, İstanbul’un Fatih ilçesinde, Edirnekapı semtinde bulunan ve zengin tarihi geçmişiyle dikkat çeken bir yapıdır. İlk olarak 6. yüzyılda, Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus döneminde bir kilise olarak inşa edilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra, 1511 yılında Osmanlı Sadrazamı Hadım Ali Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür.
Kariye, özellikle Bizans dönemine ait mozaik ve freskleriyle ünlüdür. Kiliseden camiye dönüşüm sırasında, bu sanat eserleri zarar görmemesi için ince bir boya tabakası ile örtülmüştür. Bu sayede eserler günümüze kadar korunmuştur.
1945 yılında ulusal anıt ilan edilen Kariye Camii, 1948’de müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Ancak 2020 yılında alınan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tekrar cami statüsüne dönüştürülmüş ve ibadete açılmıştır.
Kariye Camii’nin tarihçesi, Bizans döneminden günümüze kadar uzanan ve birçok dönüşüm geçiren bir serüveni kapsamaktadır. Bu yapı, İstanbul’un kültürel ve tarihi mirasının önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir.
KARİYE CAMİİ’NİN MİMARİSİ
Kariye Camii’nin mimarisi, tarihi ve sanatsal zenginliğiyle dikkat çekici bir yapıdır. Dışarıdan bakıldığında sade bir görünüme sahip olan cami, içerisindeki mozaik ve fresklerle süslenmiş, sanatsal bir eser olarak öne çıkar. Yapı, farklı dönemlerde geçirdiği inşa ve restorasyon çalışmaları sonucunda bugünkü formunu almıştır.
Kariye’nin kubbesinin kasnağı orijinal olup, yıkılan kubbe ahşaptan yapılmış ve alçı ile kaplanmıştır. Kubbenin yüksek kasnağı, dört adet paye ile desteklenir ve planın kollarını oluşturan dört kısa beşik tonozun üzerine yerleştirilmiştir. Bu yüksek kasnak, on altı uzun pencere ile iç mekana ışık sağlar.
Cami, beş ana mimari birimden oluşur: Dış Narteks, İç Narteks, Naos, kuzey taraftaki iki katlı ek yapı ve güney taraftaki parekklesion. Naosun doğu ucunda bir bema bulunur ve bemanın iki tarafında kubbeli pastophorion odaları yer alır. Naosun ana girişi, iç narteksten açılan büyük bir portaldır ve güney tarafında parekklesiona açılan bir koridor vardır.
Parekklesion, 14. yüzyılda inşa edilmiş ve naosun güney tarafına bitişiktir. Tek nefli uzunlamasına dikdörtgen planı, genişliği neredeyse nefle aynı olan bir bema bölümünden oluşur. İç mekanda, mimari bütünlük sağlayan üç kemer ve bu kemerlerin uzantısı olarak duvarlardan hafif taşkınlık yaparak yere kadar inen pilasterler bulunur.
Kariye Camii’nin mimarisi, İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginliğinin bir parçası olarak, sanatsal ve tarihi özellikleriyle eşsiz bir tarihi belge niteliği taşımaktadır.
KARİYE CAMİİ'NİN MOZAİKLERİ
Mozaikler ve Freskler:
Kariye, iyi korunmuş mozaik ve freskleriyle dünya çapında tanınmıştır.
İçindeki Hristiyanlık sembolleri, yazılar, bütün freskolar ve mozaikler ince bir boya ve kireç badanası ile yapıyı tahrip edilmeden örtülmüş, bu sayede günümüze kadar ulaşmıştır.
Mozaikler ve freskler, 1948-1958 yılları arasında Amerikan Bizans Enstitüsü tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Dış Narteks:
Dış narteks, kiliseye giriş bölümüdür.
Ana kapının üstünde Pantokrator mozaiği yer alır.
İç Narteks:
İç narteksin kuzey duvarında Hz. İsa’nın hayatını anlatan mozaikler bulunur.
Dış Narteks Freskleri:
Dış narteks içinde, Hz. Meryem’in hayatını anlatan freskler bulunur.
Kariye Camii’nin mozaikleri ve freskleri, Bizans resminde olduğu kadar dünya resim tarihinde de önem taşır. Bu sanatsal eserler, ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir yolculuk sunar.