Açlıktan Anayasaya siyaset...

Gündemi boş verin, Anayasayı tartışalım, diyor iktidar.  Peki, gündem ne? Gündem yoksullaşma.

Anayasayı tartışmak, esas sorundan uzaklaşmak demektir.

İnsanlar "açım, aç" diye bağırmıyor, haykırıyor.

Kim duyacak?

İktidar-muhalefet herkes duyacak.

Peki, muhalefet yeterince duyabiliyor mu? Duyuyor ama daha gür, daha etkin ve daha etkili bir sesle, tıpkı haykıranlar gibi haykırması gerekiyor. Halkın sesini, halkın beklentisine göre seslendirmesi icap ediyor.

Farz edin ki oğullarınız kızlarınız evlenme çağına gelmiş ama ekonomik gelirleri olmadığından evlenemiyorlar.

Sesinizi duyan olsun istiyorsunuz.

Açtığınız dükkân kapanmış, yetmemiş borç yığılmış ve geceleri uyumakta zorlanan esnaf sizsiniz.

İnsanlar ağlıyor..

Ne yapacaksınız?

Anayasayı tartışalım, CHP'den istifa edenleri konuşalım, demeyip asıl konuya dokunurdunuz her halde.

Tıpkı rahmetli Demirel gibi…

Eminim yaşasaydı şöyle seslenirdi:  "Saray milletten kaçmasın!" Ve sözün devamını mutlaka seçime bağlardı.

"Benim milletimi aç bırakıp, açıkta bırakıp, faturayı başkasına yıkamazsınız… Cesaretiniz varsa, koyun sandığı milletin önüne."

Şimdi anayasayı tartışalım diyorlar.

Nesini tartışacağız anayasanın?

İşin tuhaf yanı da nedir biliyor musunuz? "Anayasayı tartışalım" diyenler, ortada anayasa manayasa bıkarmadı.

Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını bile uygulatmıyor. Birçok anayasa maddesini yok sayarak ülkeyi idare etmekteler. Bu ülkede iktidar ve ortakları dışında herkes anayasayı tartışabilir ama bunlar tartışmamalı. Çünkü yapıp eyledikleri ortada.

Hele iktidar ortaklarının hiç anayasa konuşacak hali olmamalı.

Neden?

Çünkü demokrasiden anlamıyorlar.

Onlar jekoben..

Demokrasiyi, baskı ve dayatma olarak görüyorlar. Hâlbuki demokrasi, baskı değil, insanhaklarıdır.

Özgürlüklerin teminatıdır.

Hukuktur.

Demokrasilerde ideolojiler, başkalarına dayatma aracı değil, siyasal çeşitliliktir. Farklı bakış açılarıdır. Amacı toplumsal iyiliktir. Dolayısı ile iktidar ortaklarının jekobenizmi, demokrasinin önünü açmaz, kapatır.

Öyle ise niye anayasa yapsınlar? Diyelim ki yaptılar, onların anayasasına göre kim yaşamak ister?

Türk toplumu ve devletleri tarih boyunca bu dayatmacılardan çok çekti.

Şu talihsizliğimize bakar mısınız?

1876'dan bu tarafa anayasa yapıyoruz.

Ne talihsiz bir milletiz.

1876'dan bu tarafa tam 144 yıl geçmiş, gene anayasa yapalım mı diyoruz.

Bir de "gâvur" diye beğenmediğimiz öteki dünyaya bakalım. Adamlar, 1776 Amerikan İnsan hakları bildirgesini yayınlamış. Bizim ilk anayasayı ilan edişimizden yüz yıl önce. O tarihten bugüne Amerika'da  kimse anayasa tartışmıyor.

Peki, biz?

Yapboz tahtasına döndürmüşüz.

Boz boz yap.

Bu sebeple, bizim, anayasa yapmadan önce, yapmamız gereken temel işler var. Önce, insan hakları anlaşışımızı temellendirmemiz gerekiyor. Sonra, hukuk ve demokrasi mutabakatını kesinleştirmemiz, ardından rejim tartışmalarını bir karara bağlamamız icap ediyor.  Bu da büyük zihniyet değişimi demektir.

Uzun vadeli bir iş.

Şimdinin konusu öncelikli olarak halkın ekonomik sorunlarıdır.

"Açım aç" diye haykıran sese öncelikle kulak vermemiz lazım. Aç milletin anayasası, mutluluk yazsa ne olacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları