Milliyetçiliğin bütün ihtişamını İmralı kapısında ters yüz eden Bahçeli haykırıyor: "Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum; alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem."

İmralı’da ne var acaba?

Türk Milletinin bilmediği, hiç kimsenin duymadığı hangi hikmetli sözleri söyleyecek de meclisten bir heyet bu adamı dinleyip Türkiye’nin geleceğini kurtaracak? İmralı’daki terörist liderinin ne dediğini sağır sultan bile duymadı mı?

Sanki, terörsüz Türkiye olmasın diyen varmış da bunu ısrarla savunuyormuş gibi bir de “Terör bitmesin mi” diye soruyor. Elbette bitsin.

Barış olmasın mı?

Biz Kürtlerle zaten barışığız, PKK’yı kast ediyorsanız, barışı bozan taraf devlet değil ki. Devlet, hükmettiği topraklar üzerinde yaşayan herkesi, etnik köken, dil, din ayırmaksızın eşitledi ve yurttaş yaptı.

Şimdi, “PKK silah bırakıyor” diyorlar, ancak silah yakma gösterisinin dışında görünürde bırakılan silah yok. Üstüne üstlük PKK bir de “Türkiye’den çekiliyoruz” diyor. Çekilirken silahı da elinde götürüyor, bırakmıyor ki. Sadece silahlı adamlarını alıp ülke dışına gidiyor. Tabi ne kadarını götürüyor ne kadarını da ihtiyatla geride bırakıyor, bilmiyoruz.

Tüm bunlar yaşanırken Suriye’de durum iyiye gitmiyor. SDG güçleri, bütünleşecekler denilen Şara ile çatışıyor. ABD ile tatbikat yapıyor.

Türk Milliyetçisi bir lider, PKK’nın idam mahkûmu terörist liderinin ayağına “Üç-beş arkadaşını” yanına alarak niçin gidecek? Ülkücülüğü İmralı’dakinin ayağına götürmekle devletin bekasını korumak arasındaki tutarlı ilişkiyi açıklarlarsa, açıkladıkları da sağlam gerekçelere ve temellere dayanıyorsa kendisini grup salonunda ayakta alkışlayan vekiller gibi biz de alkışlayalım. “Barış-kardeşlik” gibi sözler, toplumsal psikolojiyi yönlendirmek ve toplumu inandırmak için söylenen çarpıcı (manipülatif) sözler. Bu sözlerin haklılığı ve gerçekliği, ancak, sağlam gerekçelere dayandırıldığında ortaya çıkar. Kaldı ki sorun, sadece PKK değil ki. Asıl sorun KCK.

Ne Bahçeli ve ne de öteki barış havarileri KCK’dan söz etmiyor. PKK, KCK’nin silahlı (askeri) kolu. Asıl bölücü güç ve iktidar o. Bütün alt birimler, mahkemeler, sağlık kurumları, silahlı birlikler vd. KCK’ya bağlı. Bölücülüğün iktidarı, kâğıt üstündeki devleti KCK.

Neymiş PKK silahı bırakmış. Hani nerede? Biz niye görmedik? Kaldı ki bıraktıysa gene alır. Adını değiştirir. Silah istiyorsa Suriye’de kaynak var. Hem de Amerikan silahları.

Bunların yürüttüğü, “Terörsüz Türkiye” dedikleri yeni sürecin geleceğini İmralı’ya bağlamaları haydi diyelim ki oradakinin lider olması dolayısı ile doğru bir yönelim. Peki, illa meclisin gidip orayla temas kurup görüşmesinin sağlayacağı yarar, barışa yapacağı vaz geçilmez öneme sahip gerekçe ne?

Anlayan varsa beri gelsin.

Kimileri de diyor ki, devlet aklı, çıkması muhtemel savaş gerekçesiyle bu süreci destekliyor. Bölgemizde sıkıntılar var. O devlet aklı kimin ya da kimlerin aklıysa, Büyük Orta Doğu Projesi sürecinde, Suriye’nin bu hale getirilmesi sırasında burnunun ucunu bile görememiş bir akıldır. Yarını doğru tahmin ettiğini nereden bileceğiz?

Bahçeli’nin çırpınışlarından anlıyoruz ki koca Türkiye, bekasını İmralı’ya bağlamış. Oradaki adamla görüşmeden yol alamayacağına inanıyor. Yetmiyor, bütün Türkiye hepimizin buna inanmasını istiyor.

Farkında mısınız? PKK lideri Öcalan’la kişiselleştirilmiş, umuda dönüştürülmüş olası barış sürecindeyiz. Koca Türk milliyetçiliğinin lideri, yanına üç-beş dostunu alıp gidecek ve kendisinden görüş alarak Türkiye’nin geleceğini kurtaracağını söylüyor. Valla ne yalan söyleyeyim. İster istemez Periçek’e hak verdim. Onun söylemi Bahçeli’den daha mantıklı ve akıllıca. “Devlet teröristin ayağına gitmez. Alır getirir bir yerde görüşecekse görüşür” diyor. Gerçi devlet, MİT aracılığı ile zaten görüşüyor. Dolayısı ile İmralı da İmralı demenin bir mantığı yok. İmralı’dakinin neyi var neyi yok devlet biliyor. Bahçeli’nin üç gönüldaşıyla ziyarete gideceğini söylediği, zorunlu koşul olarak öne sürdüğü ve bu önermesiyle idol haline getirdiği teröristi, totem haline getirilen İmralı’da dinledikten sonra devletin bilgisi dışında daha ne öğrenip de Türkiye’yi kurtaracak bilmiyoruz. AKP ve Erdoğan İmralı konusunda Bahçeli kadar heyecanlı değil. Yavaş yürüyor. Ağırdan alıyor.

Neden?

Çünkü devlet her şeyi biliyor, ne konuşulacağını da biliyor. Dolayısı devlet bildiği için de Erdoğan da biliyor ve ağırdan alıyor. Şimdi son çıkışıyla Bahçeli, çıtayı epey yukarı koydu. Erdoğan’ı zorluyor.