''Alevi''den ne olur? Ne olmaz?

''Alevi''den ne olur? Ne olmaz?

Ezelden beridir onca hain, onca iş birlikçi, onca mankurt, onca dönme, devşirme nasıl oldu, olabildi de Türk devletlerinin en muteber makamlarına oturabildiler, Türkler, nasıl hemen her defasında kendi kurdukları devletlerde, Türk düşmanları eliyle paryalaştırıldılar bunu tartışmıyoruz, tartışamıyoruz da; adı ilk defa ve bir sır olarak Hacı Bektaş''ta fısıldanan, uğruna Bektaşi tekkelerinde saklanan silahlarla savaşılan Türkiye Cumhuriyeti''ne "Alevi"den Cumhurbaşkanı olur mu onu tartışıyor, tartışabiliyoruz;

Yuh be!

*

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olur mu, olmalı mı, olursa seçilir mi bu ayrı bir tartışma; tartışalım da…

Ve fakat Kılıçdaroğlu adının karşılığı, kaç kişide sahiden de, her şeyden önce ve sadece Aleviliği!

Yuh kere yuh olsun bize!

*

Anadolu Alevilerinin, Türkmenlerin yolculuğunu anlattığım bir kitabım var;

Son Celali.

Onun arka kapağında yer alan yazıya atıfla anlatmaya çalışacağım:

Kökü binlerce yıl öncesine dayanan bu tarihî mücadelenin;

Bir tarafında "zafer(!)"ini, Türk kanıyla öğütülmüş ekmek yiyerek kutlayan Yezit, bir tarafında zulme karşı olmanın adı Ali var ise…

Bir tarafında Türk''ü "hunhar ve köpek" diye niteleyen Aksaraylı Kerimeddin, bir tarafında Karamanoğlu Mehmet Bey var ise…

Bir tarafında Türk ülkesine "darü''l harptir", Türk''e de "katli vaciptir" fetvası çıkaran Müftü Hamza, Kemal Paşazade, bir tarafında Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş var ise…

Bir tarafında Ebussuud, bir tarafında Cemalettin Çelebi var ise…

Bir tarafında İdris-i Bitlisi, bir tarafında Ziya Gökalp var ise…

Bir tarafında debdebe içinde yaşayan devşirme ve zalim beyler, paşalar, ağalar, bir tarafında kurduğu devlette "nizamı ihlal edici unsur" ilan edilen, ayağı çarıklı başı külahlı, üryan ve pûryan, yokluktan ot otlayan Türk insanı var ise…

Bir tarafında izmihlal, bir tarafında istiklal var ise…

Bir tarafında kendisini "önce Allah''a sonra İngilizlere emanet eden" iş birlikçi padişahı kaçırmak için bekleyen Malaya gemisi, bir tarafında seğmenlerin, Mustafa Kemal''in reisliğini ilan etmek üzere sancak diktiği Efeler Kahvesi var ise…

*

Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olur mu olmaz mı, olmalı mı olmamalı mı ayrı tartışma ama Türkiye Cumhuriyeti''nde Alevi''den her şey olur!

Alevilik, maruz kaldığımız yoz dayatmaların hiçbiri değildir.

Alevilik, Horasan Erenleridir; Alpler''dir; Alp Erenler''dir…

Alevilik, Ahi Evran''dır…

Alevilik, Bacıyan-ı Rum''dur…

Alevilik, Sarı Saltuk''tur, Demirci Baba''dır, Geyikli Baba''dır…

Alevilik, Yunus''tur…

Alevilik, Osman Gazi''nin kızıl börküdür…

Alevilik, Kadıncık Ana''dır…

Alevilik, Köroğlu''dur…

Alevilik, Kiziroğlu''dur…

Alevilik, kalkmış göç eylemiş Avşar elleridir; Dadaloğlu''dur…

Alevilik, Pir Sultan''dır…

Dedem Korkut''tur…

Olur, hem de bal gibi olur.

Tarih boyunca, birbirinden zorla koparılmış iki sevdalının vuslatı gibi olur!

 

Islak istila!

Bu yıl sanki hiç gelmeyecekmiş gibi görünüyordu ama giriş bedeli 1500 lira olan plaj, 10 bin Euroluk loca, 200 liralık lahmacun haberleri yapılmaya başlandığına göre, yaz geldi-geliyor galiba.

Bu vesileyle ve her fırsatta soralım:

Üç tarafı denizlerle çevrili, bir iç denizi, denizcik ayarında gölleri bulunan bir ülkede, denize girmek, hatta denizi görmek nasıl "lüks" ve "zengin keyfisi(!)" haline gelebilir?

*

Kıyı Kanunu Madde 5:

Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir…

Kıyı Kanunu Madde 6:

Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.

*

Denizler de, kıyıları de hepimizindir!

İster iktidar partisi, ister muhalefet partisi belediyesi olsun; (Kanunda açıkla yazılı istisnalar hariç) hepimize ait olan kıyıların alenen gaspına göz yuman, yol veren, hatta buraları bizatihi peşkeş çeken bütün belediyeler de suç işlemektedir!

Olayın magazin boyutunu bir kenara bırakıp, bunu konuşabilir miyiz artık?

 

Çiçeği burnunda İYİ Partililer…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''in, "İstanbul''da 100 bin üye"ye ulaşma kutlamasında rozet taktığı yeni partililer içinden; "kumpas mağduru" kimliğinin etkisiyle ile en çok Ahmet Zeki Üçok yazılıp çiziliyor üç gündür.

Bir değişiklik yapıp dikkatleri; M. Emin Özkurt''a çekmek isterim;

Ülkenin spor hukuku alanında yetişmiş en yetkin isimlerinden biri…

Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi CAS ile EuroLeague Tahkim Kurulu''ndaki tek Türk yargıç; "uluslararası otorite" demek eğreti durmaz herhalde.

Bugüne kadar CAS''a seçilen en genç hukukçulardan; ümidimizi ne yana yöneltmemiz gerektiğinin işaretlerinden yani…

Her şey çok güzel olabilir gerçekten de; bütün partilerde, kurum-kuruluşlarda çoğaldıkla nitelik ve nicelikleri!

Yazarın Diğer Yazıları