Seçimler 4 yılda bir yapılıp, seçimlerde oy kullanma yaşı 18 ve baraj %5 ile sınırlıdır.
Bu seçimde vekil sayısı 709 olacağı belirtilmiştir.
Alman seçim sisteminin ayırt edici yanlarından biri de vatandaşlardan iki oy vermelerini istemesidir. Bu oylardan biri doğrudan bir milletvekili adayı için ("birinci oy"), diğeri bir parti için ("ikinci oy") verilir.
Bu şekilde vatandaşlar parlamentoda çoğunluğu hangi partinin olmasını belirlerler aynı zamanda
Yerel tanıdıkları mahallelerinden birinin meclise girmesini sağlarlar.
Evet!
Secimler geldi çattı, belki bir çoğumuz izinden döndük gündemi takip edememiş olabiliriz.
Partiler, program ve adayları ile federal secime, hazırlandılar.
Partiler kesinlikle ne istediklerini biliyor ve sizin oylarınıza talipler!
Seçmenin oyunu almak için de birçok çalışmalar ve vaatlerde bulunuyor.
Fakat biz seçmen olarak hazır mıyız?
Bu çok ama çok önemli!
Ben hazır olduğumuzu tahmin etmiyorum çünkü önceki seçimlerde Alman vatandaşı Türk kökenli seçmenlerin tırnak içinde "Türk" diye seçtikleri milletvekillerinin bizi temsil edemediklerini gurbetçilerden duyduk gördük.
Kısaca geriye dönüp baktığımızda kimlerin buradaki göçmenleri,
Türkler ve Müslümanlarla alakalı neler söyleyip, neler yaptıklarını her seçmen kendisi değerlendirebilir.
Şunu unutmayalım ki,
Seçmenler ne kadar Türk kökenli olsalar da Alman vatandaşı olduklarını unutmamaları önemlidir.
Adayların arasında azda olsa Türk kökenli adaylar olabilir; fakat her iki tarafında (hem seçmenin hem adayın) Almanya’nın siyasi, ekonomik menfaatlerini, çıkarlarını ön planda tutmak mecburiyetinde olduklarını unutmalıdırlar.
Biz seçmen olarak şöyle sanıyoruz; ‘’Sivas’a, Çorum’a, Yozgat’a milletvekili seçiyoruz.’’
Sonra dönüp Türkiye- Almanya ilişkilerinde bu milletvekillerinin ülkemiz Türkiye’yi temsil etmelerini bekliyoruz.
Şu iki madde unutulmamalıdır ki:
- Bu vekiller Alman anayasa yemini edip “Almanya’nın anayasasını korumak, Almanya menfaat ve çıkarları doğrultusunda yapacağıma Allah’a yemin ederim diyor. ‘’
- Alman partileri kendilerinden olmayan kimseyi vekil adayı göstermezler, beden olarak Türk olabilir, lakin beyin olarak “o “sizden değildir.
Adayları etnik kökeninden ziyade yaptıkları politikalarla ve size ne kadar siyasi ve yaşam tarzınıza yakınlıkları ile değerlendirmek lazım.
Sonra hayal kırıklığına düşüyoruz.
Bazen arkadaşlarla sohbet ederken şu ifadeleri duyar gibi oluyorum:
’’ İşte biz hangi partiye yüklenirsek onu iktidar yaparız, yok bilmem baraj altı bırakabiliriz gibi. ‘’
Bunlar tamamen hamasi duygular bir zamanlar nüfusla alakalı da hep duyardık.
‘’ 50 sene sonra Alman nüfusunu geçeceğiz. “
Şimdi neredeyiz sormak dahi istemiyorum.
Annem rahmetli derdi ki: " Oğlum biz Türkler pazara alışverişe gitmesek bunlar batar. " diye.
Unutmayalım ki, Almanya sebze ve meyve pazarından veyahut siyasi olarak Türkler için yapılacak politikalardan oluşmuyor.
Oyunuzu belirlerken kesinlikle sadece adayanların Türkler için neler vaat ettikleri kadar aynı zamanda Almanya dış politikası, Avrupa için neler düşünüyor, sosyal politikaları neler diye bakmamız lazım.
Gurbetçilerin siyaset yapacakları yerin kitle partileri olması kanaatindeyim.
Oy verecekleri partilerinde kitle partileri olması doğru olanı aksi halde yaşadıkları ülkelerdeki marjinal küçük ırkçı, faşist partilerin büyümelerini dolaylı yönden desteklemiş olurlar.
Unutmayalım, Almanya sadece Türklerden ve göçmenlerden oluşmuyor.
Dolayısıyla, her camiye gelip arka safta sizin namaz kıldığınızı izleyen, cem evlerinde Alevi Cemaati ile Aşure yiyen, kültür ve spor derneklerini, Türk siyasi teşkilatlarını seçim öncesi ziyaret eden komşu bakkalından alışveriş yapan ve yandaki dönercide döner yiyen, mahalledeki kahveye gelen adayları iyi analiz edip, parti politikalarını bilmek ve iyi değerlendirmek gerekir.
Demokrasi çoğunluğun azınlığa tahakkümü değil bilakis azınlığın korunmasıdır.
Saygılarım ile
Muharrem Kızılkaya
Almanya Köln 2021
