"Ama siz algıyı yönetiyorsunuz" öyle mi?

Mansur Yavaş ve Ankara Büyükşehir Belediyesi''nin halk nezdinde artmakta olan popülaritesini engellemek için en baştan itibaren propaganda çalışması başlatıldı…

Cumhur İttifakı partilerinin, sözcülerinin, medyasının ve trollerinin, sahip oldukları büyük imkânlarla geliştirdikleri bu kampanyaya göre, Mansur Yavaş''ın hayata geçirdiği hiçbir projesi yoktu, hiçbir şey yapmıyordu, sadece algıyı yönetiyordu!.. 

Bu kampanyanın son zamanlarda daha da vites büyüttüğü gözlemlenebiliyor… Doğrusu hangisi daha büyük algı yönetimi: Mansur Yavaş''ın yaptığı mı? Yoksa Mansur Yavaş''ın kamuoyu yoklamalarına yansıyan ''beğenilme oranları''na karşı organize faaliyete geçen Cumhur medyası, siyasetçi ve trollerin karşı propagandaları mı?

''Algı yönetimi''yle insanları bir süre kandırabilirsiniz, ikna edebilirsiniz, aldatabilirsiniz… Onların memnuniyet veya memnuniyetsizliğini sınırlı süre yönetebilirsiniz… Ama bu yönetim biçimi sonsuza dek sürmez… Sonunda bir duvara çarpar, size inanan kitlelerin, önceki sevgisinden çok daha büyük bir hayal kırıklığına yol açabilirsiniz…

Ankara''da artan halk desteğinin ve başarının sırrı ''algı yönetimi'' olsaydı, olmayan şeylerle, yani illüzyonla halkın kandırılmasına yol açsaydı, Mansur Yavaş''ın çoktan anketlerde inişe geçmiş olması gerekirdi… İnişe geçti mi? Hayır…

İki buçuk yıldır "Siz algı yönetiyorsunuz" diye tutturan bir karalama kampanyası, ama aynı çizgide devam eden Mansur Yavaş… Sonuç değişmiyor, halk desteği son derece yüksek… O zaman başka bir şey var ve bunu adı ''algı yönetimi'' filan değil… Cumhur İttifakı''nın görevli yönetici, kurşun askerleri ve ''beşinci kol''u bunu anlamakta zorlanıyor işte…

***

Mesele, büyük oranda bakış açısındaki farklardan kaynaklanıyor… Kimine göre proje, demir üstüne demir koymak, betona beton eklemektir… Kimine göre ise önceki adaleti sağlamak, ayrımcılığı ortadan kaldırmak, gerilimlerden boğulmuş bir şehre huzuru getirmektir…

Bunlardan birinin parasal karşılığı vardır… Diğeri ise borsada bir şey ifade etmez, vicdanlarda ve gönüllerde karşılık bulur… Şehirlerde dinozor beslemenin, o dinozordan düşen payı kapışmanın kimine fahiş kârı, halka ise maliyeti vardır… Oysa "Önce insanlık, önce kardeşlik" dediğinizde bundan bir rant alanı oluşturmanın, iştahı kesilmeyen şebekelere kan pompalamanın imkânı yoktur…

İşte bakış açısındaki en büyük fark, eleştirenlerin asla anlayamayacakları fark budur… Çünkü maddeyle doldurulmuş zihin dünyalarında bu farkı anlayacak kapasite yok… Tamamen, maddeye, ranta ve ''sırtlan tarzı'' bölüşüme odaklanmış beyinlerin, doğrudan maddî karşılığı olmayan ''hak, adalet, şeffaflık, kardeşlik, huzur, dayanışma'' gibi kavramları ve onların yıllarca yokluğunu hisseden halkın takdirini anlamaları mümkün değil… Gerçek olanı anlamadıkları için de ''algı yönetiyorsunuz'' şeklindeki propagandadan medet umuyorlar… Tıpkı ''heykel belediyeciliği'' gibi komik, yalan ve saçma biçimde…

Aslında doğru tespit şu: Madem ''algı yönetimi''yle sonuç alınıyor… Siz çok daha fazla maddi imkâna, medyanın yüzde 90''ına, maaşlı on binlerce trole ve kamu imkânına sahipsiniz… Buyrun siz tersini becerin ve halk desteğini ters çevirin, çevirebiliyorsanız…

***

Önce öğretmek gerekiyor: Proje nedir?

Irmakların doğal akışını bozacak ve kurdun, kuşun, ağaçların, tarım alanlarının, göllerin, komşu illerin hakkını yiyecek Kızılırmak suyunu şehre pompalamak mıdır? Yoksa şehri o suya ihtiyaç hissettirmeden, kayıp kaçağı önleyerek, şehri geleceğe sağlıklı hazırlamak mıdır?

Ölü, uçuk, çılgın projeler yoluyla korkunç bir rant alanı oluşturarak, belediye kaynaklarını yağmalamak mıdır? Sınırlı belediye kaynaklarını, yaklaşan küresel iklim krizlerine karşı şehri kurgulamak, su kaynaklarını geliştirmek, köylüyü kalkındırarak tarımsal destekleri arttırmak, halkı zehirleyen asbestli boruları değiştirmek midir?

Proje nedir? Yol, kavşak, köprü yapmak mıdır? Yoksa hem onları yapmak hem de yaparken, maliyetleriyle birlikte bütün hikâyeyi halkla paylaşmak mıdır?

Ekmekten bile rant çıkarmak mıdır? Yoksa ekmeği bölüşmenin erdemini yaşamak ve yaşatmak mıdır? Şehri gariban ahları üzerinde pay eden imar baronlarına teslim etmek midir? Yoksa şehirde güneşi kapatan haramî gökdelenlerinden önce hakkı ve adaleti inşa etmek midir?

***

Sonra ''algıyı yönetiyorsunuz'' öyle mi? Bu farkı konuşmak lâzım önce… Anlayamadıkları ama halkın anlayıp takdir ettiği bu farkı!..

Yazarın Diğer Yazıları