Amerika "boynuz"la yıkıldı mı?..

Siz binlerce deyin, ben de onbinlerce... Ama nihayetinde, Washington'daki kalabalığın, kongre binasına giren holigan tipliler, palyaço kılıklılar ve ABD'nin o dehşetengiz gücünü "boynuz"la yıkacağını zanneden birkaç zavallıdan ibaret olduğu görüldü...

Buna rağmen Türkiye'deki "Gezi" olaylarında sokaklara dökülen milyonlarca insanın yüzde birine bile denk gelmeyen o cılız kalabalığı tanımlamak için kullanılmayan sözcük de kalmadı;

İşgal diyenler, darbe diyenler, kalkışma diyenler, Arap Baharı diyenler, Amerika çöktü diyenler, demokrasi battı ve ABD rezil oldu diyenler...

Dün bu köşede, "Amerika'da darbe olmaz, derin Amerika devreye girer, gösterileri bastırır, Biden koltuğuna oturur  Trump ise anılarını yazmaya başlar" dedik ya; önceki akşam saatlerinde, her konuşması olay haline gelen, tutarsız- dengesiz tavırlarıyla bazen de alay konusu olan Trump hemen geri adım attı, kongre yeni başkanı onayladı ve bir avuç fanatiğin gösterisi de sabun köpüğü gibi kayboldu gitti...

Evet; tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye de sarsıldı Amerika'da yaşanan gösteriler yüzünden... Ancak Türk basınının dünkü gazetelerine bakıldığında, sanki fanatikler kongre binasında cılız bir yağmaya girişmemiş de, Amerika'nın onlarca eyaleti yerle bir olmuş, milyonlarca insan sokağa dökülmüş, ordu olaylara müdahale etmiş, polisle kitleler arasında çatışmalar yaşanmış, Trump başını alıp kaçmış, Joe Biden saklanmış, Amerika'da olağanüstü hal ilan edilmiş ve ülke kan gölüne dönüvermiş!!!

İşte yukarıdaki iddiaları öne çıkaran gazetelerin dünkü manşetleri de sadece gülünç değildi, aynı zamanda tuhaftı da... Bakınız hangi manşetler atılmıştı anlı şanlı gazetelerimizde;

Hürriyet: "Dünyayı dağıtmaktan ellerinde demokrasi kalmadı."

Sabah: "ABD rüzgar ekti, fırtına biçiyor."

Yeni Şafak: "ABD darbe ile tanıştı."

Karar: "Gitmemek için darbeyi bile denedi."

Akşam: "Göz, gez, arpacık."

Milliyet: "Amerikan kabusu."

Posta: "Kanlı veda."

Akit: "ABD demokrasi putunu yedi."

Peki, bu manşetlerin yaratmaya çalıştığı algı doğru muydu?..

Washington, gösteri, hayal kırıklığı!..

Türk basınında, dün en tutarlı, dikkatli, mantıklı ve ihtiyatlı başlıkları atan birkaç gazetenin başında Yeniçağ vardı...

Gazetemiz, "Joe Biden'in başkanlığına kongre onayı" manşetini atarak, bir avuç holiganın gazıyla ortalığı velveleye verenlerin tuzağına düşmemiş, sukunet sağlandığında asıl gerçeği görmüş ve olayların kimi ülkelerin yanı sıra, Türkiye'nin de büyüttüğü kadar kıyametin kopuşu olamayacağını bir güzel saptamıştı...

Gelelim asıl meseleye... Washington'daki küçük çaplı- kısa süreli protesto gösterisini "darbe, kıyamet, kalkışma, iç savaş" gibi algılayarak, göstericilerden fazla kışkırtıcılık yapan dünya genelindeki herkes hayal kırıklığına uğradı...

Evet; eminim ki sadece Türkiye'de değil, dünyada ki onlarca ülkedeki milyarlarca insan Amerika'nın yerle bir olmasını istiyor... Emperyalizm bence de batsın zaten...

Ancak İslam ülkesi İran'ın "Büyük Şeytan" diye nitelendirdiği, Bedevi kılıklı çadır devletlerinin ise "Sam Amca"nın kucağına oturduğu Amerika'nın, muhaliflik- uşaklık ikileminde ve dünya ülkelerinin ikiyüzlülüğü arasında birkaç "boynuz" darbesiyle yıkılacağını zannedenler sadece hayal kırıklığına uğramadı, aynı zamanda gerçeği göremeyerek sosyoloji ve siyaset bilimi dersinden de sınıfta kaldı...

Bu köşede, Amerika'nın mazlum milletlere yönelik yıkımlarını eleştiren onlarca yazı çıktı vesselam... "Demokrasinin Kalesi" olarak nitelendirilirken; dünyanın özellikle geri kalmış ve yoksul bölgelerinde bir yandan rejimleri darbeleyen, diğer yandan kukla iktidarlarla ileri karakollar oluşturan Amerika'nın kargaşaya sürüklenmesini, çökmesini isteyen yüz milyonlarca insan kongre binası önündeki protestoya sevinmiş olabilir ama, sosyolojinin, siyasetin ve diplomasinin gerçekleri bu beklentilere ne yazık ki uymadı, uymuyor...

Bence kışkırtıcısı, senaristi, yönetmeni ve figüranları belli olan, kostümlü bir orta oyunu sergilendi, Trump'ın "vuruşarak çekilme" iddiası biraz da kan bulaşan tek perdelik bir piyese dönüştü...

Ve sonunda, "sandıkta kaybettim" demeyi içine sindiremeyen Trump "başkanlığı elimden zorla aldılar, ben de direndim" şeklinde tarihe bir not düşmenin çabasına girişirken, bir avuç insanı da, bir siyaset komedisinde hafifçe kullanmış oldu...

farac-boynuz.jpg

Medyanın dayattığı demokrasi...

Evet; dün de bu köşede vurguladığımız gibi, Amerika'da ne darbe oldu, ne de demokrasi yara aldı...

Tüm başkanlar gibi, kendisinin de karıştırmak- çökertmek- kukla devletler kurmak ve kullanmak için el attığı Orta Doğu'nun geri kalmış ülkelerindeki "sandık" numaralarından esinlenerek, bir şey elde edebilir miyim çabasına girişen Trump, bir avuç figüran ile ortalığı ayağa kaldırmaya çalışırken, sadece Amerikan derin devletinin iç dinamiklerine çarpmadı...

Demokrasinin sadece siyasetle değil, aynı zamanda toplum, bürokrasi ve medyanın gücüyle ayakta durduğu gerçeğine de sert biçimde toslayıverdi Trump... İşte bunun kanıtları;

Demokrat kongre üyeleri sosyal medyaya Trump'ın hesaplarının kapatılması için çağrı yapınca, Twitter Trump'ın son twetlerini silerken, hesabının 12 saat boyunca kilitleneceğini duyurdu ve ABD başkanına geri adım attırdı...

Bay Donald en büyük darbeyi de en yakınındaki kişiden yedi...

Trump, "Umarım Mike doğru olanı yapacaktır. Çünkü Mike Pence doğru şeyi yaparsa seçimi kazanırız... Başkan Yardımcısı Pence'nin yapması gereken tek şey, belgeyi yeniden onaylamak için eyaletlere geri göndermek... Biz başkan olacağız ve sizler en mutlu insanlar olacaksınız" dedi ama şok edici bir restle karşılaştı...

Çünkü ABD Başkan Yardımcısı Pence,  Trump'ın çağrısını geri çevirdi ve Kongre'nin Joe Biden'ın seçim zaferini onaylamasına engel olmayacağını duyurdu... Mike Pence'nin şu sözleri Trump ve destekçilerinin direnişini kırdı, kanlı tiyatronun çöküşünü getirdi, demokrasi kalkanını da havaya kaldırdı;

"Anayasa, hangi seçici kurulun oyunun sayılacağı, hangi seçici kurul oyunun sayılmayacağını belirlemek üzere tek taraflı yetki kullanmamı kısıtlıyor... Anayasa'yı destekleyeceğime ve savunacağıma dair yemin ettim."

Sözün özüne gelince;

Bir avuç fanatiğin Washington'daki şovunu kimler darbeye- kalkışmaya- isyana benzetirse benzetsin, yoksul ülkelerin demokrasisine güvenmezken, onları kendince şekillendiren Amerika, aslında son olaylarda demokrasi açısından beklendiği gibi yara almadı...

Bizzat Trump'ın en yakındaki siyasilerin, medyanın ve olaylara katılmayan milyonların duyarlılığıyla; kendince de olsa demokrasisini güçlendirdiğini tüm dünyaya duyurdu Amerika!..

O halde kimse asıl gerçeği de gözden kaçırmasın;

Dünya üzerindeki mutlak hakimiyet iddiasından vazgeçmeyen ABD, derin Amerika'nın bin türlü dalavereyle ayakta tuttuğu demokrasisinin "boynuz" darbeleriyle  sarsılmasına izin vermedi, vermez...

O halde meseleyi Türkiye özelinde noktalayalım da, kim ne ders alacaksa alsın;

Ey millet, bırakalım Amerika'daki demokrasi tartışmasını da, kendi demokrasimize bakalım!.. Anayasa'nın darbe almadığı yer mi kaldı bu ülkede?..

Yazarın Diğer Yazıları