Anayasa Mahkemesi OHAL'i savundu

Anayasa Mahkemesi OHAL'i savundu
Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan “Demokratik anayasaların neredeyse tamamında temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına izin veren olağanüstü yönetim usulleri öngörülmüştür” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen eski Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ile eski Sayıştay Başkanı Recai Akyel için Yüce Divan Salonu’nda yemin töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve çok sayıda konuğun katıldığı törende konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Anayasaların toplum sözleşmesi olduğunu ancak “intihar sözleşmesi” olmadığını ifade etti. Arslan, “Hiçbir anayasa, demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırmaya kasteden eylemler karşısında kayıtsız kalamaz. Modern demokratik anayasaların neredeyse tamamında bu tür durumlarda temel hak ve özgürlüklerin daha fazla sınırlanmasına izin veren olağanüstü yönetim usulleri öngörülmüştür. Bunun nedeni olağanüstü rejimlerin temelinde ‘zaruret’ olgusunun bulunmasıdır. Devlet ve milletin varlığına yönelik ağır tehditler hiç kuşkusuz bir zaruret hali oluşturur. Ancak, demokratik olağanüstü yönetim usulü anlayışı, anayasaların bütünüyle askıya alınmasını, temel hak ve hürriyetlerin tamamen kullanılamaz hale getirilmesini reddeder. Bu nedenle, olağanüstü hal hukuksuzluk hali değildir. Nitekim olağanüstü hal hukuku Anayasada detaylı bir şekilde düzenlenmiş, olağanüstü durumlarda temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalenin şartları ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Elbette amaç, demokratik anayasal düzene, dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere yönelik tehdidin mümkün olan en kısa sürede bertaraf edilerek olağan duruma dönülmesidir.” dedi.

Gerekçesi olamaz

Zühtü Arslan, “Darbelerin ve darbe girişimlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimse veya hiçbir kurum şu ya da bu metinden, seküler ya da dini kökenli herhangi bir ideolojiden darbelere gerekçe çıkaramaz. Türkiye’de demokratik anayasal rejimin asıl koruyucusu milletin kendisidir” dedi. Tüm darbelerde ve darbe girişimlerinde olduğu gibi 15 Temmuz’un arkasında da “vesayetçi” anlayışın yattığını belirten Arslan, şöyle devam etti: “Bu anlayış, hakikatin sihirli küresini elinde tuttuğunu düşünen bir zümrenin toplumu, devleti şekillendirme ve yola getirme, tabir yerindeyse ‘adam etme’ hezeyanını ifade etmektedir. Farklı zamanlarda farklı ideolojik payandalara yaslanan sivil-askeri bürokratik vesayetçilik, kurumsal düzeyde demokratik siyasi aklın yetersiz olduğu varsayımına dayanır. Bireysel düzeyde ise kişinin kendi haline bırakılmaması, yönlendirilmesi gerektiği, aksi halde doğru karar veremeyeceği düşüncesinden beslenir.” Daha sonra, öz geçmişlerinin okunmasının ardından yeni üyeler yemin etti ve Arslan tarafından üyelere kisveleri giydirildi.