Aşıda kafalar karışık!

Merhaba sevgili okurlarım...

Umarım, sağlıklı, huzurlu ve sakin bir hafta yaşamışsınızdır... Sonbahara hızla girdiğimiz şu günlerde Covid vakaları artışını sürdürürken, iki yıldır gündemi daha az meşgul etse de grip salgınına da dikkat edelim.

Çünkü Covid salgınıyla da benzer belirtileri olduğunu uzmanlar açıklıyor. Merak etmeyiniz, eşinize dostunuza ben de anlamadım ki diye dile getirdiğiniz Covid mi yoksa, grip mi, olduğunuzu bilmediğiniz hastalığınız, tetkiklerde kolaylıkla anlaşılabilir. İçiniz rahat olsun... Medya sektörü dışında uzun yıllar hastane sektöründe çalıştığım için böyle bir virüs var mı yok mu hâlâ şüphesi olanlar var. Dostlar, böyle bir virüs var; ama bu yıl, gribin de Covid 19''un varyantlarının da ağır geçeceği, uzmanlar tarafından söyleniyor. Bedenimizi tanıyalım, bedenimizin verdiği en ufak sinyali bile fark edip önlemimizi alalım. Çünkü bedenimiz, bizim evimiz. Yaşam alanımız.

Rahmetli Necmettin Erbakan''ın siyasete atılan oğlu Fatih Erbakan, "üç gözlü beş kulaklı çocuklar doğacak" ve "kuyruklu bebek doğdu" dedikten sonra "Türkovac aşısı uygundur" diyor. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Türk aşısı olun, diyor. Tamam olalım da.. Vatandaş iki yıl önce böyle bir aşı yoktu ki diye söyleniyor...

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca çıktı, açıkladı. Covid aşısı ilk çıktığı zamanlar, elimizde Çin aşısı Sinovac ve Alman aşısı BioNTec var; ama ülkemizde şu anda BioNTech aşısı yaygın. Bakan Koca''nın bu açıklamasıyla birlikte, genellikle o an kurtarıcı aşı olarak görülen Sinovac tercih edildi. Hekim, öğretmen, siyasetçi, vatandaş, yani kısaca her kesimden, aşıya karşı gelgitler oldu.

İşin tuhaf tarafı da aynı okulu bitirmiş, aynı diplomayı almış, aynı branştan olan hekimlerde de bu konuda fikir ayrılıkları olunca, vatandaş da haklı. Kafamızı karıştırdınız diye serzenişte bulunuyor. Aşı karşıtlarının içinde doktor aşıya güvenmiyorsa, şüphelerim varsa ben neden güveneyim, diyor vatandaş. 

Bence kendi açısından herkes haklı. Hiçbir bilim insanı, kesinlikle hiç kimseye zarar vermek istemez. İnsan olmanın doğası da bunu gerektirmez mi? Ben de ilk zamanlarda sizler gibi aşı konusunda tereddütler yaşadım; lakin kendi kafamda, aşının kurtarıcı olduğu sonucuna vardım. Atalarımızın da dediği gibi; "Tedbirini al, gerisini Allah''a bırak." Bilime de güvenmeyeceksek neye güveneceğiz?

Aşı karşıtlarını da elbette anlıyorum. Çünkü aşının faydalarının, en başından beri kamuoyuna yeterince ve doğru anlatıldığını düşünmüyorum. Bu durum da haklı olarak vatandaşın kaygılarını hayli artırdı.

Yine de artık aşı konusunda hepimiz gözlemlerimizle ve yaşadıklarımızla tecrübelendik. Bu nedenle artık bu konuda doğru ve yanlış söylemleri ayırt edebilecek duruma geldik. Tek ihtiyacımız olan, aşı konusunda tüm söylemleri akıl süzgecinden geçirip iç sesimizi de dinleyerek kendi adınıza doğru kararlar vermek. Sağlık, en büyük zenginliğimiz; sağlığın şakası olmaz. Kaliteli yaşam hepimizin hakkı. Yine de karar sizin.

Sayın Fahrettin Koca, Sağlık Bakanımız sürekli açıklama yapıyor: Maske, mesafe, hijyen. Yetkililere seslenelim: Maske, mesafe hijyen, işe gidiş dönüşlerin neresinde! Sanki derbi maçına bedava kombine bilet verilmiş de stada giriyoruz. Yazıktır, günahtır, lütfen sağlığımızı düşününüz! Biz de Sağlık Bakanımızın sesini yetkililere duyurmuş olalım. Sağlık hareketine bizler de destek olalım. Vatandaşlar gönül rahatlığıyla metrobüse binme yarışı yapmadan, işlerine gitsin, mesai bitimi yorgunluğunu konforlu bir ulaşımla gerçekleştirir umuduyla. Yetkililere duyurulur.

***

 Aşıdan çokça bahsettik ama Türkiye''nin başka gerçekleri de var. Ekonomik koşullar, siyasi gündem, eğitim sistemi herkesin derdi; ama bir de araç sahiplerinin İstanbul''da yaşama stresi var. Her ne kadar araç sahipleri, fiyatı artan trafik cezalarından şikayet etseler de bence bu cezalar hâlâ yeterli yeterli değil. Neden mi?

Çünkü kurallara uymayan çok fazla sürücü görüyoruz. Her gün manşetten trafik kazaları yazılı ve görsel basında ilk sıralarda yerini alıyor. Hâlâ bir elinde telefon bir elinde direksiyonla trafikte şov yapanlar, bencilce yol benim deyip diğer vatandaşların haklarını gasp edenler, kuralları hiçe sayanlar, trafikte makas atanlar, günlük hayatın stresini kornaya basarak gerginlik çıkaranlar, öncelik yayaların deyip yol üstünlüğünü görmezden gelerek saygısızlığı ele alanlar, araçta yaşlı ve çocuk var mı demeden kabalaşmalar, trafikte kol geziyor. Eğer cezalar yeterli ise, neden nizam sağlanamıyor sorarım size... Bir de cezalar yeteri kadar caydırıcı olmuyorsa bunun çözümü bulunamaz mı?

Diğer yandan metro, metrobüs ve Marmaray gerçeğimiz de var, ek seferler olsa, sosyal mesafe korunsa artan ulaşım ücretleri de olmasa müthiş!

***

Ülkemizde güzel gelişmeler de oluyor. Dünyanın en büyük teknoloji festivali olan TEKNOFEST, Türkiye''de yapılıyor. Hem Türkiye''den hem dünyadan ziyaretçiler, Atatürk Havalimanı''ndaki etkinlik alanında buluşuyor. Bugün (pazar) son gün, fırsatı olanların o güzel anlara tanıklık etmesini canı gönülden tavsiye ederim.

Sağlıklı, güzel haberleri paylaşmak dileğiyle.

Yazarın Diğer Yazıları