Asil Nadir, neden tasfiye edildi?
Asil Nadir ile hiç yüz yüze gelmedim ama 1989-90 döneminde yeni kurduğu Kıbrıs gazetesinde 10 ay çalıştım. Bana teklif yapan, gazetenin danışmanı Mehmet Bican idi. Bican’a da beni Mehmet Ali Bulut önermişti.
Genel Yayın Müdürü Mehmet Ali Akpınar, Yazıişleri Müdürü Süleyman Ergüçlü idi ama gazeteyi aktif olarak Mete Bayındır, Ender Aladınlar ve Muzaffer Aydın ile birlikte yayına hazırlıyorduk. Muhabirler Kıbrıslı Türklerdendi, teknik kadro ise büyük ölçüde Türkiye’den gelen arkadaşlarımızdan oluşuyordu
Gazetenin yayın politikası, “Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarına sahip çıkmak” diye özetlenebilirdi... Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a da tam destek veriliyordu. Bu çizgi bize de uygundu. Dolayısıyla gazete, ilk yılında Kıbrıs’ın en güçlü gazetesi oldu.
***
Asil Nadir, Türkiye’de de büyük gazeteler satın almıştı ama yayınlarından hiç memnun değildi. Mehmet Ali Akpınar’dan, bizim ekibin, Türkiye için Kıbrıs gazetesi gibi tabloid boy bir gazete maketi hazırlamasını istedi. Yaptığımız maketi, İstanbul’da hayata geçirecektik ki Asil Nadir ve şirketi Polly Peck hakkında İngiltere’de soruşturma başlatıldı. Öyle ki şirketi soruşturanlar, Kıbrıs’a da gelerek, bizim otel faturalarımıza, uçak biletlerimize kadar bütün harcamaları didik didik etti. Kıbrıs’tan olumsuz bir rapor çıkmadı ama İngiltere’de Asil Nadir’in borsa manipülasyonu ile suçlanarak tutuklanması ile Türkiye’de gazete çıkarmak projesi, rafa kalkmış oldu.
Türkiye’den gelen gazetecilerin yüksek maaşlarla çalıştığı, KKTC parlamentosunda konu edilince, Türkiye’den getirdiğimiz teknik personelden, kurban olarak dört kişinin işine son verilmek istendi. Biz de hep birlikte ayrılma kararı verdik. Mehmet Ali Akpınar bir yemek düzenleyerek kalmamız için ısrar ettiyse de teşekkür ederek ayrıldık. Bütün haklarımızı verdiler... Biz Türkiye’ye döndük ama o dört kişi, Kıbrıs gazetesinde çalışmaya devam etti. Akpınar, iki yıl sonra vefat etti.
***
Bu arada Asil Nadir, ABD Başkanı’nın Kıbrıs özel temsilcisi Nelson Ledsky’nin, kendisine “Rumların başına Vasiliu adında bir işadamı seçildi. Sen de Türklerin başına geç. İki işadamı olarak, Kıbrıs sorununu çözersiniz” önerisinde bulunduğunu, bu öneriyi reddettiğini, Denktaş’a da durumu bildirdiğini, hakkındaki soruşturmaların bundan sona başlatıldığını bildirdi...
Ben o sırada döndüğüm Tercüman gazetesinde köşe yazılarına başlamıştım. Turgut Özal’ın Asil Nadir’e destek vermesi gerektiğini, sebepleriyle yazdım ama Özal oralı bile olmadı.
Meğer aynı dönemde Londra’daki Türk Büyükelçiliği’nde müsteşar olan emekli büyükelçi Müfit Özdeş de Dışişleri Bakanlığı’na mektup yazarak Türkiye ve Kıbrıs’a yatırım yapmakla da suçlanan Asil Nadir’in yanız bırakılmaması gerektiğini ifade etmiş.
Bunu yıllar sonra Müfit Özdeş’in yazdığı, “Harici bir Hariciyecinin Not Defteri” adlı kitaptan öğrendim.
***
Müfit Özdeş, Asil Nadir’in İngiltere tarihindeki en yüksek kefaletle tahliye edilmesine karar verildiğini, bütün hesaplarına el konulduğu için parayı eski eşi Ayşegül Tecimer’in verdiğini anlatıyor. Özdeş, “Ben hukuk dışı bir iş yapmadım” diyen Asil Nadir’e “Hukuka uysan da uymasan da bunlar senin canına okuyacak. Onun için bu ülkeden git” dediğini, onun da bir süre sonra KKTC’ye kaçtığını ama İngiliz avukatların önerisine uyarak Londra’ya döndüğünü, “Annan Planı’nı desteklersen beraat edersin” vaatlerine inandığını, gider gitmez tutuklandığını, 10 yıl hapse mahkûm edildiğini, uzunca süre hapis yattıktan sonra KKTC’ye döndüğünü yazıyor...
Müfit Özdeş, Asil Nadir’e, “Del Monte şirketini niye satın aldın?” diye sorduğunu, “GAP’ın ürünlerini Araplara satacaktım” diye cevap verdiğini belirterek, “Vestel’i ise Türkiye’ye mikroçip teknolojisi getirmek için kurdum. İngilizler, bu sebeple belime vurdu...” dediğini yazıyor.
***
Asil Nadir, dünyanın en parlak işadamı iken Kıbrıs Türk davasına hizmet etti. Türkiye’ye de teknoloji getirdi ama Türkiye’yi yöneten siyasi kadro ona sahip çıkmadı. Belki bu yüzden son döneminde yalpaladı.
Aslında Asil Nadir, İngiltere’de itibarsızlaştırılırken Türkiye’de de milli davalara sahip çıkan gazete patronları tasfiye ediliyordu... Amerikalılar, USAİD vasıtasıyla, Türkiye’de etki ajanlarını besliyordu...
Özdeş, Asil Nadir’in sürecin sonunda “mezhep değiştirdiğini ve Türkiye’nin adadaki varlığından gıcık kapanlarla saf tuttuğunu” belirttikten sonra “Kıbrıs Türkleri için ömür boyu kelle koltukta mücadele veren ama kalbi kırık giden büyük dava adamı Rauf Denktaş’ın ruhu Asil Nadir’i affetsin” diyor. Ben de bu dileğe katılıyorum.
Özal’ın kitabı ve CIA operasyonu...
Türkiye, AB'nin ordusu olur mu?
Suriye’ye kim hükümdar oldu?
Mezhep savaşı tuzağına düşmek!
Suriye’deki anlaşmanın analizi!
“Sahte muhalefet üretmek” ve demokrasi!
Yeni liderden ne bekleniyor?
Modern aşevleri: Kent Lokantaları
Agresif polislik, pervasız savcılık ve sonuç: Tiranlık!
Pestisit istilâsı!









