13 yaşında bir çocuk. Okul bitmiş, oda karanlık, ekran aydınlık. Sonsuz kaydırma, dikey videolar, bildirimler, bir tane daha izle sonra uyursun tuzağı. Saat olmuş 01.30. Ertesi gün yazılı var. Klasik sahne…

Avrupa Parlamentosu tam da bu sahneye müdahale etmeye hazırlanıyor.

Diyorlar ki 16 yaşına gelmeden sosyal medya yok. Ya da en azından ciddi şekilde kısıtlı. Kabul edilen rapor yaş sınırıyla kalmıyor.

Platformların bağımlılık yapıcı tasarımlarına da fena halde göz dikmiş durumda. Sonsuz kaydırma, otomatik oynatma, ödül döngüleri… Bir de oyunlardaki loot box denen ganimet kutuları, hani şu kumar tadında kutular.

Kulağa sert geliyor. Hatta ilk duyduğunda iyice abarttılar diyen çok olacaktır. Biraz sakinleşip detaylara bakınca tablo farklı duruyor.

Sorun çocuklarda mı tasarımda mı?

Çocuklara kızmak kolay. Telefon elinden düşmüyor, reelse gömülmüş, eskiden sokakta oynardık cümleleri her evde...

Suç çocuklarda mı? O uygulamalar, ekranda geçirilen süreyi olabildiğince uzatmak için tasarlanıyor.

Sonsuz kaydırma denen mantık tek başına bunun kanıtı. Sayfanın sonu yok. Bir iki video daha bakarım derken yarım saat uçup gidiyor. Otomatik oynatma da aynı kafadan. İzlediğin bitmeden yenisi başlıyor, beynin bir daha play tuşuna bas demesine bile gerek kalmıyor.

Ödül döngüleri çocuk beynine cuk oturuyor. Bildirimler, beğeniler, rozetler, seriler, bugün de girdin helal hatırlatmaları… Küçük serotonin paketleri gibi. Çocuk buna dayanmak zorunda bırakılıyor. Biz yetişkinlerin zorlandığı düzende ergenlik çağındaki birinden aşırı olgunluk beklemek pek gerçekçi durmuyor.

Avrupa Parlamentosu girmesinler demiyor. Reşit olmayanlar için bu özelliklerin varsayılan olarak kapatılmasını istiyor. Çocuk bir platforma girse bile o bağımlılık tuzaklarının altında kalmasın istiyorlar.

Yaş sınırı gerçek hayatta nasıl çalışacak?

Teoride çok güzel duran her kural pratikte çakılma riski taşır. Burada da en kritik soru, 13 yaşındaki çocuk nasıl hesap açmayacak?

Şu an bile 10 yaşında kullanıcı profili görmek mümkün. Doğum tarihini ileri alıyor ve 18 yaşında. Platformda gerçek anlamda bir kimlik doğrulama sistemi yoksa 16 yaş altına yasak cümlesi kâğıt üzerinde kalır.

Gelelim ebeveyn onayına. 13-16 yaş arası için anne baba izniyle erişim planlanıyor. Kağıt üzerinde mantıklı duruyor. Fakat evde zaten kontrol dağınıksa, imza da izin de formaliteye döner. Çocuğun hesabını açan bizzat ebeveyn olabiliyor çoğu zaman. Arkadaşlarının hepsinin var senin niye olmasın baskısı aileye de geliyor.

Düzenlemeler devletin ben görevimi yaptım deyip kenara çekilmesi için mi çıkarılacak yoksa gerçekten çocukları korumak için mi?

Loot box ve kumar tadı

Oyun dünyasındaki ganimet kutuları hikâyenin karanlık tarafı. Çocuk bir kutu açıyor içinden ne çıkacağı belirsiz. Bazen nadir bir kostüm, kimi kez işe yaramaz bir parça. Mantık tıpkı kumar makinelerine benziyor. Küçük yaşta belki bu sefer çıkar heyecanıyla yetişen bir nesil oluşuyor.

Yasak yetiyor mu?

En büyük risk her zamanki refleks. Yasak koyup vicdan rahatlatmak. Biz 16 yaş altını yasakladık, görev tamam denirse gençler başka köşelere kayar.

Çocuk yasaktan kaçmakta ustadır. VPN bulur, alternatif platforma gider, aileden gizli ikinci cihaz çıkar. Yasal duvarların arkasında yeni gri alanlar oluşur. İnternetin tarihi bunun örnekleriyle dolu.

Aileler de telefonu veriyorum sus artık noktasından çıkıp, ne izliyorsun, kimlerle konuşuyorsun, neler hissediyorsun sohbetine girebilirse tablo değişir.

Okulda dijital vatandaşlık başlığı doğru düzgün ele alınırsa yalnızca yasakla yürümeyen bir sistem kurulabilir.

Çocuğun elindeki telefondan çok o telefonun içindeki dünyayı konuşuyoruz. Yaş sınırları, tasarım değişiklikleri, yöneticilere sorumluluk derken Avrupa yeni bir denge arıyor.

Bizim tarafta da çocuklar ekranı bıraksın demekten önce kendi ekran alışkanlıklarımıza bakmakta fayda var. Evin içindeki ilk rol model hâlâ anne baba.

Onlar yatakta yatarken video izlemeyi bırakamıyorsa 13 yaşındaki çocuğun sonsuz kaydırmaya takılması pek şaşırtıcı sayılmaz.