At yarışları spikeri gibiyiz

Rahmetli Erbakan mizahlı konuşmayı çok severdi. Şaşkınlığa düşmüş bürokratları anlatırken, at yarışı spikerleri gibi bir sağa bir sola bakarlar derdi.
Bugün iktidarda paralel devlet dediği kardeş yapısı arasında böyle bir ilişki var. İktidar ne zaman operasyon yapacağım dese karşı taraftan bir gol yiyor.
Biz de şimdi, bir sağa bir sola bakmaktan perişan olduk. Gün geçmiyor ki iktidar tarafından “operasyon yapılacak” haberleri uçuruluyor, arkasından cemaat bir gol atıyor, bu böyle devam ediyor.
Salı gecesi Ergenekon davalarının baş rolündeki polis müfettişi ya da emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer’i dinledim bir kanalda. Anlattıkları gerçekten bir bomba idi. Bombayı oluşturan en şaşırtıcı haber, İlker Başbuğ’un tutuklanmasının Başbakan’ın “inisiyatifi”  dahilinde olduğu haberi idi. Hatta “tutuklayın” demiş. Oysa biz buna dair bir kaç Karagöz-Hacivat oyunu seyretmiştik. Başbakan bu tutuklamadan ne kadar üzüntü duyduğunu anlatıp durmuştu.

***

Ertesi gün, iktidar kaçak güreşini sürdürüyor. Fezlekelerin okunması Meclis’te yasaklanıyor. Meraktan çatlıyoruz ama bu kaçak güreşler, şimdiye kadar denedik ki hiç kaçak olarak kalmadı. Bir müddet sonra ortaya çıktı. Merakımızı erteleyerek başımızı öbür tarafa çeviriyoruz.
Bir iş adamına Üsküdar’daki Hüseyin Avni Paşa korusunun para karşılığı olmaksızın verildiğini artık duymayan kalmamıştır. Bu da iktidara karşı atılmış bir goldü. Üstelik o iş adamı milletin anasına küfretmiş biri idi. Tabii anamıza küfretme işi daha evvel olmuştu.   Başımızı hızla tıpkı bir at yarışı spikeri gibi aksi yöne çeviriyoruz, fezlekelerin okunmasının mümkün olmadığını söylüyordu iktidar heyeti çünkü herkesin nesi var nesi yok ortaya dökülürmüş. Şimdiye kadar fezlekelerin önüne konulan bir sürü barikat aşılarak buraya gelindi, 10 günde daha ileri gitmesini nasıl önleyecekler bilmiyorum.
İstihbarat müdürü Ali Fuat Yılmazer, Başbakan’ın tasvibi hatta emriyle yapılan şeyler arasında şike davasını, KCK davasını da saymıştı. Beri taraftan kara para aklayıcısı Rıza Sarraf’ın İran istihbaratı ile birlikte çalıştığı ortaya çıkıyor. Hatta, Başbakan’ın “kupon” arazilere kimse dokunmasın gibi bir garip emir verdiği de duyuluyor.
Kara para aklama konusunda uluslararası sistemin notumuzu griden karaya çevirdiği söyleniyor. Bunun sonunun ambargo olduğunu İlhan Kesici söylemişti. İşin en acı tarafı da başımızı hangi tarafa çevirdiğimi artık unuttum, her hangi bir tarafa çevirdiğimde THY uçağının Nijerya’ya bir uçak dolusu silah götürdüğünü hatta THY’nin bunu itiraf ettiğini de duyuyorum. Suriye’ye yolladığımız TIR dolusu silahlardan sonra Nijerya’ya yolladığımız uçak dolusu silahlar. Afrika’da ve Orta Doğu’da kaç yüz bin kişi öldürdük dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları