Ayarını bozduğun kantar...

Ayarını bozduğun kantar...

Gezi Parkı olaylarından yıllar sonra başlayan Gezi Davası bitti.

Osman Kavala''ya müebbet verilmiş, Çiğdem Mater nasıl hapse girermiş…

Geçiniz…

Hepimiz, hatta öyle inanıyorum, bizatihi bu hükümleri verenler/verdirenler bile biliyorlar ki, daha devran döndüğü gün değişecek hepsi.

Bu sebeple, davanın karar metninde yazılı olmayan asıl sonucuna odaklanmaya davet ediyorum herkesi:

- Hukuk bir gün herkese lazım olur!

Yahut, halk ağzında yerleşik şekliyle;

-              Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni tartar!

En ağırından müebbetler bile beraate döner de, ister yıkılsın düzen, ister kahrolsun devran; değişmez. Bu hüküm ebed müddet baki.

*

Bugün, "Hizbullahçı katiller, kadınları öldürenler, tecavüzcüler, mafya-çete liderleri serbest, Osman Kavala''ya müebbet" diye isyan edenler;

Dün, Türkiye Cumhuriyeti''nin 26. Genelkurmay Başkanı, hırsızlıktan, yaralamaya, gasptan, fuhuşa aracılık etmeye kadar ne kadar adi suç varsa bulaşmış "satılık" tanıklara itibar edilen bir davada müebbede çarptırılırken de…

Türk ordusunun, ömürlerini terörle mücadeleye adamış en "özel" subayları, komutanları, PKK''lı teröristlerin tanıklığıyla "terörist" diye yaftalanırken de…

PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan''ı sorgulayan Türk subayları hapsedilir ve PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan adeta bir kanaat önderi, bir ulu bilge kişi ve hatta neredeyse "aksakal" olarak konumlandırılırken de, o kepazeliklerin tamamına destek verenler!

*

Bugün, Gezi Davası''na bakan hâkimin AK Parti''yle bağına dikkat çekip de yargılamanın meşruiyetini sorgulayanlar;

Dün, özel yetkili hâkimlerin devlet içindeki paralel ihanet yapılanmasına aidiyetlerine dikkat çekildiğinde, "Yetmez ama Evet" diyerek, yargının topyekûn bir grubun sopasına dönüşmesinde pay sahibi olanlar.

*

Bugün, Gezi Davası''nda verilen ağır cezalar karşısında "söyleyecek söz bulamayanlar";

Dün, başka davalarda "müebbet yağınca" bülbül gibi şakıyanlar; bir göbek atmadıkları kalanlar! 

*

Bugün, muhalefeti Gezi Davası''nda verilen kararlara "yeterli(!)", "gerekli(!)" tepkiyi göstermemekle, sokağa çıkmamakla, kıyameti koparmamakla suçlayanlar, buna zorlayanlar;

Dün, tam da bunu yapmaya, yargının hiçbir sebeple, hiçbir şekilde, hiç kimsenin rövanş arenası olamayacağını anlatmaya, buna çalışanlara karşı koymaya çalıştığında, muhalefeti "darbecilerle omuz omuza" diye karalayanlar…

*

Bugün, yargılandığı davaya katılmak için ta Alamanyalardan geldiği halde kaçma şüphesiyle tutuklanan Çiğdem Mater mesela…

Dün, şüphelilerinin Belçika''dan, Basra Körfezi''nden, Napoli''den, Tunus''tan, Zagrep''ten ifade vermek üzere gelip de bir bir tutuklandıkları, elde hiçbir somut delil olmaksızın yıllarca tutuklu yargılandıkları Balyoz Davası''na müdahil olmaktan duyduğu iç huzurunu paylaşıyordu yazılarında!

Taraf gazetesinin hedef gösteren, yargısız infaz eden, haysiyet lincinde bulunan manşetlerine hiç itiraz etmiyor, dahası "Hiç şaşırmadan, "e tabii olur" nidalarıyla okuduğunu" belirtiyordu…

"Kürt kızlarını, Türk subaylarına peşkeş çekiyor" pespayeliğinde bir dille hedef alınan Türkan Saylan''ın adeta Azrail''i olan davanın derinleştirilmesini talep ediyordu!

Cumhuriyet''in yetiştirdiği en kıymetli bilim insanlarımız, Mehmet Haberal mesela, insanoğlunun hayvanına layık görmeyeceği şartlarda körelmeye mahkûm edilirken, o, aralarında Osman Kavala''nın da olduğu arkadaşlarıyla birlikte, "Ergenekon iddianamesi ahtapotun kollarından birini yakalamıştır. Ancak, diğer kollara ve gövdeye ulaşmakta kendini sınırlamış kaygısı uyandırmaktadır" diye ayar veriyordu soruşturma ve kovuşturmayı yürütenlere; sakın ha gevşemesinler, tam gaz devam etsinler diye hukuk ile dövmeye!

*

Velhasılıkelam…

Hiç kimseye "oh" olmasın.

Ama, "ibret" olsun isterim!

Yargıda "esas" kimsenin ideolojisi, menfaati, mahallesi olamaz.

"Usul"dür esasıdır adaletin!

Usulsüzlük bir kere yol olursa, o yolun dönüşü yok, en ilerisine de binmiş olsan demokrasi tramvayının, ya duvara toslar, ya uçurumdan yuvarlanırsın!

 

NE OLMADIYSA O OLACAK

ABD Başkanı Joe Biden, 1915''te, Osmanlı İmparatorluğu''nun, bünyesindeki Ermeni azınlığa "soykırım" uyguladığını söyledi; bir kere daha!

Memlekette bir garip merak havası;

Şimdi ne olacak?

Olmamış var ya!

Geçen yıl nasıl önce bir esilip, gürlendiyse…

Olmadı, nasıl "dedi ama aslında demedi" gibi zavallıca tevillere meyledildiyse…

O da olmadı, nasıl "Hele bir yüz yüze gelelim de…" diye el yükseltildiyse…

Nasıl, "Bu yaklaşım bizleri ciddi manada üzmüştür ve bunu gündeme getirmeden geçmeyi tabii doğru bulmamız mümkün değil" diye gidilip de…

"Hamdolsun gündeme gelmedi" diye dönüldüyse…

Hıh işte öyle olacak ve hiçbir şey olmayacak yine!

Yazarın Diğer Yazıları