Aylin Cesur'dan şehir hastanesi tepkisi: “Kapitülasyonlardan farkı yok”

Aylin Cesur'dan şehir hastanesi tepkisi: “Kapitülasyonlardan farkı yok”
İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, şehir hastaneleri için verilen hazine garantilerini, Osmanlı Devleti’nin, Avrupalı devletlere verdiği kapitülasyonlara benzeterek, “Torunlarımızın bile geleceğini ipotek altına almaktayız ve bu anlayışla gelecek nesilleri de borçlandırmaktayız” dedi.

İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, şehir hastaneleri için verilen hazine garantileri ve yüksek maliyetlerine tepki göstererek, söz konusu imtiyazların, Osmanlı Devletinin yıkılmasına sebep olan kapitülasyonlara benzetti. AKP iktidarının şehir hastanelerinin yapımız için bütçeden para çıkmadığı şeklindeki söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Cesur, “Torunlarımızın bile geleceğini ipotek altına almaktayız ve bu anlayışla gelecek nesilleri de borçlandırmaktayız. 427 milyon liraya yapılacak olan bir hastane yapımı için yabancı ortaklı bir girişime 3 milyar 443 milyon lira ödeme yapılmasına müsaade edilmesi kabul edilemez” şeklinde konuştu.

İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur’un TBMM’deki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:

“‘Bütçe’ deyince ilk olarak şehir hastaneleri konusu var. Bu öyle bir konu ki şu anda tek bir neslin bunun açtığı yarayı tedavi etmesi pek mümkün görünmüyor çünkü teslimiyet noktasına kadar gelen imtiyazların Osmanlı Devleti’nin ipini çeken kapitülasyonlardan hiçbir farkı yok. “Cebimizden para çıkmadan hastane yapıyoruz.” açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Torunlarımızın bile geleceğini ipotek altına almaktayız ve bu anlayışla gelecek nesilleri de borçlandırmaktayız. 427 milyon liraya yapılacak olan bir hastane yapımı için yabancı ortaklı bir girişime 3 milyar 443 milyon lira ödeme yapılmasına müsaade edilmesi kabul edilemez. Üç yılda kendini amorti edecek bir yatırıma Ak Parti Hükûmetinin imzasıyla devletimizin yirmi beş yıl boyunca kira vermesi kabul edilemez. Milletimiz adına söylüyorum: Yirmi iki yıl için de, önümüzdeki yirmi iki yıl için de hakkımızı helal etmiyoruz. Bu, milletimizin üzerinde büyük bir kamburdur ve kabul edilemez.

İngiltere 1997-2007 yılları arasında, on yıllık sürede kamu-özel iş birliği modelini sağlık alanındaki yatırımlarda yoğun olarak kullanmış fakat yatırım ve işletme maliyetlerinin çok artması ve beraberinde halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetsizliği nedeniyle bu modelden büyük oranda vazgeçmiştir. Nasıl olmuş da buraya gelinmiş? Bizdeki sürece bir bakalım: 2003 yılından itibaren Türkiye’de Dünya Bankası destekli Sağlıkta Dönüşüm Programı başladı. 2007 yılında Entegre Sağlık Kampüsleri Programı’na başlandı. 2011 yılından itibaren İngiliz danışmanlık şirketi Mott MacDonald 6 şehir hastanesi için danışmanlık hizmeti vermeye başladı. 21 Şubat 2013’te Sağlık Bakanlığınca kamu-özel iş birliği modeliyle tesis yaptırılması için kanun düzenlendi. 27 Mart 2015’te 6639 sayılı Yasa’yla Londra mahkemeleri yetkili kılındı. Ekim 2016’da Amerika menşeli Frost&Sullivan danışmanlık şirketi Türkiye’de kamu-özel iş birliği modeliyle sözleşmesi imzalanan 15 şehir hastanesinin listesini ve toplam yatırım maliyetinin 8,4 milyar dolar olduğunu yayınladı. 2018 yılında 8, 2019’da 2, toplamda 10 şehir hastanesi açıldı. Sözleşmesi imzalanan ve inşası yapılacak şehir hastanesi sayısı 10. Türkiye’de 31 şehir hastanesi yapılması planlanıyor. İşlevsel faaliyetleri sınırlandırılsa da kahraman Sayıştayımızın raporu var. Raporda neler diyor, bir de ona bakalım. Plan ve Bütçe Komisyonunda ve daha önce de konu olan, cevap alınamamış önemli bir konu var. Sayın Bakanım, şehir hastanelerinin ihale dokümanlarını ile yatırım ve işletme dönemine ait sözleşmelerini ve eklerini -müşavirlik hizmetleri alımları da dâhil- bunları talep ediyoruz. Bu daha önce de dile getirildi.”

“HAZİNE GARANTİLERİ İHTİYAÇ ANALİZLERİ YAPILMADAN VERİLDİ”

“Yine, bir başka detay var Sayıştay raporunda. Sağlık tesislerinin yüksek doluluk oranlarına ulaşmış olmalarına rağmen miktara bağlı hizmetlerin alt kırılımlarında talep garantili miktarların altında kalındığı tespit edilmiş ve Sayıştay diyor ki: “Planlama aşamasında verilecek garanti miktarları ihtiyaç analizleri yapılarak belirlenmemiş.” Elâzığ Şehir Hastanesinde tüp bebek birimi bulunmamasına rağmen laboratuvar hizmetleri altında tüp bebek birimi için garanti bedeli ödendiği de Sayıştay raporlarında geçiyor.

Hizmete açılan şehir hastanelerinde uygulama projeleri temin edilemediğinden ticari alanlara ilişkin değerlendirme yapılamamış. Temin edilebilen bir şehir hastanesine ait uygulama projesinin değerlendirilmesi sonucunda, uygulama projesinde ticari alan olarak belirtilmeyen sahaların da ticari alan olarak kullanıldığı tespit edilmiş.

Şehir hastaneleri projelerinin genelde yurt dışı finansörler tarafından finanse edildiği ve finans anlaşmalarının finansörlerle akredite edildiği, taraflardan biri olan finansörlerle hukuki ihtilaflarda tahkim yerinin Türkiye olması hususunun yabancı yatırımcılar tarafından Türk yargı sistemindeki çeşitli sorunlar öne sürülerek kabul görmediği ve bu sebeple bazı proje sözleşmelerinde bu yönde değişiklikler yapılmasının hasıl olduğu belirtilmiş. İdare vermiş olduğu cevapta, bulgu konusu edilen hususun finansörlerden gelen taleplerden kaynaklandığını ifade etmiş. “Sağlık tesislerinin hasar görmesi hâlinde, sigorta gelirlerinin tesisin yeniden inşası yerine finansman sağlayanlara aktarılması sonrasında tarafların hak ve yükümlülüklerine ilişkin olarak sözleşme ve eklerinde düzenleme bulunmaması nedeniyle gelecekte ihtilafa neden olma riski de var.” diyor rapor.

Şehir hastanelerinde miktara bağlı hizmetler için yapılan ödemelere ilişkin belirlenen birim fiyatlarının ve hizmet kalemlerinin alt kırılımlarının birbirinden farklı olmasının da altı çiziliyor raporda. Örneğin, Adana’da 355 birim/fiyat olan kemoterapi ilaç hazırlama bedeli, Elâzığ’da 1 birim görünüyor, 355 kat fark var."

“KAYNAKLAR KÖTÜYE KULLANILIYOR”

"Şehir hastanelerinde uygulanan hizmet bedelleri ve kiralarda da ciddi farklılıklar var. Kaynaklar kötüye kullanılıyor.

Şimdi, ben, müsaadenizle, yine soracağım: Şehir hastanelerinin açılmasıyla birlikte hangi ilde kaç tane hastane kapatılmıştır ve yatak sayıları nasıl değişmiştir?

Sayın Bakanım, bir de 112’lerin hastaları birçok yakın hastaneyi pas geçip şehir hastanesine götürdüğüne dair şikayetler var. Böyle bir şey var mıdır? Ben bunu da sizden öğrenmek isterim.

Şehir hastanelerinin elektrik, su, doğal gaz gibi giderleri ne kadardır ve hangi kaynaklardan ödenmektedir?

Bir de şöyle soralım: Sağlık Bakanlığı bütçesinin ne kadarı şehir hastanelerine gitmektedir? Önümüzdeki yıllarda bu oran Sağlık Bakanlığı bütçesi için bir sıkıntı mıdır?

Bir soru daha: Dünya Bankasından şehir hastanelerine eğitim fonu desteği gelmekte midir? Geliyorsa bu fon nasıl kullanılmaktadır?

Şehir hastaneleri projelerinin bir de sahada yansımaları var. Benim seçim bölgem Isparta’da, Yenişarbademli’de, Senirkent’te vatandaşlar şikâyetçi, diğer ilçelerde de öyle. Isparta, Yenişarbademli’ye iki buçuk saat uzaklıkta. Daha önce 98 uzman doktoru olan ilçenin şimdi uzman doktoru yok, diğer ilçelerde de aşağı yukarı aynı. Hastalar en ufak bir şey için, bir raporlu ilaç yazdırmak için şehir hastanesine gitmek zorunda kalıyorlar. Onu alıp gidinceye kadar iki üç gün orada konaklama ve diğer maliyetleri de karşılamak zorunda kalıyorlar, çok büyük bir sorun."