Türkiye''yi sarsan "Sinan Ateş Cinayeti" ardından ilk günden itibaren gözler MHP Genel Merkezi''ndeydi. Her ne kadar "hukuki bağı" yoksa da Ülkü Ocakları''nın MHP ile ilintisi, iltisakı tüm kamuoyu tarafından bilindiği için, her hali ile "siyasal cinayet" olduğu meydanda olan bu olay ile ilgili MHP Genel Merkezi''nin suskunluğu manidar karşılanıyordu. Devlet Bahçeli''nin ani gelişen olaylar karşısında "temkinli yaklaşımını" bilenler, onun sessizliğinin arkasında "perde arkası" ile ilgili "net bilgiler olmadan konuşmayacağı, yorum yapmayacağı" konusunda birleşiyordu.

Kaldı ki Ankara''nın göbeğinde, en korunaklı semti olan "Çukurambar"da güvenlik kameralarının yoğun olduğu yerdeki katlinin peşinin bırakılmayacağı camiada ağırlıklı olarak yorumlanıyordu. Ne de olsa "Liderin bir bildiği var" anlayışı bir bakıma "biat kültürünün yansıması" olarak algılanıyordu. 12 yıl boyunca MHP''nin Genel Sekreteri Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman''ın TBMM''deki kadrolu danışmanı olan Doç. Dr. Sinan Ateş sıradan bir ülkücü, vatandaş değildi. Dahası 15 Temmuz''dan sonra KHK ile işten atılan, haksızlığa uğrayanlarla ilgili; MHP Genel Merkezi''nde kurulan komitenin fiilen başındaydı. Nitekim haksızca işten atılanların başvuruları, kurula yapılan müracaatları değerlendirildiğinde "haksız" olan hükümlerin önemli bölümü hükümet aracılığı ile işlerine yeniden dönmüştü. Sinan Ateş''in "Geç gelen adalet, adalet değildir" ilkesi ile mağduriyetleri giderişi, Ateş''in şahsına değil, MHP''nin hanesine artı olarak yazılmıştı.

***

Ateş''in babası 1980 öncesinde Bursa''da terör örgütlerince vurulmuş, uzun tedavi sürecinden sonra hayata dönmüş bir isimdi. Sinan da 12 yaşından itibaren Ülkü Ocakları''nda orta öğretim ve lise teşkilatlanmasında görev almış "Ocaklı" idi... Gazi Üniversitesi öğrencisi iken Atila Kaya''nın Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı ki, 9 yıl süredir. Devlet Bahçeli''nin miting ve konuşmalarında Kaya''nın yanındaki genç ülkücü görevini yüklenmiştir. Sosyal medyada bu fotoğraflar mevcuttur. Tanıkları hayattadır. Nitekim MHP ve Ülkü Ocakları''nın mevcut yönetimi sessizliğe bürünmüşken başta Atila Kaya, Suat Başaran, Servet Avcı, Hakan Ülser, Ulvi Batu, Harun Öztürk gibi Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış tüm isimler Ateş''i son yolculuğuna uğurladılar. Yurdun dört bir yanından 50 binden fazla ülkücü "Sinan Ateş''in hesabının sorulmasını" istediler. Ailenin talebi ile bekletilmeden defni, ertesi günü gerçekleşmiş olsa Bursa tarihinin en kalabalık törenini 300 binden fazla katılımcı ile adeta bir ültimatom verebilirdi.

***

Milliyetçi-Ülkücü Camiada "sağduyulu bir açıklama" beklentisi 10 günü aştı, 11''nci gün, MHP''nin TBMM Grubu''nda konuşan Devlet Bahçeli''nin konuşması ise camiayı kelimenin tam anlamı ile hayal kırıklığına uğrattı.

Sağında, solundaki camlarda akan konuşma metninde toplumun her kesimine adeta "gider" yapan Bahçeli, siyasi bir partinin lideri yerine "mahalle ağzı, mafya jargonu" ile tehditler yağdırarak "Bir tek kişiyi bile teslim etmem" sözleri ile; bu menfur cinayet ile ilgisi olduğu iddia edilen kamuoyunca malum isimleri sahiplenerek; "Surda gedik açtırmam" söylemi ile teslim etmeyeceğini ilan etti. Üstelik bu konuyu araştıran, yazan, dillendiren, peşine düşenleri de adeta "tehdit" ederek "hesap soracağı"nı beyan etti. Ortamı sakinleştirmek için "sağduyulu" bir açıklama yapması beklenen Bahçeli''nin bu meydan okuyuşu bana göre ateşe benzin dökmek anlamı taşıyordu.

***

55 dakikalık konuşma metninin neredeyse 40 dakikasını bu konuya ayıran Bahçeli, "Sinan Ateş" ismini ısrarla zikretmedi. Dahası merhum Ateş için; "Görevden alınma gerekçesi aramızda sırdır. Gerekirse açıklarım" sözleri ile merhumu "şaibe" altına soktu. İddialarda adları geçen milletvekili, başkanlık divanı üyelerini ısrarla korurken, Ateş''i şaibe altında bırakmaktan imtina etmedi. Belli ki Sinan Ateş''in iki kız çocuğunun feryatlarını duymamış. Aklıma Bay Bahçeli''nin 1980 öncesinde idamla yargılanıp 7 yıl hapis yatan ve AKP''nin Genel Başkan Yardımcılığı yapan şimdi Gelecek Partisi Genel Başkan yardımcısı Selçuk Özdağ''a yapılan saldırı sonrası yaptığı absürt açıklama geldi.

Düşündüm, taşındım. Devlet Bahçeli, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı''na getirdiği Sinan Ateş''in adını bile özellikle ağzına almazken öylesine bir tanım yaptı ki; "Sanki Sinan Ateş, İstanbul Maltepe-Gülsuyu''ndaki uyuşturucu çetesini kendisi bulup, parasını vererek kendini öldürtmüş" gibi bir muameleyi reva gördü. Çok üzüldüm. Çok ciddi bir çürümenin göstergesidir bu... Ayıptır, günahtır...

***

İki kişinin bildiği sır değildir. Bay Bahçeli "sır" saydıklarını açıklayamazken, 1980''in öncesi ve sonrasındaki "sır"ları herkes biliyor. Ama bizi susturamayacak! Madem "hodri meydan" diyor. Buyursun; istediği, belirlediği bir televizyon kanalında tartışalım!..

Ben hazırım Bay Bahçeli! Siz de kendinize güveniyorsanız dilediğiniz platformda kamuoyu önünde karşılıklı birbirimizle hesaplaşalım!..