Bayrak gezdirmek...

Merhum Ulvi Ziya Yenal'ın bir rekortmen olduğunu biliyor muydunuz? Futbolculuğundan söz etmiyorum. Onun rekoru tam 17 KİT'te -Kamu İktisadi Teşekkülleri- Genel Müdürlük yapması. Bunların arasında Denizcilik İşletmeleri de vardı. İlginç olan Barcelona hattını açtırdığında, gemilerimiz boş gider, boş dönerdi. "Baştan aşağı zarar. Bu seferler niye yapılıyor?" diye sorduğumda bana verdiği cevap şöyleydi:

"Eğer büyük devlet olma iddiasında iseniz, bazı şeyleri göze almak zorundasınız. Buna bayrak gezdirmek/dalgalandırma denir."

Zorlu hatırlattı

Önceki gece NTV'de, dün sabah Habertürk'te izlediğim Prof. Dr. Kürşad Zorlu'nun yaptığı konuşmalarda bayrak gezdirmenin değişik türünü dinledik.

Türkler Bakanlığı

Halen tüm Türkçe konuşan devletler Moskova'nın denetiminde. Bunların hidrokarbon kaynakları ise Putin'in portföyünde. Bu soydaşlarımızın Ankara ile iş birliğine çalışması Kremlin'i rahatsız etti. Bu yüzden ilişkilerimizi baltalama çabasındalar.

Kürşad Zorlu'nun en önemli önerisi bir "Türkler Bakanlığı" kurulmasıydı. Hatırlayın Bülent Ecevit'in kurduğu koalisyonda bu göreve Abdülhaluk Çay getirilmişti.

Hamasetçiler

Çok şükür ki Kürşad Zorlu ve Fahri Erenel başta geleneği iyi okuyanlarımız mevcut. Mesela İhsan Aktaş gibi ağızlarından "padişahım çok yaşa"dan başka söz çıkmayanları da görüyoruz.

Dikkatimiz bunlara kaymışken, taaa Okyanus ötesinden gelip Adıyaman'da dağ keçisi öldüren Amerikalıları ne yapacağız bilemiyoruz. Vurdukları hayvanın boynuzları bu karı kocaya yeter de artar bile.

Kabahat bu katillere izin veren yetkililerde olsa gerek.

Asıl laf cambazları

Mete Çubukçu, "bu problemin çözümü en az 10 yıl daha sürer" derken aklıma Çetiner Çetin geldi. Yıllar önce bu lafı sarf etmişti. Bir doçent Ali Faik Demir saatlerce konuşuyor, sonunda sarf ettiği cümleye bakın:

"Türkiye ve Rusya'nın ilişkileri boşanamayacak duruma geldi."

Kişisel görüşüme gelince, Demir'e katılmıyorum. Bunun sonu "kadın cinayetlerine benzeyecek."

Çorabatır

Daha önce de yazdım. Birleşmiş Milletler'in Türkiye'deki göçmenlerle ilgili temsilcisi Metin Çorabatır. Bu arkadaşımız şaşırtmaya devam ediyor. Kullandığı üslup "AB ağzı." Bir dönem aynı gazetede çalıştığım Metin'e uyarıda bulunmak istiyorum; "Sen ne zaman bu hale geldin?"

Depremi unutmayalım

İdlib'e odaklandığımız şu günlerde diğer tehlikeyi unutmamalıyız; Deprem.

Yaşar Usluer'in mükemmel uyarısını sizlerle paylaşacağım:

"Biliyorsunuz her deprem olduğunda her şeyi yaparız/ederiz ama sonra yine unuturuz. Oysa 1999 Marmara depreminden sonra ciddi kararlar alınmış, kanunlar çıkarılmıştı. Vergileri mükerrer ödemiştik. Özel İletişim Vergisi bu iktidar döneminde, 17 Aralık 2003'te kalıcı hale getirildi.

Kılıçdaroğlu '65 milyar toplanmış, dolara çevirirsek 34 milyar dolar eder, nerede bu para' dedi ama danışmanları neden uyarmıyor, 65 milyar, 34 milyar dolar mı eder?

Yeni yapıların depreme dayanıklı olup olmadığını denetlemek için 'Yapı Denetim Büroları' kuruldu. Karma beton, yuvarlak demir yasaklandı. Hazır beton, nervürlü demir şartı getirildi. Kentsel dönüşüm için, 4 Kasım 1983 yılında çıkarılan 2942 sayılı 'Acele Kamulaştırma Kanunu'nun uygulanması istendi. Bunlar yeterince uygulanmadı maalesef.

Yapılması gereken

Kızılay hâlâ çadırlarla uğraşıyor. Oysa sandovic panel -içi İzocam'lı köpük, dışı sac- denilen sıcak/soğuk geçirmeyen panellerden konteyner yapılsa daha sağlıklı olur. Bunların montajı, sökmesi, istiflenip depolanması daha kolay.

Depremzedelere gönderilen yardımlar hakkaniyetle dağıtılsa ihya olurlar. TV haberlerinde görüyoruz ki, hâlâ Elazığ'ın içinde çadırdan başka yardım almayanlar var. Bu haberlerden sonra Vali aynı gece göndermiş. Demek ki böyle durumlarda bile birtakım hesaplar yapılıyor.

DASK

'Zorunlu Deprem Sigortası' olarak bilinse de açılımı 'Doğal Afet Sigortaları Kurumu'dur. Süper zorunlu da deseniz herkes yaptırmıyor. Zira yaptırımı yok. Sadece eski/yeni ev alanlarda tapu kayıt işlemi gerçekleştirilmiyor. Evi olan kiraya verdiği takdirde de DASK'ını halletmek zorunda."

İKİ VEFAT

Babıali'nin efsane isimleri Karaoğlan'ın yaratıcısı Suat Yalaz ile Kara Murat'ın çizeri Abdullah Turhan'ı kaybettik. Her ikisine de Allah'tan rahmet diliyorum.

GÜNÜN SÖZÜ

Aldatmanın en kötüsü, kendi kendini aldatmaktır. Eflatun

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları