Bayramlarımız kutlu olsun

Sayın okurlarım, geçirdiğimiz eylül ayının son haftasında, iki bayramımızı birden kutladık.
26 Eylül Cuma günü milli bayramımımz Dil Bayramı’mızı, 30 Eylül Salı günü de üç gün süreli Şeker Bayramı’mızın ilk gününü kutladık. Bugün de son gününü kutluyoruz, hayırlı ve uğurlu olsun.
Ben bugün sizleri, Tayyip Erdoğan’ın başlattığı “Şeker Bayramı mı, Ramazan Bayramı mı?” çekişmesinin dışına çıkararak, Türk kimliğimizin ana unsuru olan dilimizin öneminden söz ederek 76’ncı Dil Bayramı’mıza götüreceğim.
Türk Dil Kurumu’muzun 26 Eylül Cuma günükü etkinlikleri, bir gün önceki Kemal Kılıçdaroğlu-Mehmet Fırat arasındaki tartışmaların gölgesinde kalmış, toplumumuzda ve basınımızda da yeterli alakayı görememiştir.
Türk milliyetçilerinin en çok hassasiyet gösterdikleri konuların başında dil birliğimiz gelir. Çünkü dilimiz kimliğimizdir. Güzel Türkçemiz devlet dilimizdir.
Onun için Karamanoğlu Mehmet beğ,  “Türkçeden başka dil kullanılmaya”  buyurmuşlardır. Gazi Mustafa Kemal de vatan ve istiklalini koruyan Türk milletine dilinin de yabancı diller boyunduruğundan kurtarılmasını emretmiş ve bu amaçla Türk Dil Kurumu’nu kurmuştur.
Dil konusunda görüşürken, bugün dünyada altı binden fazla dil konuşulduğunu ve yaygınlık bakımından Türkçemizin de yedinci sırada olduğunu unutmayalım.
Bu konudaki yanlışlıklarımız, köksüz dil sapkınlarının  “dilimizi sadeleştirmek”  yalanı ile uyduruk kelimeler üreterek, halktan kopmaları ile başladı. Daha sonra yabancı kelimelerin hücumuna uğradık. Bütün kültür kuruluşlarımızdaki yozlaşma, dilimize de bulaştı. İşyerlerimzin adı yabancı kelimelerin istilasına uğradı. İşyeri sahiplerimiz ve belediyelerimiz sorumluluklarını bilmediler. On onbeş yıl önce bu konu ile ilgili, milliyetçi toplum kuruluşlarımızla yaptığımız, önleyeci engel toplantılarında, Ergun Gençeren kardeşimizin bütün Bağdat Caddesi’ndeki yabancı isimli işyerlerinin resimlerini çekip bizlere sunduğunu unutamıyorum.
Fransa öz dilini kanunlarla korurken, biz öz Türkçemizin boğulmasını seyrediyoruz. Dilimiz, kimliğimizin ana unsurudur. Bağımsızlığını, vatanını, toprağını, bayrağını kaybeden fakat dilini koruyan milletlerin tekrar herşeylerine sahip olduklarını, yalnız; dilini kaybeden toplumların da millet olma vasıflarını kaybettiklerini yakın tarihimizde çok gördük. Son yıllardaki  “yabancı dil eğitimi” nin artması, Türkçe tartışmasını gündemin ilk maddesi yaptı ve  “Türk milleti, diline ve devletine sahip çık” buyruğu gereği yabancı dille öğretim, mücadele hedefimiz oldu. Eğitim ve öğretim dilimiz Türkçe olmalı ve yabancı dille eğitim sınırlandırılmalıdır.
Türk dilinin bütün dünya Türkleri tarafından kullanılmasındaki öncü arzumuz Alfabe Birliğini becermemize bağlıdır ve ilk hedefimiz bu olmalıdır. Tarih boyunca sık sık alfabe değiştirmemiz, kültür kesintilerimize sebep olmuştur. Alfabe birliğinden sonra Yazı Dili Birliğimiz de ikinci işimiz olacaktır. Çünkü bugün Türk dili pek çok yazı diline bölünmüş durumdadır. Hedefimiz, bütün Türk toplumlarının ortak bir yazı dilinde buluşma zorluğunu yenmek olmalıdır.
Tarihte, Arapça ve Farsçaya karşı yürütülen mücadelelerin bugün de İngilizceye karşı yürütülmesi ve Türkçemizin Batı dilleri karşısında istiklalini muhafazasının temini şartı ile karşı karşıyayız. Buradad da hizmeti yüklenecek olanlar Türk Milliyetçileridir.
Yazıma son verirken Türk Milliyetçilerini Türkçemizi savunmaya çağırıyorum ve dilimizi hafife almak, kendimizi hafife almaktır diyorum. 76’ncı Dil Bayramı’mızı ve Şeker Bayramınızı candan kutluyorum.
Tanrı Türkü korusun.

Yazarın Diğer Yazıları