Medya Polemik

Medya Polemik

Medya Polemik

Türkiye’nin sivil sahtekarlar tarihi
27 Mayıs 1960 darbesi  “kötülüklerin anasıdır”.
O gün sadece  “seçilmiş”  bir iktidar askeri darbeyle yıkılmamıştır.
“Yassıada mahkemesi” bir zamanlar devrimcilerin  “halk mahkemesi”  dediği, Fransız ihtilali mukallidi (taklidi) soytarıların kurduğu bir mahkemedir.
Bugün ucu Silivri’ye dayanan adli felaketler zincirinin miladıdır.
Üç insan hunharca yargılanmış, hunharca asılmıştır.
Türk siyasi tarihinde, bugün de sona ermeyen  “kan davası” orada başlamıştır.
Genç arkadaş, o gün darbeyi yapan kötüdür, ama bil ki devrilen de o kadar masum değildir.
1950-60 arası, parlamenter demokrasinin baskıcı bir otoriter rejime dönüşmesinin de tarihidir.
Türkiye polis devletine dönüşmüş, muhalif aydınlar baskı altına alınmıştır.
Meclis’te Tahkikat Komisyonu adı altında mahkemeler yaratılmış, gazeteciler hapse atılmıştır.
Bu dönem hakkında fikir sahibi olmak istiyorsan, Mehmet Barlas’ın babasının çıkardığı Pazar Postası gazetesine bakman kâfidir. Her hafta o gazetenin sürmanşetinde  “Bu hafta hapsedilen gazeteciler listesi” yayınlanırdı.
Ayrıca şunu bil, o dönemde Demokrat Parti iktidarına karşı çıkıp 27 Mayıs darbesini destekleyen gazeteciler, daha sonra kahraman ilan edilmiş, uluslararası gazetecilik örgütlerinden ödüller almış, onların yönetimlerinde en üst sıralara kadar seçilmişlerdir.
Fikir edinmek için Çetin Altan’ın 28 Mayıs 1960 sabahı Milliyet gazetesinde yazdığı yazıya bakabilirsin.

 

12 Mart’ta iyi darbeciler gelseydi, bugünün liberalleri hükümetteydi
12 Mart 1971 aslında  “iyi” darbecilerle,  “kötü” darbecilerin savaşıdır.
Neticede kazanan yine kötü darbeciler olmuştur.
İlk darbe hazırlığı, o gün ülkenin sol entelijensiyasının bazı gözde isimlerini iktidara getirmek için yapılmıştı.
Onlar kazansaydı, bugün gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında darbeye karşı acımasız savcılara dönüşüp, Silivri’de neredeyse giyotin isteyen birçok liberal isim, genç jakobenler olarak, asker kontenjanından siyasi ikbale sahip olacaklardı.
Onları bir Allah ve bir de kötü darbeciler kurtardı.
Çünkü kazanan kötü darbeciler oldu ve onlar asıl darbeyi seçilmiş hükümete karşı değil, sol darbecilere karşı yaptı.
Nitekim Dev-Genç radyoda okunan bildiriyle  “kendilerinkinin iktidara geldiğini” sanıp önce destekledi.
Sonra  “onlarınki değil de”  ötekilerinkinin iktidara geldiğini görünce darbeye karşı çıktılar.
Bu arada seçilmiş parlamento da gürültüye gitti.
Ama darbeyle sersemleyen sağ muhafazakâr sivil siyasetçiler, askerin asılmasını istediği Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamı için el kaldırdı.
Askeri müdahalenin gölgesinde  “Menderes ve arkadaşlarının intikamını alıyorlardı” .
O günlerde sol aydınlara karşı yapılan cadı avında, bugünün demokrat geçinen birçok kalemi, Salem savcısı rolü yüklenmişti.
Çabuk unuttular.

 

Darbeler tarihinin gerçek filmi
AH... Bugünün ortam takibi imkânları olsaydı, on binlerce gizli kamera o evlere yerleştirilmiş olsaydı, o sabah  “Türkiye’de darbeler tarihinin gerçek filmi” çekilmiş olurdu.
Genç arkadaş, sen bakma bugün 50 yaşının üzerindeki o demokrat mukallitlere...
12 Eylül 1980 sabahı askeri yönetimin 1 numaralı bildirisi okunurken, onların evinde gözyaşları vardı.
Sakın yanılma, sevinç gözyaşlarıydı onlar.
Öldürülme korkusunun bitip hayata dönüşün başlama ayiniydi...
Bakma onun, bunun, hatta Başbakan’ın söylediklerine...
Emin ol, o sabah Başbakan Erdoğan’ın evinde bile sevinç vardı.
Ecevit, bu ülkenin kelli felli 600 aydınına mektup yazıp,  “Haydi gelin birlikte dergi çıkarıp askeri yönetime direnelim”  dediği zaman sadece 12’si cevap vermişti.
Onların da sadece 6’sı kabul etmişti.
Sonra tehlikeli günler geçti, kafalarını siperlerinden çıkarıp konuşmaya başladılar.
Hayatlar kurtulmuştu, askere lolo yapmanın riski kalmamıştı...
Tekrar demokrat elbiselerini giyebilirlerdi.

 

Bugünün demokratları
28 Şubat’ta elektrik kapatıyordu
Şimdi 28 Şubat’a karşılar ya...
O dönemin kötülüklerinin çetelesini tek tek çıkarıyorlar ya...
Vuvuzelalarını alıp televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde kulakları sağır eden bir gürültü çıkarıyorlar ya...
Genç arkadaş sakın kanma...
Onların en has ağabeyleri de 15 yıl önce, iktidarda olup da hâlâ,  “İktidara geleceğiz ama kanlı mı olacak, kansız mı bilmiyoruz” diyen Erbakan’a karşı elektrikleri yakıp söndürme eylemine katılıyordu.
O dönemi  “karanlık” görüyorlardı ve  “Karanlığa karşı bir dakika”  eylemlerinin en ateşli müdavimleriydi onlar.
Ağzına kadar dolu stadyumlar Onuncu Yıl Marşı’nı söylüyordu.
Bugünün demokrat mütedeyyinleri, Erbakan hükümeti düşüp yerine yeni bir hükümet kurulduğunda, gazetelerinde  “Hayırlı olsun” manşetleriyle alkışlıyorlardı.

 

***

 


ÖZET, Türkiye’nin askeri darbeler tarihi, aynı zamanda Türk aydınının, Türk sivilinin  sahtekârlıklar, çelişkiler ve süflilikler tarihidir.
Hayatları boyunca hep resmi tarihe karşı çıkmışlardır, ama bu ülkenin en pespaye resmi tarihlerini de hep onlar yazmıştır.
Yazılan resmi tarih, her 10 yılda bir nedamet getirip, sonra o günün realitesine ayak uyduran aydının kara kitabıdır.
Evet genç arkadaş.
Darbelerin hepsi kötüdür.
Darbelerin bahaneleri olsa da kötüdür.
Ama sanma ki bu  ülkenin sivilleri, askerinden daha iyidir.
Allah sana ömür verip ileride bugünün gayrıresmi tarihi yazıldığında, bugünün sefaletini de öğreneceksin.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet

 

 

AKP’li öğrencisine
“kibir” dersi verdi
Geçende televizyonda iktidarın ileri gelenlerinden bir öğrencim, muhalefete veryansın ediyordu. O kadar eleştirilecek konu varmış ama muhalefet eleştirmeyi bilmiyormuş. Bu sözlerini öylesine büyüklenerek söylüyordu ki kendisine yakıştıramadım. ’İyi ki bilmiyor’ dedim içimden, ’yoksa siz  iktidarınızı böyle kibirle sürdüremezdiniz. Ama bir gün bu kibir sizi gaflete düşürebilir.’
Ahmet İnam/Akşam

 

 

Erdoğan’ın Recep İvedik’le gişe yarışı
Eh, neticede hepimiz ahırda kaybettiğini sokakta arayan Nasreddin Hoca’nın heybesinden çıktık, devleti  “sahiplendikten” sonra karşısına çıkan dağ gibi sorunların altında ezilen Başbakan da çareyi Sultan Süleyman’ın atının eğerinde arıyor.
Bağırıp çağırdıkça da memleketin mizah malzemesine dönüşüyor.
Söylediklerini ciddiye almak gittikçe zorlaşıyor.
Bu hızla gülünçleşmeye devam ederse yakında mitinglerinde bilet keserler, Recep İvedik’le gişe yarışına girişir. (...) Süleyman ata binsin, kontrgerilla görevine devam etsin, Recep İvedik bir dahaki seçimlerde aday olsun. Ahmet Altan/Taraf

 

 

Çakma Osmanlı camileri
On binlerce yeni cami binası... On binlerce Kur’an kursu, talebe yurdu veya pansiyonu, İmam Hatip mektebi binası inşa ettirildi. Uluslararası ciddî bir bilirkişi heyeti bunların bir kısmını bizzat görerek, bir kısmını resimlerinden incelese acaba kaç tane güzel, zevkli, sanatlı, estetik katsayısı yüksek bina çıkar? Bendeniz nispetin ancak binde bir olacağını sanıyorum. Anadoluda Selçuklu ve Beylikler devirlerinden kalma sanatlı, güzel, değerli camiler vardır. Yeni yapılan camilerin projelerinde niçin Selçuklu ve Beylikler mimarisinden örnek alınmamış da, ille de 16’ncı asır Osmanlı camilerinin başarısız kopyaları yapılmıştır?
Mehmet Şevket Eygi/Milli Gazete

 

 

İsrail’i koruma kalkanınız
hayırlı olsun ey Müslümanlar
İsrail-İran çatışması olur ise...
İran da İsrail’e füze sallarsa...
Bunu bizim Malatya’da bulunan radar görecek. Patriotun başındaki Hollandalı veya Alman da işarete göre tetiğe dokunacak...
Patriot; İran füzesinin önüne çıkacak; ona çakılıp yok edecek.
İsrail de korunmuş olacak.
Bu Patriot işi tamamen bundan ibarettir. İnanıp inanmamak da AKP’ye oy veren Mümin-Müslim kardeşlerimin ve bacılarımın işidir. Üstüne üstlük Patriot’ların parasını da sizin cebinizden alacaklar. İsrail’i korumak için kurduğunuz uzay kalkanınız hayırlı olsun ey Müslümanlar...  Rıza Zelyut/Güneş

 

 

Başbakan
“cin”lerin kol gezdiği
kanallarla uğraşsın
SKYTURK360’ta yayınlanan “Şimdi Söz Sizde” programında Hilmi Hacaloğlu’nun sorularını yanıtlayan Coşkun Aral’dan, “muhafazakarlık” iddiasındaki televizyon kanallarının “Muhteşem Yüzyıl”ı mumla aratan programlarına “cahiliye devri” benzetmesi:
“Türkiye’de çok rahatsız edici gerçek formatlarına uymayan inanılmaz programlar var. Türk gençliğini başıboşluğa sürükleyen, neredeyse avantacılığına götüren işten uzaklaştıran, libido yükseltici özellikleri olan programlar var. Abuk subuk şov programlarını kastediyorum... Muhafazakar diye nitelenen kanallarda büyü mü efsane mi cinler mi bunlar sürekli gündeme getiriliyor. Ben dini kitaplara müdahaleye karşıyım. Ama gelip de halkın bu tür şeylerle oyalanması cahiliye devrinden farklı değil.”

 

 

SÜRPRİZ!
Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti, tıpkı Balyoz davasında olduğu gibi, yargılamanın en önemli aşaması olan “delillerin incelenmesi”ni sürpriz bir şekilde atlayarak, savcıların esas hakkındaki mütalaalarını hazırlamalarını istedi. Duruşmalara 13 Aralık’a kadar ara verdi. Oysa on binlerce kişi 30 Kasım’da Silivri’de olacaktı. Acaba mahkeme, bundan çekinmiş olabilir mi? Hiç olur mu canım...
Mustafa Mutlu/Vatan

 

 

“Muhteşem Yüzyıl kötü ise TRT de iyisini
yapsın” diye akıl veren iktidar
yandaşlarına itfah olunur...
TRT 1’de yayınlanmakta olan “Bir Zamanlar Osmanlı” dizisinin -öyle harem marem sahneleri yoksa da- kötülükte “Muhteşem Yüzyıl”ı solladığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Beşir Ayvazoğlu/Zaman

 

 


Seviye bel altında
Ertuğrul Özkök’ün Mehmet Barlas’a “siz üstünüze alınmayın” göndermesiyle yazdığı “sertleşme sorunu”
yazısına Haydar Dümen’li yanıt
Demiştim ki... Bu tür yazılar bir kitle gazetesinin tüm okurlarına hoş gelmeyebilir. Sonunda Hürriyet müstehcen yayınlar yapan bir organ olarak algılanıp, poşete sokulabilir.
Ama anlıyorum ki bu uyarım Özkök’ün bir kulağından girip öbür kulağından çıkmış... Haydar Dümen’i kıskandıracak yazılarına devam ediyor.
Başbakan’ı eleştirmeyi de  “Sertleşme” ye bağlayarak yeni uzmanlığında zirveye çıkmış.
Oysa onun bu konuda bir takıntısı olmaması gerekir. Özkök’ün emir-komuta zincirinde her dakika nasıl sertleşebildiğini 28 Şubat post-modern darbesi sürecinde, Hürriyet’te attığı manşetlerde defalarca gördük.
(...)
Sevgili Özkök... Şimdi yıl 2012... Sertleşsen de, yumuşasan da kimsenin umurunda değil. Senin sertleşmenin biraz olsun kıymet- i harbiyesi kalmış olsaydı, Başbakan gidip Aydın Doğan’ın Trump Tower’ının açılışını yapar mıydı?..
Mehmet Barlas/Sabah