Bu ne hassasiyet!..

Bu ne hassasiyet!..
Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu binasında PYD, dolayısıyla PKK sergisi açılmış...Duvarlarda bol miktarda Apo fotoğrafları var!..

PYD'nin kadın-erkek teröristlerinin fotoğrafları da duvarlarda yerini almış...

Bizim Saray Sözcüsü İbrahim Kalın buna çok sert tepki göstermiş, "Avrupa Parlamentosu çatısı altında, her gün Türk vatandaşlarını hedef alan terör örgütünün propagandasının yapılması kabul edilemez" diyor...

***

Kardeşim, kabahati kendinde ara... Demek sen devlet olarak oraya ağırlığını koyamamışsın!..

Bu sergi açılıncaya kadar kimsenin önceden haberi olmamış mı?.. Bizim Dışişleri Bakanı, AB Bakanı neredeymiş?.. Brüksel'deki daimi temsilci, Brüksel'deki büyükelçi kayıplarda mıymış?..

Orada sergi açıldı diye bozuluyorsun, ama tam 4 yıl açılım masalı devam ederken o Apo posterleri, "PKK bayrağı" denilen paçavralar meydanlardaydı... "Apo'nun doğum günü", "PKK'nın kuruluş yıldönümü", "Nevruz" diye yaptıkları şenliklerdeki PKK paçavralarını, Apo posterlerini, seyrediyordunuz, şimdi mi "kabul edilemez" oldu?..

Mehmet Türker Sözcü

 

++++++

 

Burhan Kuzu haklı;

Zavallı Obama

----

ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz hafta Demokrat Parti'nin başkan adayı Hillary Clinton'un seçim kampanyasına destek vermek için Charlotte kentine gitti, giderken de devlete ait Air Force 1 uçağını kullandı.

Bu uçağın bir saatlik uçuşta yaktığı yakıtın tutarı 200 bin dolar civarında.

(...) Başkan'ın devlete ait bir uçakla siyasi bir kampanyaya destek vermeye gitmesi eleştirilince Beyaz Saray açıklama yaptı:

"Her zaman olduğu gibi, başkanın siyasi seyahat masrafları, ilgili seçim kampanyasının bütçesinden karşılanacaktır."

Hillary Clinton'un bir yardımcısı da ABC televizyonuna şunu söyledi:

"Başkanın bu seyahatinin masraflarını kampanya bütçesinden biz karşılayacağız."

 İnsanın Burhan Kuzu'ya hak vermemesi mümkün değil, bu Obama gerçekten zavallı! Cumhurbaşkanı son iki seçimde, devletin bütün olanaklarını kullanarak siyasi propaganda yaptı. Halen de aynı şeye devam ediyor. Gidip konuşacağı bir toplantı olmasa bile Saray'a kalabalıkları topluyor, bizim vergilerimizden oluşan bütçeyi harcıyor ve siyasi propaganda yapıyor. Bu amaçla ABD'ye, Muhammed Ali'nin cenazesine bile gitti (...) Bizler ise damat-torun gidilen o gezinin masraflarını ödemek zorunda kaldık. Anayasası askıya alınmış bir ülkede normal tabii!

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

++++++

 

Bahçeli yönetiminin gazetecileri hedef alan tehditlerine tepkiler devam ediyor:

-----

Pabuç bırakmayız

------

Sözcü yazarı Rahmi Turan MHP yönetimini eleştiren  yazılar yazmış. Bir yazısında:

"Devlet Bahçeli ve yandaşları MHP'yi yok olmaya götürüyor ama bunu göremeyip, koltuklarına tutkalla yapışıyorlar. Koca partiye yazık oluyor" demiş...

Sen misin eleştiren. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Bengütürk televizyonunda  diyor ki:

"Rahmi Turan, MHP lideri Bahçeli için 'Abbas yolcu' demektedir, ama bunu görmeye ömrü vefa etmeyecektir.

...MHP'ye ayar vermeye kalkanlar bunu göremeden imamın kayığına binecektir. Özellikle Rahmi Turan'ın kafası, çoktan musalla taşına yatırılmış olacak, arkasından 'Nur içinde yatsın' değil, 'Toprağı bol olsun' denecektir."

Rahmi Turan böyle tehditlere kulak asmaz...

Melih Aşık Milliyet

 

+++++

 

Paralelci cuntasından dersler çıkaralım

Her gün karşımıza çıkıyor..

Her gün vay be diyoruz; ağzımız bir karış açık..

Şu hakimlerin, şu savcıların, şu polislerin yedikleri naneleri her gün okuyoruz.. Türkiye nerelerden geçti..

Özel hayatları didik didik eden savcılar..

İnsanlara komplo kuran polisler..

Talimatla tutuklama kararı veren hakimler..

***

Hangi birini sayalım ki.. Balyoz'dan gir, Poyrazköy'den çık.. Suikast davasından başla casuslukla bitir..

Hep düzmeceymiş, kurmacaymış..

Bir ara kasap manavı cep telefonuyla aramıyordu.. Bakkal, berbere, 'Abi sonra konuşalım' diyordu..

Abartmıyormuşuz!.

***

İddianameler kâbusunu yaşadık.. Her biri binlerce sayfaydı.. Savcılar ilgili ilgisiz her türlü telefon görüşmesini, her türlü görüntüyü, her türlü evrakı (çoğu sahteymiş) delil diye dayamışlardı..

***

Teknik takip başlı başına skandal..

(...)

En son casusluk davasında gördük.. Bu tezgâhı kuranlar yasaların boşluklarından, mevzuatların muallaklığından yararlandılar..

(...)

Bunun önüne nasıl geçeriz;  gelin buna kafa yoralım..

Ya yarın öbür gün benzer  bir derin yapı daha çıkarsa!..

Aynı senaryoyu bir kez daha  sahneye koyarlarsa..

Paralelci cuntasının yaptıklarından dersler çıkaralım..

 Mehmet Tezkan Milliyet

 

+++++++

 

Çatlayacak ar damarları bile yok

Suriye'nin en büyük zenginliği ganimet olarak paylaşılırken...

Bugün 11 milyon Suriyeli dış ülkelerde, 4 milyon da ülke içinde mülteci. Suriye'de insan kalmadı neredeyse. Türkiye'de 4 milyona yakın, statüleri mülteci bile olmayan Suriyeli var. İktidar ve yandaşları, sürekli "Katil Esad" dersek, Suriye iç savaşına her türlü müdahale bize meşruluk kazandırır politikasıyla, bu parçalanmada ve iç savaşta sorumluluk sahibi.

Şimdi ise Suriyelilere yurttaşlık verilmesini "demokrat" kisvesiyle savunuyorlar. Karşı çıkanlar da "faşist"... Tarih bir kez daha gösteriyor ki, bizim gibi ülkelerde politikanın ve iktidarda olmanın çatlayacak ar damarı bile yok..

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

+++++

 

Köprüden geçmeme parası(!)

Geçmeyenlerin "geçmeme parası" verdiği dünyanın ilk köprüsünü yaptılar size...

Adı; Osmangazi Köprüsü...

*

İstediğin kadar "Ben evimde oturuyorum, o tarafa gitmeyeceksem, üzerinden de geçmeyeceksem niye vereyim" de...

*

Önce geçenlerin durumu:

Bir bakıma dünya birincisidir bu köprü; kilometre başına ücrette...

(İkinci Japonya; Akaish Kaikho Köprüsü, kilometre başına 21 TL... Üçüncü İngiltere Severn Köprüsü kilometre başına 16 TL... Osmangazi Köprüsü; kilometre başına 33 TL ile dünya birincisi...)

*

Geldik köprüden geçmeyenlerden alınacak "geçmeme" parasına:

Bu köprüyü nasıl ucuza mal ederiz, milletin parası, yetimin hakkı aman boğazımızdan geçmesin (!) diye düşündüler düşündüler, güzel bir formül buldular...

Köprüyü Japonlar yaptı...

Japonlar namuslu insanlardır, köprünün halatı koptu diye kendini sorumlu tutup intihar eden mühendis Kishi gibilerle inşaatını yaparsın da, işletmesini yerli arkadaşlara havale ettiler...

Günde 40 bin araç geçişi garantisi verdirdiler devlete...

Yani günde 40 bin, yılda 14.6 milyon aracın geçmesi garanti edildi... Bu sayıda araç geçmezse, araç başı geçiş ücretini devlet malum firmalara ödeyecek...

22 yıl boyunca hem de...

Misal; o sene 14.6 milyon değil, 12 milyon araç geçti diyelim... 2.6 milyon aracın geçiş parasını (o yılın geçiş ücreti üzerinden) kim ödeyecek...

Sen...

"Köprüden geçmeme parasıdır" bu...

Bekir Coşkun Sözcü