Bu suç hepimizin!

Bu suç hepimizin!

İsrail’in Gazze’de hastaneyi vurması ve içlerinde çocukların da bulunduğu sivilleri katletmesi, bir gerçeğin altını tekrar çizdi: “Bütün zalimler korkak, bütün korkaklar zalimdir…”

Terörizmin ete kemiğe bürünmüş hâli olan İsrail’in Hitler’e nazire yaparcasına giriştiği katliamlar, coğrafyamıza yerleşmiş hançerin, küresel emperyalizmin desteğiyle, hiçbir hukuku tanımadığını ve tehdidin sadece Filistin’le sınırlı olmadığını gösteriyor…

İster devlet, ister kurum, isterse kişiler olsun, kim ki intikam duygusuna ve düşmanlığına, hiçbir suçu olmayan çocukları, kadınları, ihtiyarları ve hastaları hedef yapıyorsa, yeryüzünün en büyük alçakları onlardır…

Geçin Hamas’ı maması, kimse tarihten saçma sapan gerekçeleri taşımasın, bugün bedelini çocukların masumların ödemeye zorlandığı zulmün, bu çocuk kıyımının önüne… Yazık, coğrafyaya da yazık, o çocuklara da yazık… Ve olmayan İslâm dünyasının itibarına da…

Gazze’de üzerlerine ateş yağan çocuklar, değişmeyen kaderi, coğrafyamıza ve özellikle çocuklara düşen acıyı hatırlattı… Keşke geride kalsaydı bu satırlar ama olmadı yine:

Bugün bayram... İslâm dünyasının ama ille de çocukların bayramı... Anneleri işgalcilerin cezaevlerinde tecavüze uğrayan çocukların bayramı!.. Annelerini babalarını nedenlerini bilmedikleri savaşlarda kaybetmiş, şimdi ilkel mülteci çadırlarında, sefalet içinde birbirlerine sarılarak hayata tutunmaya çalışan mazlum kardeşlerin bayramı!..


Kunar’da, Tuzhurmatu’da, Halep’te veya üzerine ateş yağan herhangi bir İslâm toprağında, düğün konvoyunda, camide ya da ekmek kuyruğunda can verdiği için, geçen bayramı görüp, bu bayramı göremeyen çocuklar... Bu bayramı görüp, bir sonraki bayramı göremeyecek olan çocuklar... Ölüme, belki bir yudum su veya bir avuç pirinç sırasında yakalanacak olan çocuklar...
Nerede ağlayan bir yetim görse, “Seni Hasan’a Hüseyin’e kardeş yapayım mı?” diye soran merhamet Peygamberinin ümmetinin çocukları... Ne bayramları var değil mi? Coğrafyanın tamamına yakını neredeyse kan ve barut içinde...

Şöyle yazmışım ‘Çenesi bağlı ölü çocuklar’ yazımda: “İsimleri olmaz onların... Sayılarla ifade edilirler: ”Afganistan’ın Kunar eyaletinde NATO saldırısında yaşları 1-14 arasında değişen 10 çocuk öldürüldü“... Onlar geçerlerse tarihe istatistikî bilgi olarak geçerler... Bir de internet arama motorunda aradığınızda bulabileceğiniz çenesi bağlanmış ceset fotoğrafı... O kadar... İslâm topraklarının mazlum ve masum çocukları... Can taşımaz onlar, savaş zayiatıdır sadece, kırılan kapı, delinen yol, yıkılan köprü gibi... Kadrajın içinde, ağzında emzikle enkazdan çıkarılan bir ölü bebek veya tek battaniyenin üzerine yan yana yatırılmış ve kanları birbirine karışmış beş kardeş enstantanesidir... O kadar...”


Evet bugün bayram... Güneydoğu’dan bazen bir eşya gibi kamyonet kasasında tabutu taşınan şehit çocuklarının bayramı... Farz ettik ki, ‘babaları trafik kazasında ölen’ asker, polis ve öğretmen çocuklarının bayramı... Baba tabutuna son kez dokunan minik ellerin ve buğulu gözlerin bayramı...
Barış Manço’nun o şarkısındaki gibi ‘Bugün bayram, erken kalkın çocuklar’... Erken kalkın ve görün, İslâm dünyasını kimler yönetiyor...

Yeryüzünün yetimlerini Hasan’ına, Hüseyin’ine kardeş yapan Allah rasulü, günümüzde yaşanan korkunç çelişkiyi, iktidarlarını yeryüzünün tiranlarıyla paylaşanları, kendi tahtlarını teminat altında tutabilmek için yeraltı zenginliklerini, ümmetin yaralarını sarmak dururken, çok uluslu küresel firavunlara peşkeş çekenleri görseydi ne yapardı acaba?

***
Bedelini masum çocukların da ödediği bir sefillik çağıdır bu... Robinson’ların yanında ‘Cuma’sın sen, Cuma kal’ çağrısına itirazsız uyanların çağı... Kral görünümlü ‘imtiyazlı zengin köleler’, kurtarıcı devlet başkanı görünümlü ‘diktatörler’ veya taklidi yapan ‘genel valiler’... Küçük istisnalar dışında İslâm coğrafyasındaki idarî yapının özeti bu...

Yazarın Diğer Yazıları