Bugün Hüseyin Nihal Atsız Hocamızı anacağız

Sayın okurlarım, mübarek Kurban Bayramınızı kutlar, cümlenize sağlık ve mutluluklar dilerim. Bugün 11 Aralık büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız Hocamızın uçmaya vardığı günün otuzüçüncü yılı. İstanbul’daki milliyetçi kuruluşların temsilcileri ve ülküocaklı gençlerimizle yine onun mezarı başında olacağız, sevgi ve saygımızı sunacağız.
“At sızını, at sızını yüreğinden at sızını, Türkçülüğü yaşatmıştır, unutma hiç Atsız’ını...” diyen Fahrettin Öztoprak kardeşimizi dinleyerek Türk milliyetçilerinin, hocalarını hiç unutmayacaklarını göstereceğiz. 1944 yılındaki davalarda, sanık sandalyelerinde oturan Necdet Sancar ve Muzaffer Eriş kardeşlerimiz de Atsız Hoca’nın yanında yattıklarından, onları da selamlayacağız. Bu arada milliyetçi kardeşlerime bir hatırlatma yapmak istiyorum; Hoca’nın mezarının yirmi - otuz metre batısındaki Üsküdar - Kadıköy yolu üzerindeki çıkış kapısının hemen önünde, büyük Türkçü Hüseyinzade Alibey Turan’ın da mezarı bulunmaktadır. Kültür bilgilerimize göre, ilk defa kuruluşunda uzun yıllar katkılarda bulunmuştur. Rahmetli Elçi Bey İstanbul’a geldiğinde, benden Atsız Hoca’nın mezarını ziyaret etmemizi istemiş ve ziyaretimizden sonra da Azerbaycanlı gençlerin yardımıyla Hüseyinzade’yi beraber ziyaret etmiştik. Bundan sonra Atsız Hoca’yı ziyaret edenler onu da ziyaret etsinler.
Otuz üç yıl önce uçmağa varan örnek Türkçü N. Nihal Atsız Hoca, şairdi, tarihçi idi, edebiyatçı ve eğitimci idi. En belirgin yanı ise yurdumuzdaki Türkçülük akımının taviz vermeyen bayraktarı idi. En büyük eseri de, yetişmelerine vesile olduğu, günümüzün Türk milliyetçileridir. Her Türk milliyetçisi, onun meyveli ağacından mutlaka hissesine düşeni almıştır. Çünkü o, hayat boyu fazilet mücadelesinin en güzel örneklerini veren kişi olmuş. ......... su yerine gelmiş ve aziz ruhu şiirindeki gibi şad olmuştur. “... tohumun yeşermesi haktır. İşte o gün, ruhlarımız şad olacaktır” demiştir.
Sayın okurlarım, bütün Türkçülerin Atsız Hoca’ya gönül bağları ile bağlılığı belirgin bir gerçektir. Bu gerçeği yaratan, onun “Yüksek seciyesi”, “sağlam karakteri” ve “bükülmez iradesi” ile hayat boyu “bütünleşen davranışları” dır. Milliyetçi toplumumuzu rahatsız eden her önemli sosyal konuda en tesirli tepkiyi o göstermiştir.
1931 yılında çıkardığı “Atsız Mecmua” ile, Bozkurt sembollü “Türk Ocaklarımızın CHP’sine bağlı ” Halk Evleri “ne dönüştürülmesine karşı mücadele etmiştir. Daha sonra da çıkardığı ” Orhun Dergisi “ ile de, 1944 yılında devrim başkanı Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazarak yirmi yaşındaki Cumhuriyetimizde ilk uygulamayı devreye sokmuş, milliyetçilere yeni bir yol açarak, ihanetlerin durmasına, gayri milli faaliyetlerin önlenmesine vesile olmuştur. 
Hoca’nın söyleyişine göre, Türkçü olmak kolay değildir. “Onlar Türk milletinin fedakârlarıdır.” “Soylarının üstünlüğüne inanmış insanlardır.” “Milli menfaatlerini şahısların üstünde tutarlar.” “Milli mukaddesata ve maziye saygılıdırlar.” “Sert yaşamaktan hoşlanırlar, dalkavuk olmazlar.” “Milletlerine bir hizmet yaparken bunu beğenilmek için değil, bildiği için yapar, yükselmek için değil, yükseltmek içindir.” “Türkçüler, vazifelerini arınmış gönül ve inanmış yürekle yaparlar.”   “Onun için de Türkçülerle Türk milliyetçiliğinin adıdır.
Hocamızın tarih ve edebiyat araştırmalarını da sıralarsak “Türk Edebiyat Tarihi”, “Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar”, “Dokuz Boy Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi”, iki cilt olan “Aşıkpaşaoğlu Tarihi”, “Becetül Teorik”, “Türk Tarihinde Takvimler”, iki cilt olan “Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler”, “Dasitan ve Tevarih-i Muluk-i Ali Osman”, “Tevarihi Cedid-i Mir-at-i Cihan” ve bittiği fakat basılmayan son eseri “Türk Tarihi” kitaplarıdır. Ruhu şad olsun...
Tanrı Türk’ü korusun.

Yazarın Diğer Yazıları