Cezayir, Fransa ile ilişkilerde uzun süredir hissedilen gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. Cezayir yönetimi, başkentteki Fransız büyükelçiliğinde görev yapan 12 diplomatik personelin 48 saat içinde ülkeyi terk etmesini istedi. Gerekçe ise Fransa'da tutuklanan bir Cezayirli konsolosluk görevlisinin, 2024 Nisan ayı sonunda Paris yakınlarında kaçırılan muhalif fenomen Amir Boukhors ile ilişkilendirilmesi.
Paris, bu gelişme üzerine oldukça sert bir yanıt verdi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot yaptığı açıklamada, "Bu kararın devam etmesi halinde, yanıtımız gecikmeyecek. Cezayir makamlarını, hukuki süreci etkilemeyen bu tasarruflardan vazgeçmeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
Diplomatik kaynaklara göre sınır dışı edilmek istenen personelin bazıları Fransa İçişleri Bakanlığı’na bağlı çalışanlardan oluşuyor. Bu sırada, Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun Fas ziyareti dikkat çekti. Retailleau, Cezayir'e karşı daha sert bir çizgiyi savunmasıyla biliniyor.

KAÇIRILAN MUHALİF FENOMEN OLAYLARIN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ
Tüm bu diplomatik kriz, 2024 yılının Nisan ayında Paris’in banliyösünde kaçırılan ve ertesi gün serbest bırakılan Cezayirli fenomen Amir Boukhors’un olayıyla başladı. Boukhors, 2016'dan beri Fransa'da yaşıyor ve 2023’te siyasi sığınma hakkı almış durumda.
Cezayirli yetkililer, Boukhors’un çeşitli dolandırıcılık ve terör suçları nedeniyle yargılanması gerektiğini savunarak hakkında toplam dokuz uluslararası tutuklama kararı çıkartmıştı. Ancak Fransız yargısı, 2022 yılında bu talepleri reddederek iade etmeme kararı almıştı.
41 yaşındaki sosyal medya fenomeni, TikTok’ta bir milyondan fazla takipçiye sahip. Amir DZ ismiyle tanınan Boukhors’un avukatı Eric Plouvier’e göre, müvekkili daha önce de 2022 yılında ve 29 Nisan 2024 gecesi olmak üzere iki ayrı ağır saldırıya uğradı. İkinci olay, onun kaçırıldığı gece gerçekleşti.

“YENİ DÖNEM” UMUTLARI SARSILDI
Geçtiğimiz hafta Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot’un Cezayir’e yaptığı ziyarette, iki ülke arasında “yeni bir sayfa” açıldığı duyurulmuştu. Barrot, Cezayirli mevkidaşı Ahmed Attaf ve Cumhurbaşkanı Abdelmadjid Tebboune ile yaptığı görüşmelerin ardından, ilişkilerin artık olumlu bir mecraya gireceğini belirtmişti.
Hatta bu ziyaretten kısa bir süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Abdelmadjid Tebboune, uzun süredir süregelen krizi sonlandırdıklarını açıklamıştı. Ancak 12 diplomatın sınır dışı edilmesi talebiyle başlayan bu son gelişmeler, tüm umutları sarsmış görünüyor.
Fransa'nın karşı hamlesi merakla beklenirken, iki ülke arasındaki diplomatik denge yeniden pamuk ipliğine bağlı hale geldi.

CEZAYİR’DEN SERT TEPKİ: YARGI SÜRECİNE MÜDAHALE
Cezayir Dışişleri Bakanlığı ise Fransa’nın konsolosluk görevlisini tutuklamasını “saçma ve çürük gerekçelere dayanan yargı kumpası” olarak nitelendirdi. Bakanlığa göre, sadece görevlinin cep telefonunun Boukhors’un evinin yakınlarında sinyal vermesi tutuklama için yeterli sayıldı.
Cezayir makamları, bu durumu "inadına yapılmış bir tahrik" olarak görüyor. Yapılan açıklamada, “Bu gelişme, Cezayir-Fransa ilişkilerine büyük zarar verecek ve elbette cevapsız bırakılmayacaktır” denildi.
Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı, Boukhors’un kaçırılmasıyla ilgili olarak üç kişiyi tutukladı ve haklarında adam kaçırma, özgürlükten alıkoyma ve terörle bağlantılı faaliyet suçlamasıyla soruşturma başlattı.
Fransa ile Cezayir arasında diplomatik kriz: Konsolosluk görevlileri tutuklandı
GERİLİM YAYILIYOR
Fransa ile Cezayir arasındaki bu tür gerilimler sadece diplomatik düzeyde değil, aynı zamanda her iki ülkenin kamuoyunda da yankı buluyor. Fransa'da yaşayan Cezayirliler ve Cezayir’deki Fransız işletmeleri, bu tür krizlerden ekonomik ve sosyal olarak doğrudan etkileniyor.
İki ülke arasında milyarlarca dolarlık ticaret hacmi, ortak enerji yatırımları ve eğitim alanındaki iş birlikleri, böyle bir atmosferde büyük risk altına giriyor. Özellikle enerji konusunda Avrupa için stratejik bir tedarikçi olan Cezayir'in, Fransa ile ilişkileri daha da germesi halinde Avrupa’nın enerji dengelerinde de değişiklik olabilir.
Bu son gelişme, Kuzey Afrika ile Avrupa arasındaki kırılgan dengeleri bir kez daha gözler önüne serdi. Hem Paris hem de Cezayir'deki siyasi aktörlerin bundan sonraki adımları, yalnızca iki ülke değil, bölgesel barış ve istikrar açısından da büyük önem taşıyacak.
