Çölyak hastalığı, ince bağırsağın glüten proteinine karşı geliştirdiği kronik bir alerji olarak milyonlarca insanın hayatını etkiledi. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan glüten, çölyak hastalarında bağırsak hasarına yol açarak besin emilimini engelledi.
“Glütensiz Yaşam Paneli” hastalığın tek tedavisinin ömür boyu glütensiz diyet olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Panelde, glütensiz baklaşekeri gibi yenilikçi ürünlerin patent başvurusu da dikkat çekti.
Peki, çölyak hastalığı nedir, nasıl yönetilir ve glütensiz yaşam mümkün mü? Uzman görüşleri ve bilimsel çalışmalarla bu soruları yanıtlandı.
ÇÖLYAK HASTALIĞI: GENETİK VE ÇEVRESEL BİR TEHDİT
Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde glüten tüketimiyle tetiklenen otoimmün bir rahatsızlık. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 250 bin ila 750 bin çölyak hastası olduğu tahmin ediliyor, ancak tanı konulan hasta sayısı sadece %10’u buluyor. Hastalık, ince bağırsaktaki villus adı verilen yapıların glüten nedeniyle tahrip olmasıyla besin emilimini bozuyor. Bu durum, karın ağrısı, ishal, yorgunluk, anemi ve hatta büyüme geriliği gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Harvard Tıp Fakültesi’nden gastroenterolog Dr. Alessio Fasano, çölyak hastalığının sadece bağırsakları değil, tüm vücudu etkileyebileceğini belirtti:
“Glüten, çölyak hastalarında bağışıklık sistemini harekete geçirerek bağırsak duvarına zarar verir. Tedavi edilmezse, osteoporoz, kısırlık ve hatta bağırsak kanseri gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.”
Fasano, hastalığın erken teşhis ve glütensiz diyetle tamamen kontrol altına alınabileceğini vurguladı.
GLÜTENSİZ DİYET: TEK TEDAVİ, ÖMÜR BOYU ZORUNLULUK
Glüten içeren gıdalar, çölyak hastalarında bağırsak mukozasını zehir gibi etkiler. En ufak bir miktar bile ciddi hasara yol açabilir. Glütensiz baklaşekeri, cips ve kek gibi ürünlerin üretimine yönelik çalışmalar yaptıklarını ve baklaşekeri için patent başvurusunda bulunduklarını açıkladı. Bu tür yenilikler, çölyak hastalarının yaşam kalitesini artırmayı hedefledi.
Uzmanlar, 20 yıllık çölyak hastası olarak deneyimlerini paylaştı:
“Arkadaşlarım ‘Biraz yesen ne olur’ diyor, ama bu yanlış. Glüten, bağırsaklarımı adeta zehre dönüştürüyor. Simit gibi günlük yiyeceklere hasret kalsak da glütensiz alternatiflerle sağlıklı bir yaşam mümkün”
Kosif, toplumun çölyak konusunda bilinçlenmesi gerektiğini vurguladı.
BİLİMSEL BULGULAR: GLÜTENSİZ DİYETİN ETKİLERİ
Bilimsel çalışmalar, glütensiz diyetin çölyak hastalarında bağırsak hasarını onardığını ve semptomları hızla iyileştirdiğini gösterdi.
The American Journal of Clinical Nutrition’da yayımlanan bir çalışma, glütensiz diyete başlayan hastaların %80’inde bağırsak semptomlarının iki hafta içinde azaldığını, bağırsak iyileşmesinin ise 3-6 ay sürebileceğini ortaya koydu. İtalya’daki Bologna Üniversitesi’nden beslenme uzmanı Prof. Dr. Luca Elli, “Glütensiz diyet, çölyak hastalarının bağırsak villuslarını yeniden inşa eder. Ancak, çapraz bulaşma riskine karşı dikkatli olunmalı” dedi. Çapraz bulaşma, glütensiz gıdaların glütenli ürünlerle temas etmesi durumunda ortaya çıkıyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabildi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bir gıdanın glütensiz sayılabilmesi için kilogram başına 20 miligramdan az glüten içermesi gerektiğini belirtti. Ancak, uzmanlar, çölyak hastalarının tamamen glütensiz ürünlere yönelmesi gerektiğini, çünkü en küçük miktarların bile zarar verebileceğini söyledi.
GLÜTENSİZ ÜRÜNLER: YENİLİKLER VE ZORLUKLAR
Samsun’daki panelde, glütensiz baklaşekeri gibi ürünlerin geliştirilmesi, çölyak hastaları için umut verici bir adım olarak öne çıktı.
Çocukların ilgisini çekecek glütensiz cips, kek ve baklaşekeri gibi ürünleri üretmek, hastaların diyete uyumunu kolaylaştırdı.
Türkiye’de glütensiz ürün çeşitliliği artsa da, özellikle küçük şehirlerde erişim zorluğu ve yüksek fiyatlar sorun oluşturdu.
Glütensiz ürünlerin etiketlenmesi için mevzuatlar mevcut, ancak hastalar market alışverişinde içerik listelerini dikkatle okumalı.
TOPLUMSAL FARKINDALIK VE EĞİTİM
Panelde, çölyak hastalarının sosyal hayatta karşılaştığı zorluklar da tartışıldı. Çölyak tanısı, kan testleri ve bağırsak biyopsisiyle kesinleşti. Ancak, hastaların çoğu belirtileri ciddiye almadığı için tanı geciktirdi.
Hastalar, sebze, meyve, pirinç, mısır ve baklagiller gibi doğal glütensiz gıdaları güvenle tüketebilir. Önemli olan, diyetin sürdürülebilir ve dengeli olması.
Glütensiz ekmek, simit ve baklava yapmayı öğrenmek, hastaların özgüvenini artırdı.
GLÜTENSİZ BİR GELECEK MÜMKÜN MÜ?
Çölyak hastalığı, ömür boyu glütensiz diyet gerektirse de, doğru yönetimle sağlıklı bir yaşam mümkün.
Hastalığın ciddiyetine dikkat çekerken, glütensiz baklaşekeri gibi yenilikçi ürünlerin geliştirilmesi umut verdi.
Uzmanlar, erken teşhis, toplumsal farkındalık ve glütensiz ürünlere erişimin artırılmasının çölyak hastalarının hayatını kolaylaştıracağını vurguladı.