Cumhuriyet'imiz kutlu, cumhurumuz mutlu mu?

Sayın okurlarım, dün Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 85 inci yaş günü idi. Seksen yaşını geçmiş, Cumhuriyet’imizin yaşıtı bir insan olarak ben, Cumhuriyet Bayramları’mızı mutluluklarla karşıladım. Tekâmül çizgimizi göz önüne alarak, kendime ve muhataplarıma daima moral verdim. Cumhuriyet’imizin oluşumuna emeği geçen büyüklerimize de şükranlarımı arz ettim.
75 yıl önce, genç Cumhuriyet’imizin başşehri Ankara’mızın merkezi Ulus Meydanı’ndan 200 metre uzaklıktaki evimizin su ihtiyacını taşıyarak karşıladığımız mahalle çeşmemizi, her işimizi gören atlı arabamızı, babamızın yaz aylarında bağ evimize gidip geldiği bakımlı eşeğimizi, en ucuz yakıtın sığır dışkılarından yapılmış olduğunu, Zonguldak’tan gelen taşkömürünün en lüks yakıt olup bir aylık işçi ücreti karşılığı temin edildiğini unutamıyorum. Yine, sigara kutusu kapaklarını üst üste koyarak ayakkabımın altındaki deliği kapattığımı, yaz aylarında bağ evinden okula giderken zehirli sıtmaya yakalandığımda yol kenarında yatakaldığımı, çarşamba günleri bedava kinin dağıtan “sıtma savaş görevlisi” kuyruğunda beklediğimi hatırlıyorum. Ailemden hiç kimsenin okuryazar olmadığını, imza yerine amcalarımın, halalarımın, dayı ve teyzelerimin mühür kullandıklarını, her türlü sağlık sorunlarımız için şehrin tek ünitesi “Numune Hastanesi” ne koştuğumuzu biliyorum ve yaşıtlarımın da aynı görüntüleri kendi yaşantılarında ufak farklılıklarla sürdürdüklerini düşünüyorum.
Bu fotoğrafın sahibi bizler, Edirne’den Kars’a kadar bütün Cumhuriyet Türkiye’mizin insanlarında bu örneklere fazlasıyla rastlamış bulunuyoruz.
75 yıl önce, imzasını atmayı bilenin bulunmadığı ailemde, şükürler olsun ki bugün mühendisler, doktorlar, eczacılar, eğitimciler, sanayiciler, yöneticiler ve sanatkârlar saymakla bitmeyecek kadardır.
15 milyondan 80 milyona ulaşan Cumhuriyet Türkiye’mizi bu günlere getiren Ulu Tanrı’mıza, aziz vatan toprağımızı ve bugünleri bizlere hazırlayan büyüklerimize ve yöneticilerimize, aziz gazi ve kahraman şehitlerimize, bizleri her türlü tehlikeden koruyan ve kollayan şanlı ordumuza ve geleceğimizin emanetçisi gençlerimize şükürler olsun.
Sayın okurlarım, yazımın başlığında belirttiğim gibi ben, son yıllardaki yönetim uygulamaları sebebiyle devletimizin ve ulusumuzun mutluluğundan endişeliyim. Cumhuriyet’imizin ve ulusumuzun temel ilkeleri ile uğraşılıyor. Dünyada eşi eşgali bulunmayan güzel vatanımıza göz diken emperyalist güçler, yerli işbirlikçilerle müşterek projeler uyguluyorlar. “Türk Dünyası’nın Kutup Yıldızı” olacak devletimizi, Hıristiyan Kulübü’nün birliği ile iktisadi bunalıma giren Yahudi bozuntusunun tuzağına düşürmeye çalışıyorlar. Bu şer kuvvetlerle mücadele önderliği yapacak ülkücü gençlerimizi de, bizimkiler tarafından bozuk bilgisayarların başına oturttular.
Büyük Bozkurt Mustafa Kemal’in önderliğinde istiklaline ve milli kültürüne kavuşan Cumhuriyet’imizin ilkeleri yıpratılıyor. Hanımlarımız ve kızlarımız 80 yıl öncesi çirkin görüntülerine sürüklenmek isteniyor. En az 70 yıl önceki, annemin ve teyzemin fotoğraflarındaki kara çarşaflı görüntüleri, fırsat bulunduğunda bugün Çankaya fotoğraflarında görülecek. Toplumumuzda rüşvet, dolandırıcılık, adaletsizlik, yolsuzluk ve ahlaksızlık, normal yaşantı görüntüsüne dönüştürüldü. Geçen hafta günlük gazetelerde, bize hiç yakışmayan iki haberi üzülerek okuduk ve yoktan var olan devletimizin yönetiminin ne hallere geldiğini gördük; İzmir Cumhuriyet Savcısı, aldığı bir ihbarı değerlendirerek altı ay süren teknik takibiyle ağır ceza mahkemesinin başkanını 350 bin YTL. rüşvet karşılığı, çete liderlerini tahliye ettiğini tespit ederek çetelerin ve rüşvetçilerin kâbusu haline geldi.
Bize hiç yakışmayan bu olayları kınıyor ve Cumhuriyet yönetimimizin düzeleceğine inanıyoruz.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları