Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Demirel kime CHP’den aday olacağına gökdelenden atla dedi?

Bir gün İlhan Kesici bana aynen şunları söyledi: - “Pek çok kişi benim CHP’den milletvekili olmamı Sayın Demirel’in beni tavsiye etmesine bağlıyor, oysa tablo tam tersidir.”
Nasıl dedim, Kesici başladı anlatmaya...
Bu sohbetin birkaç gün sonrasında İlhan Kesici’den dinlediklerimi  Güniz  Sokağı’nda Sayın Demirel’e naklettim.
Süleyman Bey, “Evet, aynen öyle oldu” dedi.
Bugün size İlhan  Kesici’nin CHP’den aday olmasına  Demirel’in ısrarla nasıl karşı çıktığının hikayesini aktarıp Demirel ile CHP’yi özdeşleştirenlerin maskesini indireceğim.


Kesici’den Demirel’e
Yıl: 2007. Genel seçim aday belirleme sürecinde CHP lideri Deniz Baykal İlhan Kesici ile bir araya gelir ve İstanbul’dan liste başı adaylık teklifinde bulunur.
Kesici, “Düşüneyim ve  danışayım” diyerek Baykal’ın yanından ayrılır ve Güniz Sokağına gidip eşinin amcası olan  9. Cumhurbaşkanı  Demirel’in huzuruna çıkarak şöyle bir diyaloğa  vesile olur:
-Efendim size akıl danışmaya geldim.
-Hayırdır İlhan!
-Hayır efendim, Sayın Deniz Baykal davet ettiler, görüştük...Yanından geliyorum.
-Eeee?
-Bana partisi CHP’den İstanbul’dan birinci sıradan adaylık teklifinde bulundular.
-Benden istediğin nedir?
-Evet ya da hayır demedim. Size danışmaya geldim..Ne yapayım?
-(Bir süre suskun kalan Demirel) Bak İlhan; ben bu gibi konularda sorulmadıkça asla bir şey söylemem. Sormasan sana da söylemezdim.
-Size sormadan olur mu efendim.
-Peki, madem sordun söyleyeyim; sakın ha sakın CHP’den aday olma!
-(Kesici şaşırır) Neden efendim?
-CHP’den mebus seçilsen ne kazanacaksın? Bir dönem mebusluk yaptın zaten ama CHP mebusluğu sana artı yazmaz!


Gökdelenden atla!
-CHP’den aday olmamam için özel bir sebep mi var?
-Hayır, ben Sayın Baykal’ı da şahsen severim ama senin CHP’den adaylığın uygun değil.
-Deniz Bey çok ısrarlı.
-Ne olursa olsun, bana sordun, söylüyorum, sen bizimle özdeşsin, akrabalık bağımız var. Şahsi bir şey değil ama benim bütün hayatım CHP ile mücadele ile geçti, dolayısı ile benimle özdeş biri olarak senin CHP’den aday olmanı uygun görmüyorum...Hatta sana daha ileri bir şey söyleyeyim mi?
-Buyurun efendim.
-CHP’den aday olacağına git Kızılay’daki gökdelenin tepesinden at kendini aşağıya!
-O kadar yani!
-Evet, o kadar..Hayır, sakın bu sözlerimden CHP’ye ya da liderine şahsi bir husumet gibi şeyleri çıkarma ama bizim siyasetteki kulvarımız belli. Siyasette tutarlılık da esastır.
Güniz Sokağından bu şekilde ayrılan İlhan Kesici düşünür, taşınır ve danışmaya rağmen CHP’den aday olur.
Demirel ise bu adaylığa üzülür ama suskun kalır.


Şevket Demirel ve helallik!
Demirel’i kırdığını düşünen İlhan Bey, o sıralar ABD’de olan  kayınpederi Şevket Bey’i arayarak helallik almak için Demirel’den kendi adına randevu almasını ister.
Şevket Bey, ağa dediği ağabeyini arar ve ısrar eder ancak Süleyman Bey İlhan Kesici’ye helallik vermez..
Tekrar ediyorum; bunları aktaran İlhan Kesicidir ve Demirel de onaylamıştır.
Peki, bu diyaloğu şimdi niçin mi aktardım?
Demirel’i CHP ile özdeşleştirenler biraz olsun utansınlar diye!
Ve mini bir anekdot daha:
Bir süre önce Ankara Park Fora’da yemekte bir araya geldiğim Hüsamettin Cindoruk yanında Ufuk Söylemez bana aynen şunları söylemişti:  “Demirel 1991 seçimlerinde  koalisyonu ısrarla ANAP’la kurmak istiyordu, ben engelledim. Süleyman Bey’de CHP anlayışına karşı hep bir mesafe vardır..”
Evet, tablo budur.
Demek ki neymiş efendim; Sayın Demirel CHP’yi değil Mehmet Haberal’ı sahiplenmiştir...Velev ki bugünkü AKP karanlığı tablosunda CHP’yi sahiplense de bunun anlamı Cumhuriyeti ve hatta devleti sahiplenmek olurdu.


SUDAN SEBEP

Engin Paşa ayağa kalkmadığı için mi hapiste?

Allah söyletti derler ya, aynen öyle!
İlahi adalet tecelli ediyor ve Tayyip Erdoğan gün be gün dökülüyor! Erdoğan önce kendi bakanlarını şaibeli ilan edip hedefe oturttu, akabinde Engin Paşa olayında korkunç bir itirafta bulundu!
Engin Alan Paşa’nın kim olduğunu biliyorsunuz!
Genelkurmay Özel Kuvvetler Birliği’nin kahramanlarından bir  emekli generalimizdir.
PKK ile mücadelesi destansıdır.
İyi bir anti emperyalist ve keskin bir Atatürk Milliyetçisidir.
İşte Tayyip Erdoğan önceki gün ATO toplantısında bu Paşamızı hedef almıştır.
Başbakan, Engin Alan’ı kastederek Çanakkale’de alana  gittiğimde ayağa kalkmadı ve sonrasında gereğini yaptık dedi.
Peki gereğini nasıl mı yapmış Erdoğan?
Engin Paşa’nın o gün sonrası yaşam seyrini izlerseniz  karşılacağınız tablo şudur.
Haklı gerekçelerle ayağa kalkmayan emekli Korgeneral Engin Alan bu olayın hemen sonrasında Balyoz sanığı  oldu ve  tutuklandı.
Şimdi soralım; bütün bunlar tesadüf müdür?
Bakın önceki akşam fikirleri ve dünya görüşü  malum olan  Fikri Sağlar bile bu tabloya isyan ederek Engin Alan’ın ayağa kalkmadığı için balyozcu ilan edildiğini ve bunun için  tutuklandığını söyledi.
Peki haksız mı Fikri Bey?
Elbette değil!
Neden-sonuç ilişkisi yani tablo ortada!
Bizzat Başbakan kendi ağzıyla bu korkunç durumu ağzından kaçırdı ki sadece bu olay bile Ergenekon ile Balyoz’un aslında ne için  icat edildiğini ortaya koymuyor mu?
2011 Türkiye manzarasını görüyor musunuz?
Tayyip Efendi Sultan Hazretleri alana geldiğinde maazallah  ayağa kalkmazsan darbeci ve de terörist oluyorsun!
Emin olun Hitler ve Saddam bile bu kadar ileri gitmemişti!
Ama ümidinizi kırmayın, zira karanlığın en kesif olduğu an, aydınlığa en yakın olunan zamandır.

Yazarın Diğer Yazıları