Devlet delil saklar mı?

Devlet delil saklar mı?

Devlet dediğimiz ve kendisine ait savunma(saldırı) mekanizması, yargı mekanizması, operasyon mekanizması, istihbarat mekanizması, infaz mekanizması bulunan sistemin, dolayısıyla da bütün bu mekanizmaların en tepesindeki kişi, "Devletin elinde 15 Temmuz darbe girişiminin sivil ayağına dair bir bilgi, bulgu var mı?" sorusuna cevap veriyor;

-              Bu konularla alakalı HTS kayıtlarının zamanlamaları çok önemli. Konseyin (Yurtta Sulh Konseyi) şu anda içinde olup dedikoduları yapılanlarla alakalı zannediyorum bu kayıtlar ortaya döküldüğünde Türkiye''de çok daha farklı bir hava eser ve esecektir. Bunun için bizim de biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Bu adımlar da atılacaktır. Böyle şu anda bazı şeyler açıklanmıyor diye her taraf süt limandır zannedilmesin. Açıklandığı anda zaten artık kel görünecektir.

*

15 Temmuz denilen bakkal dükkanından ciklet çalma vakası değil; devletin savaş jetlerinin, o devleti kuran ve egemenliğinin de merkezlerinden biri olan TBMM''yi hedef aldığı menfur hadise.

Generalin generale silah çektiği, at izinin it izine karıştığı, askerlerin, polislerin, böyle bir "resmî vazifesi" bulunmasa da göreve koşan sade vatandaşların çok yazık ki, şaibeli şekilde "kim vurdu"ya gittiği bir musibet…

Devlet içinde devlet erkini her alanda ele almış bir paralel devlet yapılanması olduğunun en kanlı belgesi…

*

Siyasi ayağın bizatihi iktidar olması trajikomikliğini bir yana bırakıyorum (Ki varsa hukuk bırakmamalı);

Diyorsunuz ki;

O gece işlenen ağır kere ağır bütün suçların bir sivil ayağı var…

"Kel görünecek", "Farklı hava esecek" filan dediğinize göre neredeydiler, ne yaptılar hepsini bildiğinizi ikrar ediyorsunuz; demek ki elinizde kapı gibi belgesi var; bu kadar net ifadeler kullandığınıza göre olması gerekli…

Buna rağmen aramızda dolaşmalarına izin veriyoruz öyle mi?

Siyaset yapmalarına; gün aşırı hakkınızdaki bir vahim iddia ortaya atmalarına, gün aşırı bir yolsuzluğu, usulsüzlüğü, hukuksuzluğu ortaya çıkarmalarına göz yumuyorsunuz!

İstikbalinizi tehlikeye atmalarını geçtim, istiklalimiz için oluşturabilecekleri tehditleri umursamıyorsunuz!

*

Böyle iş mi olur!

Ne bu şimdi; tehdit mi?

"Yoluma çıkanı yakarım" mesajı mı?

*

Bir devlet, elinde, tarihinin en derin ihanetlerinden birine bulaşmış kişilerle ilgili "maskeleri düşürüp kelleri gösterecek" belgeler varsa, tam 6 yıl boyunca hiçbir şey yapmadan, öylece bekler mi?

Neden bekler?

Neyi bekler?

Seçim takviminin işlemeye başlamasını mı?

Muhalefetin adayını açıklamasını mı?

Birilerinin siyasi hesapları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti''nin ali menfaatleri ve millî güvenliğinden daha mı önemli?

*

Umarım klişe bir siyasi blöften ibarettir yukarıdaki sözler…

Aksi halde, sadece "keli"nin görüneceği iddia edilenler değil, o "keli" şahsi emelleri uğruna yıllarca göstermeyenler, bir seçim kozu olarak gizleyenler de kalırlar altında!

 

KARARLAR… ALGILAR…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''nun açıklamasını yayınlayan kanallara tavandan para cezası vermek, yaklaşan seçim sürecinde, miting konuşmaları da dahil olmak üzere yayılmasını engellemek, muhalefetin sesini kamuoyuna duyurmamak için elimizden geleni ardımıza koymayacağız demektir!

*

Çubuk''ta, CHP Genel Başkanı''nı linç girişiminde bulunanları "basit yaralama", "tahrik" ve "hakaret"ten cezalandırmak, muhalefete saldırmanın cezası yok demek, potansiyel saldırganlara cesaret vermektir.

 

GÜNÜN ANLAM VE LAZERİ

Yıllardır hep böyleydi; şehremininin değişmesi de bu durumu değiştirmedi; her 29 Mayıs''ta lazer, ışık ve bilumum teknoloji şovunda boğuluyor İstanbul! Hele bu yıl; şehrin iki yakasında çifte boğulmaya maruz kaldı!

Neden?

"Dev bütçeli şov"suz kavranamıyor mu bugünün anlam ve önemi?

Ayrıca, mevcut ekonomik kriz ortamında bu denli şaşalı kutlamanın, yüzlerce ailenin üç beş aylık iaşesine, yüzlerce öğrencinin belki bir yıllık barınmasına denk gelecek bütçeleri havaya savurmanın bizim göremediğimiz mantıklı bir yanı var mı?

 

 

TASARRUF GENELGESİ YÜRÜRLÜKTEN KALKTI MI?

Kriz ve har vurup harman savurma demişken; geçen yıl bu ay yayınlanan bir tasarruf genelgesi vardı; yürürlükten kalktı mı?

Kalkmadıysa…

-              Genelgedeki, "Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, yeni kiralama yapılmayacak ve yeni inşaata başlanmayacaktır" yasağına rağmen, nasıl oluyor da, kamuyu astronomik zarara uğratan Atatürk Havaalanı''nı Millet Bahçesi''ne dönüştürme işine başlanabiliyor? Nasıl oluyor da Ahlat''ta bakan konutları inşa edilebiliyor?

-              Genelgedeki, "Taşıt ve servis masrafı, yakıt tüketimi, güzergah" uyarılarına rağmen, nasıl oluyor da, sırf mitingi kalabalıklaştırmak üzere, başta Ankara olmak üzere, yurdun dört yanından İstanbul''a yüzlerce araç yollanıyor?

-              Genelgede, "Uluslararası toplantılar ve millî bayramlar harici" organizasyonlar sınırlandırıldığı halde, nasıl oluyor da "Fetih" dolayısıyla, millî bayramlarda bile girişilmeyen çapta devasa bir organizasyon yapılabiliyor?

-              Genelgede, "Kamu personeli zorunlu haller dışında fazla mesai ücreti alacak şekilde istihdam edilmeyecektir" dendiği halde, nasıl oluyor da bizatihi genelgeye aykırı bir organizasyon için sayısı belki de binleri bulan kamu görevlisine, hafta sonu mesai yaptırılabiliyor?

Yazarın Diğer Yazıları