Domatesteki İsrail virüsü ve 19 Mayıs!

Ege Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, yayınladığı 19 Mayıs Atatürk''ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajında, Atatürk''ün "Milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak" sözlerini hatırlattı.
Milletin temiz bağrından gerçekten de temiz bir kuşak yetişmişti. Bu sayede Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugünlere ulaştı.
***
Atatürk''ten sonra küçük adımlarla eğitime müdahale edilmeye, öğretim birliği bozulmaya başlandı. Buna rağmen, TRT''nin tek başına olduğu yıllarda, gençlik ideolojik kamplara bölünmek istense de halk müziği yayınları sayesinde birlik daha da güçlendi...
Bu defa yaygınlaşan televizyon kanallarından halk müziğini sistematik olarak kaldırdılar. Tabir caizse yeni kuşakların akordunu bozmak istediler. Bir süre etkili de oldular ama milletin birliğini ve gelişme kabiliyetini yine de bozamadılar. Çünkü bu defa "bağlama" gençlerin ilgi odağı oldu. Eskisinden çok daha fazla oranda genç nüfus, bağlama kurslarına gitmeye başladı. Bağlama kursu veren ustalar, gençliğe önderlik etmiş oldular. Hakları ödenmez…
***
Bu yıl, tarımda yaşanan bir olay, bünyeye giren bir virüsün nelere yol açabileceğini ve çözümün nerede olduğunu göstermesi bakımından çok uyarıcı bir örnektir.
Antalya''daki domates üreticileri bu yıl farklı bir hastalıkla karşılaştı. DHA''nın haberine göre İsrail''den gelen fidelerde çıktığı için "İsrail virüsü" olarak adlandırılan hastalık, seraların 14 gün karantinaya alınmasına ve ürünlerin imha edilmesine sebep oluyor.
Habere göre virüs, fideler büyüyüp, ürün verdiği süreye kadar belirti göstermiyor. Ürün alınacağı dönemde ise fideler, tepe kısmından kararıp çürürken, domatesler de içten çürüyerek kahverengiye bürünüyor. Hastalık, korona virüs gibi, bitkiler arasında temas ve polen taşınmasıyla kısa sürede yayılıyor. Hastalığın tespit edildiği seralar, 14 gün boyunca karantinaya alınıp, tamamen ilaçlanıyor, ürünler ise imha ediliyor.
Aksu bölgesindeki seralarda görülmeye başlanan virüsle ilgili mücadele yöntemlerini anlatan ziraat mühendisi Abdülhamit Yeter, "Bu virüse ''domatesin koronası'' diyoruz. Çok sinsi bir virüs... İsrail''den tohum ve fideyle girdi ülkemize. Sera içinde yapılan işlemlerle her yere yayılıyor. Hastalıklı ürünü, hiçbir kısmına dokunmadan sera dışında yakıp imha etmek gerekir. Sera toprağının da ısıtılması ve 50 derecenin üzerine çıkarılması lâzım. Şu anda başlangıç aşamasında ama böyle giderse 3 yıl içinde yiyecek domates bulamayız" dedi.
İsrail fidelerinin genetik yapısıyla oynanmış tohumlardan elde edildiği biliniyor...
***
Milletin birliğini bozmaya yönelik virüsler de aynı bu domates virüsü gibidir.
Türk Milleti''nin hem kültürel hem de genetik bağışıklık sistemi sanıldığından çok daha güçlüdür ama Babuna kampanyasıyla 160 bin Türk''ten alınan kan örneklerinin ABD''ye götürüldüğünü unutmayın!
Paris''te uzun süre bir hastanenin bulaşıcı hastalıklar bölüm başkanlığını yapan Fransız Prof. Dr. Christian Perronne''nin "Bize sunulan bu ''ilk aşılar'' aslında aşı değil, gen tedavisine yönelik ürünlerdir. Vücudumuza enjekte edilecek yabancı bir RNA, DNA''mızı kodlayabilir ve daha sonra kromozomlarımıza entegre olabilir. Bu nedenle, genlerimizi kalıcı bir biçimde dönüştürme konusunda gerçek bir risk var. Spermlerin ya da yumurtaların nükleik asitlerini değiştirerek bu genetik modifikasyonların çocuklarımıza, gelecek kuşaklara dahi aktarılma tehlikesi var. Mısır ya da domates gibi genetiği değiştirilmiş ürünlerden olmak istemiyoruz." sözlerini, aylar önce geniş bir şekilde bilginize sunmuştum...
Milletin bağrından "temiz bir nesil" yetişmesi için şimdi sadece kültürel direnç yetmiyor, genetik yapının korunması da şart!

Yazarın Diğer Yazıları