Dünya ekonomisi suni teneffüsle yaşıyor

Önce 1930 buhranı, arkasından ikinci Dünya savaşı, tüm dünyada ekonomik çöküş yaratmıştı. İngiliz İktisatçısı Keynes;

- Para politikası ile faiz oranlarının düşürülmesi;

- Ekonomide devletin altyapı yatırımları yapması;

yoluyla; ekonominin canlandırılabileceğini öne sürdü ve Demirperde dışında dünyada 1970’lere kadar bu politikalar uygulandı.

Parantez içinde söylemek gerekir ki; Düşük faiz, enflasyonun altında eksi reel faiz demek değildir. Keynes’in kastettiği de reel faizin düşük olmasıdır.

Ne var ki; 1970 sonrasına kadar geçen 25 yılda Keynesgil Politikaların etkisi terse döndü. Zira petrol krizi de devreye girince enflasyon arttı, büyüme oranları düştü, işsizlik arttı.

1980 ve sonrası, dünya monetarizme kurtuluş olarak sarıldı.

Monetaristlere göre; enflasyonun temel nedeni olarak para arzının hükümetlerce gereksiz yere ve aşırı ölçüde artırılmasıdır. Ekonomideki istikrarsızlıkların birçoğunun neden de parasal kökenlidir.

İktisat politikaları, zaman içinde ekonominin iç dinamiklerini olumsuz etkiliyor. Konjonktürel dalgalanmalar oluşuyor.

Petrol krizi ve bazı hükümetlerin kamu harcamalarını popülizm yolunda kullanmaları nedeniyle; Keynesgil politikalar daha kısa sürdü. Monetarizm ise kırk yıldır gidiyor.

Aslında Monetarizm de 2008/2009 krizini yarattı. Ama Başta ABD ve AB, faizleri eksi reel faiz seviyesine indirerek ve para genişlemesi yolu ile konjonktürü suni olarak uzattılar. Firmalara para vererek, iflaslarını önlediler.

Piyasa ekonomisine aşırı müdahale ve iflasların önlenmesi, suni teneffüstür ve fakat hastayı kurtarmaz. İflaslar piyasa ekonomisinin sigortasıdır. Zayıf firmalar batar, sermaye kaybolmaz, daha etkin ve sağlam yeni firmalar oluşur. Bu nedenle finansal krize müdahale suni teneffüs oldu ve fakat hastayı iyileştirmedi. Önce enflasyon arttı. Tüm başta ABD ve tüm Dünya yeniden reel faiz politikasına geçtiler.

Aslında geçmiş yıllarda da ülkeler enflasyonu önlemek için reel faiz oranlarını artırmıştır. Söz gelimi 1979 yılında ABD'de enflasyon çift hanelere yükseldi. Bu durumla mücadele etmek için Fed, gösterge faiz oranında şok artışlar yaptı. 1980’de faizi yüzde 20'ye yükseltti. (Aşağıdaki Grafik)

1980 başında 14,80 olan TÜFE oranı Haziran 1983’te yüzde 3,5’a geriledi. Ancak aynı zamanda ABD ekonomisinde durgunluk ortaya çıktı.

Bu nedenle iktisat politikaları iki tarafı kesen bıçak gibidir. Dengeli uygulamak gerekir.

21-aralik-esfender-korkmaz-grafik.pngTürkiye‘de 2018 Ekim ayında TÜFE yüzde 25’e yükseldi. MB faizleri kademeli artırdı. Yüzde 24’e çıkardı. 2019 Eylül ayında TÜFE yüzde 9’a geriledi.

Türkiye ‘de eksi reel faiz ile TÜFE arasında her zaman ters bir ilişki var.

Aşağıdaki grafikte 2017 yılına kadar MB faizi ile enflasyon yakın gitmiş. 2018 ve 2019 da MB faizi yüksek gittiği için, bir yıl sonraki enflasyon düşük çıkmış. Faiz Nas’ olayından sonra MB Faizi düşük ve TÜFE yüksek seyretmiş.

21-aralik-esfender-kormaz-grafik-1.png
Özet olarak; Faiz tek başına istikrarı bozar. Eksi reel faiz Milli paradan kaçış yaratır. Ancak istikrar politikasında tek başına etkisi sınırlı olur. Diğer iktisat politikası araçları ile dengeli kullanılmak gerekir.

Geçmiş MB ‘başkanı Nas’a odaklı olduğu için, faiz gerçeğini göremedi. Şimdi bu günkü MB kararlarında geçmiş gerçekleri geç te olsa görüyor. Ama henüz reel faize ulaşamadı.

Yazarın Diğer Yazıları