Ekonomi, sağlık, siyaset...

Karamsar olmak istemem ama iyiye değil kötüye gidiyoruz. Sadece ekonomide değil. Sağlıkta bile güven bunalımı yaşamaktayız.

Ekonomi, sağlık, siyaset..

Her üç alanın gittikçe daralması, ister istemez ülkemizin içinde bulunduğu atmosferi bozmaktadır.

Ekonomiyi biliyorsunuz.

Türkiye kendine yetemez duruma geldi. 120 milyar dolar MB rezervini tükettiği yetmiyor gibi bir de eksi 57 milyar dolar seviyesine düştü.

Böylece Türk insanının hemen tamamına yakını borçlandı.

Bir zamanlar "yardım alıyoruz" diye sevinenler yakında alamaz hale gelecekler.

İktidara geldiği ilk günlerde saçıp savuran bir AKP vardı. Millet, bu dağıtım sebebiyle kendilerini yıllarca iktidara taşıdı.

Gelinen noktada göl kurudu.

Artık bırakın almayı, şimdi sıra vermeye geldi. Vergilerle geri toplama dönemindeyiz. İnsanlar gittikçe yoksullaşıyor. Türk lirasının değer kayıp etmesi herkesin cebindeki parayı gıdım gıdım eritiyor. Ekonomideki bunalım, tek tek her bir bireyin hayallerine yansıyor.

Parası olanların bile.

Ekonomik koşulların yarattığı işsizlik; herkesin evinde, sokağında, çevresinde, varlığını belli ediyor. Kimi zaman aile bunalımına dönüşüyor, kimi zaman evlilik bunalımına.

Eğitimi etkiliyor.

İş bulma ümidi olmayanların yüksek öğretim tercihlerini değiştiriyor.

Mühendislik fakültelerine yeterince matematik bilmeyen gençler geliyor.

Akdemi camiası huzursuz.

***

Sağlıkta ise yalanla yönetme, bilgileri eğip bükerek verdiklerinden dolayı  herkes şaşkın.

Grip aşısı bile olamadık. Peki korona aşasına nasıl güvenelim veya kim aşılanacak?

Sağlık Bakanlığı'nın tutarsızlığı hepimizi şaşkına çevirdi.

İktidar adına kim doğru söylüyor bilemiyoruz.

Kurumların güvenirliğini bu kadar sarsmanın mantığı neydi acaba?

***

Siyaset alanı ekonomi ve sağlıktan farklı değil. Gerçi siyasal alan her zaman mayınlı bir tarla gibiydi o ayrı. Şimdi içinde bulunduğumuz günlerde siyasi alan yeni gerilim ve projelerle ısıtılıyor.

Her şeyden önce herkesin bilmesi gereken şey şu: Siyasi alan, aynı zamanda siyasal sistemin çalışma, üretme ve yönetme alanıdır.

İçinde bulunduğumuz süreçte iktidar ve destek bloku, önemli kısmını kendilerinin yarattığı, hatta kurduğu siyasal alanın meşruiyetini çiğniyor.

Onlara sormak lazım: Siz, anayasal düzeni yönettiğiniz halde kabullenmiyor musunuz?

Kabulleniyorsanız nedir bu gürültü?

"CHP güvenlik sorunu haline geldi" söylemi ve/veya CHP'yi sık sık 'ihanetle' suçlamak, ana muhalefetin kurumsal kimliğini ve siyasal sistemin olmazsa olmaz parçası olması halini kabullenmemektir.

Muhalefetsiz demokrasi mi isteniyor?

Eğer öyle isteniyorsa, böyle bir demokrasi olmadığını veya olamayacağını iktidar bloku bilmiyor mu?

Biliyor.

Öyle ise, partiler, demokrasinin ve demokratik siyasal sistemlerin varlık sebebidir. İktidar dışında muhalefet var olduğu için o sisteme demokrasi diyoruz. Muhalefeti iptal edip kaldırdınız mı ortada ne demokrasi ve ne de hukuk devleti kalır.

Başta CHP olmak üzere İYİ Parti ve diğerlerinin kendileri gibi düşünmesini, aynı şeyi söylemesini, aynı düşünmesini istiyorlar. Tersini söylediklerinde "hain" diye yaftalıyorlar.

Bu nasıl siyaset?

İktidar bloku, Türkiye'deki siyasetin önünü kapatmak ve çözüm üretemez hale getirmek istiyor. Bunun için de kara propaganda yapıyor.

Ekonomi, sağlık ve siyaset.

Hangisini doğru yönetiyorsunuz diye sormak lazım.

 

Yazarın Diğer Yazıları