Ekonomik kriz derinleşecek mi?

Ekonomik kriz derinleşecek mi?

Memduh Bayraktaroğlu’nun çok doğru bir tespiti var; Kanallarda ekonomiyi ekonomistler değil, finansçılar ve ekonomist olmayan gazeteciler tartışıyor.”

Kanaatimce bunun iki nedeni var;

1.Küreselleşmenin getirdiği en büyük sorunlardan birisi de, finans sektörü ile reel sektör arasındaki dengenin bozulmasıdır. Finans sektörü reel sektörü temsil etmekten uzaklaştı. MB bankası bankaları yüzde 8,5 ile fonlayınca, bankaların kredilerde kar marjı yüzde 300’e çıktı. Buna karşılık kur artıkça sanayi üretimi ithal girdi kullandığı için zora girdi. Bunun içindir ki, 2023 ilk çeyrekte finans sektöründe büyüme yüzde 11,2 oldu. Sanayide büyüme eksi 0,7 oldu. Yani sanayi sektörü daraldı.

Piyasayı, kararları bankalar yönetiyor. Söz gelimi faizlerde kademeli artışı yüzde 8,5’tan yüzde 15’e çıkarılacağını finansçılar tahmin etti ve savundu. Anlaşılan bankalar öğle istedi.

2.Krizden dolayı toplum panik yaşıyor. Günü nasıl kurtarırım diye bakıyor. Orta ve uzun dönemli geleceğini düşünemiyor. Ekonomik analizlere değil para ve sermaye piyasasındaki günlük gelişmelere itibar ediyor.

Hal böyle olunca da, toplum krizden nasıl çıkarız sorununu tartışmıyor.

Hükümete gelince, hükümetler önce planlamayı kaldırdı. Sonra günübirlik kararlarla ekonomiyi yönetmeyi tercih etti. Ekonomik kararlara politik ve ideolojik kararlar hakim oldu. Söz gelimi; Merkez Bankasına ve faizlere bu kadar müdahale olmasaydı ve bir ekonomi yönetimi olsaydı, Türkiye bu krize girmezdi.

Diğer önemli bir sorun da, hükümet kriz olduğunu kabul etmiyor. Doğru teşhis olmayınca çözüm de olmaz. Gerçekte ise;

MB reel kur endeksine göre seçim öncesi TL yüzde 42 oranında daha düşük değerde idi. Buna rağmen son bir buçuk ayda yüzde 33 oranında değer kaybetti.

Fiyat istikrarı yok, yüksek enflasyon devam ediyor.

Bu sene dış ticaret açığının 120 milyar dolara, cari açığın da 60 milyar dolara çıkması kaçınılmazdır. Ayrıca kısa vadeli dış borç stoku arttı ve 202 milyar dolar oldu. Türkiye’nin CDS oranı yüksektir. Pahalı borçlanıyoruz.

MB net rezervleri eksidedir.

Sermaye girmiyor, çıkıyor.

Para ve sermaye piyasası spekülatif ve aşırı kırılgandır.

Orta gelir tuzağına düştük.

Erken sanayisizleşme dönemine girdik.

Bu sorunlara karşılık; hükümet çözümü, dışarıdan sıcak para getirme üstüne kurdu. Bunu finansçıların çözeceğini zannetti. Oysaki yabancı ve yerli sermaye ekonomik istikrarın; ekonomi yönetimi oluşturmak, İMF ile işbirliği yapmak ve bir istikrar programı hazırlamakla mümkün olabileceğini herkesten iyi bilir.

Fiili duruma bakarsak;

Merkez Bankasının ilk görevi TL’yi korumaktır. Eksi reel faizde kalmakla şimdiden başarısız oldu. Kur ve enflasyon arttı.

Ayrıca kur korumalı mevduat saadet zincirine dönüştü. Yıl sonunda bitince döviz talebi artacak. MB Bankaların döviz ihtiyacını karşılayamayacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in de eli kolu bağlı olduğu anlaşıldı. Zira ekonomik istikrar için henüz bir istikrar programı veya bu programın temel esaslarını açıklayamadı.

Özet olarak; Ekonomik kriz derinleşecek. Eğilim dibe vurmaya doğrudur.

Yazarın Diğer Yazıları