Elektrik dağıtımını devlet yapmalıdır
Geçen hafta, 12 Temmuz’da İzmir'in Konak ilçesinde yağan, yoğun yağmur sırasında yoldaki su birikintisinden karşıya geçmek isterken kaçak elektrik akımına kapılan Özge Ceren Deniz (23) ve İnanç Öktemay (44) hayatını kaybetmişti.
Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin oluşturduğu teknik heyetin ilk tespitlerine göre olayın gerçekleştiği sokakta trafo merkezlerinden dağıtım panosuna giden kablolarda izolasyon hatası olduğu anlaşıldı.
Kablolarda izolasyon, özelleştirme sonucu 8 Mart 2013 yılından beri konak bölgesi elektrik dağıtımını yapan firma GDZ A.Ş. dağıtım firmasının sorumluluğundadır.
Türkiye de elektrik dağıtımı, 12 Ağustos 1993 tarihinde kurulan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ)’a verildi. TEDAŞ 2004 yılında özelleştirme kapsamına alındı. Özelleştirme yüksek kurulu, Konak ilçesinin dâhil olduğu elektrik dağıtımını 8 Mart 2013’te, GDZ Elektrik Dağıtım Şirketi’ne verdi.
Eğer bu bölgede dağıtım TEDAŞ’ta kalsaydı dağıtım işi bir kamu hizmeti olduğu için ve bu nedenle de kâr maksimizasyonu ve maliyet minimizayonu hedefi olmadığı için, kablolar daha sıkı ve güvenli kontrol edilecekti ve can kaybı olmayacaktı.
Neoliberal politikalar öncesinde tüm dünyada ve bugün de birçok gelişmekte olan ülkede, elektrik tedariki ve dağıtımı kamu hizmeti olarak, ya doğrudan devlet veya KİT’ler vasıtası ile yapıldı, yapılıyor.
KİT’ler zarar ediyor demek, aptalca bir gerekçedir. KİT’ler yanlış yönetim elinde ve siyasi arpalık olarak kullanılırsa elbette zarar eder. Kaldı ki elektrik dağıtımı gibi hizmetler bakkal hizmeti değil, bir altyapı hizmetidir ve hedef kâr değil hizmetin getirdiği sosyal faydadır.
Elektrik dağıtımının kamu hizmeti olarak görülmesinin temel nedenleri;
1.Elektrik dağıtımı stratejik bir hizmettir. Özellikle harp zamanlarında ve olağanüstü dönemlerde, yerli ve yabancı özel şirketler devlet kadar hassas olamaz.
2.Elektrik enerjisi tüm üretimde önemli bir girdidir. Devlet teknoloji üretimi, savunma sanayii gibi sektörlerde fiyat ayarlaması yapar, teşvik verir.
3.Barınma gibi aydınlanma ve ısınma da devletin sosyal görevi alanındadır. Yoksula bedava elektrik sağlanması sosyal politika gereğidir.
4.Dağıtımın ihale edilmesi nedeni ile araya giren müteahhit kârları dağıtım maliyetlerini ve elektrik fiyatlarını artırdı.
Aslında Özelleştirme Yasası gerekçesinde, “Özelleştirme, maliyetleri düşürecek, ürünler tüketiciye daha ucuza satılacak” deniliyor. Özel olarak da TEK Özelleştirme Ana Planı’nda “Kaliteli, kesintisiz ve ekonomik elektrik hizmeti sağlanarak tüketici korunacaktır” deniliyor. Elektrik tarifeleri ile ilgili olarak da “Enerjide artan talebin karşılanmasında rekabete dayalı yatırım ortamı geliştirilecek ve mali açıdan güçlü, istikrarlı, şeffaf, öngörülebilir, tüketicinin korunduğu ve sürdürülebilirliği de dikkate alan bir enerji piyasasının sürekliliği gözetilecektir” deniliyor. Ama yaşadığımız gerçekler tam tersi oldu.
Dünyada özelleştirmede geriye dönüş̧ (de-privatisation) uygulamaları da yaygınlaştı.
Dünyada 500 kadar özelleştirme örneğinde, sürenin bitmesinden sonra özel firma ile sözleşme yenilenmedi. 150 kadarı da sözleşmelerin süresi içinde sonlandırıldı. %50 kadarında ise çeşitli nedenlerle özel işletmecilerin hisselerini sattığı veya çekildiği anlaşıldı.
Türkiye’de elektrik dağıtımı tekrar devlet tarafından yapılmalıdır.