Esas ırkçılık budur!

Esas ırkçılık budur!

Tam da bunu anlatmaya çalışırken çarpıcı bir örnek geldi… Adana''daki şölende partililere hitap eden Gençlik Kolları Genel Başkanı "Türkiye gençleri olarak sizinle birlikte olmaktan çok mutluyuz" ifadesini kullandı…

Türkiye gençleri!.. Türkiyeliler!..

Nasıl "Partimiz sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk" ifadesi tesadüf değildiyse, nasıl "Türk ırkı yoktur" hezeyanı bir boşboğazlığın sonucu değildiyse, nasıl "Türk''üyle, Kürt''üyle, Laz''ıyla, Çerkez''iyle, Ermeni''siyle, Arap''ıyla" diye başlayan tekerlemeler ahmaklıktan kaynaklan şeyler değildiyse, nasıl ''Türk milleti'' yerine ''bu millet'' kavramı rastgele değildiyse, bu da öyle değil işte…

''Türk'' kavramına mesafe koyma arzusu, hep bir yerlerde diriliğini koruyor ve her fırsatta yeni kavramlarla baş kaldırıyor… Bazen Türkiyeli oluyor, bazen Anadolulu!.. Bazen Türkiye edebiyatı oluyor!.. Bazen Türkiyeli yazar!..

Bunların gözünde ''Türk'' nasıl utanılası veya uzak durulası bir çağrışım yapıyorsa veya ırkçılığın en büyük işareti olarak görülüyorsa, vurmadan geçemiyorlar!.. Alman edebiyatı, İngiliz futbolu, İtalyan mutfağı, Fransız bilmem nesi dert olmuyor, ırkçılık damgası yemiyor ama söz konusu Türk''e ait bir alan olunca ''Türkiyeli'' kavramı, kanla yazılmış tapulu topraklarımızda korsan gösteriye açılıyor!..

Türk''ü yok saymak veya etnisitelerden biri gibi gösterip eritmeye çalışmak neden ırkçılık sayılmıyor? Irkçılıktır ve doğru soru şudur: Türk''e karşı bu açık ırkçılığı hangi ırk veya inanç adına yapmaktadırlar?

Daha çok ''çoğulculuğu, yeni Osmanlıcılığı veya çok kültürlülüğü'' benimseyenler tarafından girişilen ''Türk karşıtlığı''nın yaslandığı temelden ziyade, içten içe kaynayan ''etnik takıntısı''na dikkat etmek sanki daha doğru olacak… ''Türk'' kavramına karşı açıktan girişemedikleri savaşı, bu yöntemlerle meşru hâle getirerek sözde zafere taşıyacaklar!..

***

2004''te Başbakanlığın desteğiyle Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu oluşturulmuştu… Kolları sıvayıp hemen ''Türk'' kavramına dalmışlardı… Çünkü ''Türk'' ifadesinin, Türkiye''de yaşayan çeşitli dinî ve etnik unsurları birleştirici etkisi yoktu!.. Bunun yerine ''Türkiyelilik'' terimi daha kuşatıcıydı, ''birleştirici etki'' anlamında ''Türk''ten daha fonksiyonel olacaktı!..

''Osmanlılık'' ve ''Osmanlıcılık'' düşüncesinin, geçen yüzyılın başında nasıl aciz kaldığı ve devleti çöküşten kurtaramadığı bilinmekteyken, ona benzer sözde toparlayıcı kavramın yeni versiyon olarak piyasaya sürülmesinden başka bir şey değildi Türkiyelilik… Hatta bu düşünce, daha sonra ''Kürt sorunu''na çözüm olarak da ilham kaynağı yapılacaktı… Tabii bu arada masum bir gerekçe de vitrine konacaktı: "Kendini Türk alt kimliğiyle tanımlamayan vatandaşların bu yöntemle devletle bağ kurması sağlanacaktı, sorun da ortadan kalkacaktı!.."

Alt kimlikler ve aidiyetler ne kadar keskin hatlarla çizilir ve Türk kimliği ne kadar sıradanlaştırılıp buharlaştırılırsa, ülkenin daha iyiye gideceğini, millî birliğin daha sağlam olacağını, kardeşliğin pekişeceğini, devlete olan bağlılığın tahkim edileceğini pazarlayanlar, geri kalan herkese ahmak muamelesi yapıyorlar…

''Türk'' dersek bölücü, ''Türkiyeli'' dersek toparlayıcı!.. ''Türk'' dersek ırkçı, ''Alman'' dersek mesele yok!.. Afrin''e sefere çıkarken Türk''ün Kızılelması!.. Milyonlarca sığınmacı üzerinden gerçekleşen işgale, ensar-muhacir kılıfı!..

''Yavuz ırkçı ev sahibini bastırıyor'' başlıklı yazımda ifade etmeye çalışmıştım: Türk ve Türkçe olan her şeye karşı ''yavuz ırkçı''nın ev sahibini bastırma pişkinliği bu… Veya olsa olsa hayalî ırkçılığa karşı adı konulmamış ''kontr-ırkçılık''… Kim adına? Hangi etnik takıntı adına?

Yazarın Diğer Yazıları