Eski Bakandan hayali konuta vatandaşlık

Eski Bakandan hayali konuta vatandaşlık

Metin Türköz…

25 yaşındayken iş bulmak için Kayseri’den İstanbul’a gitti. İş ararken Almanya için yaptığı başvuru kabul edildi ve 1962’de kendini Köln’de buldu.

Ford fabrikasında çalışmaya başladı. O dönem Ford fabrikasında 40 bin kişi çalışıyordu. Bir 29 Ekim öncesinde çalıştığı fabrikaya asılan ilanla Türk işçiler arasında Cumhuriyet Bayramı şöleni olacağını ve saz çalan, türkü söyleyen ya da monolog yapan varsa müracaat etmesinin istendiğini öğrendi.

Türkiye’de amatör olarak saz çaldığını bilen oda arkadaşının ısrarıyla sazını kaptığı gibi gitti. Yaklaşık bin 500 kişinin olduğu salonda ilk kez ve aniden aşık olarak sahneye çıkarıldı.

Aldı sazı eline ‘Alamanya Alamanya, Türk gibi işçi bulaman ya, Alamanya Alamanya umduğun şeyi bulaman ya’ dedi, salon coşkuyla ayağa kalktı.

45 dakika sahnede kaldı ve Almanya’da ne yaşadılarsa aklına gelen her şeyi söyledi.

O etkinlikte doğaçlama olarak söylediği türkü ve deyişler, Köln’deki Türk işçiler arasında kulaktan kulağa yayılınca yıldızı parladı. İki gün sonra bir arkadaşı gelip plak yapımcısı Yılmaz Asöcal’ın onu çağırdığını söyledi.

Plakçının ısrarıyla dillere destan olan türkülerini stüdyoda okudu. Böylelikle plakları çıkmaya başladı. ‘Alamanya Alamanya’ isimli eseri bir milyon sattı.

‘Kabahat Tercümanda’, ‘Konsolos Abi’ ve ‘Sarı Kız’ gibi Almanya’da birinci nesil Türklerin yaşadığı vatan hasretini ve sorunlarını türkülere döken 80’den fazla plak çıkardı ve ‘Türk Âşık’ olarak Alman dergilerine de konu oldu…

Sizin anlayacağınız; “Canım Kardeşim” filminde (1973) Tarık Akan ve Halit Akçatepe ikilisinin Almanya yolcusunu (Kemal Sunal) kandırdıktan sonra “Alamanya Alamanya bundan enayisini bulamanya” şeklinde söylediği şarkının orijinali ve hikâyesi böyleydi…

Şimdilerde ise Türkiye’de birileri, “Ümmet ümmet pazarla, Arap gibi vatandaş bulamanya” diye bir türkü tuttursa yeridir.

Öyle ki; hani sizlere Haziran 2023’te ilk kez duyurduğum ve devrik bir bakan ile kardeşinin de içerisinde olduğunu aktardığım “Vatandaşlık Borsası” var ya, oradan gelen yeni kokuları öğrenince siz de uydurduğum türküye hak vereceksiniz…

Yaslanın arkanıza…

Cumhuriyet idaresinin yoktan var ettiği nice milli varlığı özelleştirme adı altında peşkeş çekip milli servetleri ya yandaşlara ya da yabancılara transfer eden, böylelikle de fakirleşen devletin gelir elde etmesi için her türlü vergilere ve resmi ücretlere zam üstüne zam yapan iktidarımızın pazara çıkardığı şeyler arasında Türk vatandaşlığının da bulunduğu herkesin malumu…

Paha biçilemeyecek bir şey olan Türk vatandaşlığının ederi şu an 400 bin dolar.

Evet! Türk vatanına duygusal bağı, sadakati yok.

Türkiye’de ziyaret edecek bir yakınına ait mezar taşının olmasına da gerek yok.

Sabah ayazında kalkıp bu ülkenin okullarına gitmemiş, ekmek parası için bu ülkede çalışmamış, askerlik yapmamış, bu topraklara aşık olmamış, Türk Milli Takımı galip gelince sevinmemiş, ulusal acı ve kıvançlarımızı yaşamamış…

Bunların hiç önemi yok! Her nereden bir ecnebi olursa olun, 400 bin dolar değerinde konut alırsa şak diye vatandaş oluyor…

400 bin dolar resmi ücret tabii.

Adamını bulan, 300 bin, 200 bin, hatta 100 bin dolara da “sonradan vatandaş” olabiliyor…

Yanlış duymadınız!

Kâğıt üzerinde 400 bin dolar değerinde konut edindiği görünen ama gerçekte bu paranın çok daha altında bir ücret ödeyerek ‘vatandaş’ olan birçok yabancı var. Çoğunluğu da Arap.

Hatta bazılarının edindiği görünen konut da kâğıt üzerinde. Yani resmi evrakta satın alındığı görülen konutun belirtilen adresinde ev falan yok!

Şimdi anlıyor musunuz; konut alacak yabancıya eksperi, yani değerleme firmasını kendisinin seçme uygulamasının yeniden neden geri getirildiğini?

Şimdi anlıyor musunuz; seçimlerde boş arazilerde neden yabancı uyruklu seçmenlerin çıktığını?

Şimdi anlıyor musunuz; seçimlerde birçok vatandaşımızın yıllardır oturduğu adreslerinde yabancı seçmenlerin kayıtlı görünmesinin sırrını?

Vatandaşlık Borsasında “hayali konut” ve “değerinin altında konuta vatandaşlık” işinin büyük oyuncusu devrik bir bakandı ve kardeşi onun adına parayı topluyordu. Geride bıraktığımız dönemin Meclisi’nde AKP Milletvekilleri arasında bile bu konu gündeme geldi…

O devrik bakan, bu sayede hem oy kazandırdı hem de para kazandı. Kazandığı paranın 1 milyar doların üzerinde olduğu Göç İdaresi’nin koridorlarında fısıldanıyor…

Kendisinin vatandaşlık satmasındaki amaçlarından biri son derece yerli ve milliydi; Erdoğan sonrasına siyasi dizaynı gerçekleştirebilmek!

Kendilerine oy veren Türkler yetmiyor çünkü. Yetmiyor, çünkü o Türklerin de ezici çoğunluğunun AKP’ye muhalif kesimlerle ortak sosyolojik kodları var. GDO’lu bir toplumun inşası Erdoğan sonrasında onları iktidarda tutmaya yarayacak…

Düşünce ve gaye bu…

Peki ne olacak? Bu iktidarın adı yolsuzluğa, usulsüzlüğe karışan mensuplarını buharlaştırması gibi bu devrik bakanın akıbeti de buharlaşma mı olacak?

Atatürk’ün, “Temel dayanağı Türk topluluğudur” dediği cumhuriyetimizin temelini vatandaşlık satarak dinamitleyen devrik bakan hakkında Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin savcıları bilgime başvurmak isterlerse, koşa koşa giderim…

Eee şimdi siz söyleyin bakalım; Kayserli aşık Metin Türköz abimize nazire yaparcasına, “Ümmet ümmet pazarla, Arap gibi vatandaş bulamanya” diye bir türkü uydururken haksız mıymışım?

Bakmayın siz, ben de az aşık değilim…

Yazarın Diğer Yazıları