Fiilî durum...

Son zamanlarda en çok tekrarladığım cümle şu: Allah'ım aklıma sen mukayyet ol. Gerçekten de siyasilerden, devlet yöneticilerinden öyle sözler duyuyoruz ki kulaklarımıza inanamıyor, acaba uykuda mıyız diye ellerimizi ısırıyoruz. Yazık ki uykuda muykuda değiliz, duyduklarımız gerçek.

Söz gelimi Başbakan Binali Yıldırım şöyle diyor: "Türkiye fiilî durumu hukukî durum haline dönüştürmek mecburiyetindedir." Başbakan demek istiyor ki Cumhurbaşkanı hukukun dışına çıkıyor. Kurucu genel başkanımıza "Lütfen hukukî sınırlarınıza çekilin, herkes görevini yapsın" diyecek halimiz olmadığına göre anayasayı değiştirelim, fiilî durumu yasal hale getirelim.

O zaman vatandaşın şu soruyu sorma hakkı doğmuyor mu?

Maazallah, 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarılı olsa ve "FETÖ"cüler fiilî bir durum yaratsaydı o zaman da mı 'Ortada fiilî bir durum var, gelin bu fiilî durumu hukukileştirelim' diyecektiniz?"

Peki, şu görüntüye ne demeli?

Azledilen bir önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu, Erdoğan'ın Konya ziyaretinde reisin hemen yanında, ağzı kulağında Cumhurbaşkanı'nı alkışlarken gördük. Ben şahsen gözlerime inanamadım, ya sizler?.. "Dâvâ" diyeceksiniz, tamam da, dâvâ şahsiyetleri değil, şahsiyetler dâvâyı yüceltmez mi?

"Besle kargayı, oysun gözünü" demişler. Bu iktidar iki karga besledi: PKK, FETÖ... Biri Doğu ve Güneydoğu'yu yaktı, yıktı. Halen her gün askerlerimizi ve polislerimizi şehit ediyor. Diğeri de devletin ve milletin varlığına kast etti. Yazık ki ortada hiç sorumlu yok. "Aldatıldık, milletim bizi affetsin"le bu fevkalade olaylar geçiştiriliyor. Hak, hukuk, demokrasi sağlıklı işlemeyince maalesef kargayı besleyenlerin hiç suçu olmuyor.

Unutmayalım ki kargayı bülbül diye satanlara aldananlar oldukça, ortalığı kargalar istila edecek ve bülbüller susmaya zorlanacaktır.

Bu noktada Mevlana'nın şu beytini (mealen) hatırlamamak mümkün mü?

"Gülistanı kargalar istila edince, bülbüller siner ve susar".

Örfîidare (sıkıyönetim) hâkimi, masasının üzerinde bulunan bu beytin ne anlam ifade ettiğini Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'e sorunca o gün (1961) Başgil Hoca şu cevabı vermişti: "Gülistan, Türkiye'dir. Kargalar, onu velveleye veren Bâbıâli'nin bazı soysuz yazarları, bülbüller de benim gibi milliyetçi ve memleketçilerdir." Biz milliyetçiler bülbüller olmaya devam ediyoruz. Bir şartla ki sinmiyoruz ve susmuyoruz...

Demem o ki bir ülkede demokrasi olmaz, her şey tek adamın iki dudağı arasında cereyan ederse felaketler o ülkenin peşini bırakmaz. Yasama, yürütme ve yargı tek ağza baktığı için omuzlarında taşıdıkları sorumluluğun ağırlığını zamanla hissetmez olurlar. Vicdanları çoraklaşır. Çünkü kendileri adına ekip deren, kesip biçen birisi vardır. Onlara düşen velinimetlerinin sağlığı için dua etmekten ibaret kalır. Ufukta böyle bir tehlikenin ayak sesleri duyuluyor, feryadımız bundandır.

İnşallah şair öngörüsünde haklı çıkmaz:

"Otobüs devrilmiş, yolcular can pazarı yaşıyor//Şoför sağ mı, mesele yok, alkışlamak düşer bize//Halk gövde gösterisi için hep yollara düşüyor//Şoförü suçlamak mı, sümme hâşâ, ne haddimize." (Li-müellifihi)

Yazarın Diğer Yazıları