Füle usulü ananaslı HSYK dondurması

Bizim farkına vardığımız gibi Stefan Füle de Başbakan’ın yaptığı bir tasnifin yanlışlığının farkına varmış, onu vurguluyor. Stefan Füle, Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri’dir. Bizimki, HSYK probleminde yapmak istediklerini şöyle savundu; “Yargı bağımsız olmalıdır ama önce tarafsız olmalıdır.”
Füle üç mektup yazmış bu konuda görüşlerini bildirmek için. Yargı mutlak bir şekilde bağımsız olmalıdır diyor. Avrupa’da da böyleymiş. Aksi takdirde Adalet Bakanı’nın inisiyatifine kalırmış.
Bir de ne demekse Adalet Akademisi de Bakanın emrine girermiş. Bu Adalet Akademisi her halde adaletin bütün mekanizmalarını kast eden bir şey.
Bizimkiler, 21 madde görüşüldükten sonra, geri kalanını buzdolabına koydular. Yani “Füle usulü ananaslı HSYK dondurması” yapıyorlar.
On gündür tekme tokat, Meclis’i barbarlar gibi birbirine kattılar. Şimdi dondurma yapıyorlar.
Bizim Başbakan’ın bir huyu vardır, bazı yabancı kelimeleri herkes de bilmez zanneder açıklamaya kalkar. Biri siyasi notadan mı bahsetti bunu müzik notası sanmayın diye hatırlatır gülerek. Akdeniz’e, Bahri Sefîd’e beyaz deniz demişti, ananası da kod adı olarak güya düzeltti. Oysa kod adı falan değilmiş. İş adamları açıklama yaptılar. Biz dostlarımıza hediye yolladık diyorlar. İnanmak size kalmış.

***

Bu arada Başbakanımız hiç hız kesmiyor. Konuşmalarında celallenmeye devam ediyor. Cumartesi konuşmasında bir güzel iman tarifi yaptı. Bu tarif şaşırtıcı idi çünkü Türkiye’de imanı yaralayan ne söylediyse onların yapıldığı anlaşılıyordu. Bir de dini kullanmak dedi. Dini kullananları ayıpladı. Hatta yalancı peygamberler, yalancı veliler falan da dedi. Kendisini Allah’ın vasıflarıyla vasıflandıran AKP milletvekilini unuttu.

***

Bir de nedense cumhuriyet denilince her zaman ettikleri çok rencide laflardan birini etti. Cumhuriyet onların tarihini ve özellikle harflerini çalmış. Bunları söyleyen, bu cumhuriyetin Başbakanı idi. Harf çalmak... Bunu büyük bir buluş zannediyorlar. Alfabeyi laisize etmeyi 2. Abdülhamit düşünmüştü. Yani Osmanlı padişahlarının son yüzyılda moderniteye düşkünlüğünü unutuyorlar. O harflerin bir kısmı da Göktürk alfabesinde bulunan Türk harfleriymiş. Bu, Atatürk’ün çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bir gerçektir.
Çok şükür ki Allah’ın ilahi adaleti de hız kesmeden işliyor. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra okuma yazması kalmayan bir ülkenin şimdi, % 95’lere yükselen okur yazar sayısını Başbakan, seçim anketlerinin yanında bir anketi de bunun için yaptırarak öğrenmeli.

***

Demeçler, vaazlar, kasetler birbirine karıştı. Hayati Yazıcı, Başbakan’ın söylediği paralel devlet lafını yalanlayarak kontra düştü. Paralel devlet diye bir devlet yok. Bunun belgelerle ispatlanması lazım. Ne olacak şimdi!

Yazarın Diğer Yazıları