Gidiyor gitmekte olan!..

Gidiyor gitmekte olan!..

Depremzedelere; ki onlardan bazıları günlerce enkazın altında kaldılar… Bazıları enkaz başında günler-gecelerce aç ve susuz nöbet tuttular… Değil çadır, değil konteyner, değil battaniye, değil mont, ayakkabı yoktu kiminin ayağında, yalın ayak koşturdular o buz gibi taşın toprağın arasında. Kurtulabilmek için kolunun, bacağının kesilmesi için feryat edenler vardı uzaktan bakınca bir moloz yığını gibi duran o deniz kumuyla karışmış betonumsular arasında… Ölmüş annesinin kucağında gülümseyen mucize çocuklar… Enkazdan çıktığına sevinemeden, "Ya özel hastaneye götürürlerse" korkusuna yapılan garibanlar…

Bu insanlara ya, bu insanlara hakaret ettiler; ne itliklerini bıraktılar, ne köpekliklerini.

Ki bu sözüm ona hakaret formu bile "can"dan, "canlı"dan ne anlamadıklarının deliliydi.

Yerin dibine girmeleri gerekirken, o kader coğrafyasında kahkahayla dolaşabildiler.

Dile de getirdiler;

Rahattılar…

Dışarıda kalan depremzedeler için mutluydular…

*

Dünyaları saydıkları, hayat bildikleri ne varsa başlarına yıkılan insanlardan esirgedikleri saygıyı, merhameti, anlayışı; yıkılan ne varsa "gönül"den başlayarak bir bir yapmaya çalışanlara mı göstereceklerdi.

Göstermediler tabii; depremzedelere yardıma gidenlere de uzattılar kirli dillerini; iftira attılar; sahtekarlıkla suçladılar; akbabalığı yakıştırdılar.

*

İsterlerse kanatsız melek olsunlar; nihayetinde sandık konulduğu gün "rakip" hatta kullanılan dil, başvurulan üsluba bakınca "siyasi düşman"ları değil miydi; muhalefet bu devasa yaranın neresini sarmaya çalışsa, daha çok kanırttılar.

Yardımlarını dağıttırmadılar…

Hastane! Hastane!

Mevzubahis hayat iken; sırf İYİ Parti kurdu diye hastanenin hasta bakmasını engellemeye kalkıştılar.

Millet can derdindeyken, milletin canını kurtarmak için canından geçen doktorları fişleyebildiler; ''muhalefetin çağrısıyla gönüllü olanlar'' diye!

Hoş, pandemide aşevleri kapatılır, yardım hesapları bloke edilirken izlemiştik biz zaten bu filmi de…

*

On binlerce insanın ölümünü "kader planı" deyip iki sözcükle normalleştirir, olağanlaştırır, sıradanlaştırırken, iki gün uykusuz kalmanın "vah vahlık" alameti olarak "tıraş olamadıklarını" anlattılar; kafa buldular.

Havanın olmasa bile -ki hava da çok soğuktu o günlerde-, ölümün soğunu soluyan çocuklara şapkalarını çıkarttırdılar; aman "büyüğümüze saygısızlık" olmasın diye!

Güya sakal tıraşı olamayacak kadar kendilerini unutmuş haldelerdi ama fotoğraf karesine girip de kendilerini göstermek için neredeyse birbirlerini ezecektiler!

*

Daha enkazı kaldırmadan, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaya odaklandılar.

*

Eleştirinin, isyanın, feryadın her türlüsünün, her şiddette olanının "acıya verilip" her zamankinden çok tahammülle karşılanması gereken gün, en az her zamanki kadar tahammülsüz davrandılar; o eleştirileri, o isyanı, o feryadı karartmayan ekranları kararttılar.

*

Önceki gece…

CHP''li İzmir Büyükşehir Belediyesi''nin, Halk TV aracılığıyla bütün Türkiye''ye mal etmeye çalıştığı yardım kampanyası için SMS kullanma izni vermediler; denetlenebilirdi, herhangi bir usulsüzlükte hesap sorulabilirdi; ama yoook; neden onlardan başkası yapsındı ki!

Kampanyanın internet sitesine 4 milyona yakın siber saldırı olduğunu açıkladı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı;

Safi kötülükten başka ne bu şimdi!

*

Bu kadar kötülüğün…

Böylesi bir anlayışsızlığın…

Bu kör öfkenin…

Tek açıklaması var;

Gidiyor gitmekte olan!

*

Gidiyor ya; geride bir şey bırakmamacasına!

Gittikten sonra yapamayacağı ne varsa şimdiden yapmaya kalkışarak; peşinen cezalandırarak milyonlarca insanı…

Ülkenin tamamını enkaz haline getirmeye girişerek; ki gelen sıkışıp kalsın altında!

*

Bu öngörülebilir vicdansızlık karşısında çok önemli bir görev yüklüyor omuzlarımıza;

Kimsenin kullanışlı aptalı olmayacağız; kendimizi, inancımızı, idealimizi, sadakatimizi kullandırtmayacağız.

Gitmekte olan kim/ne varsa gidecek elbet, bugün olmazsa yarın; sadece iktidardan değil bu ülkeye ait her nevi duygudan da, sorumluluktan da kaçıp gidecekler…

Ama biz buradayız; kim gelir ve kim giderse buradayız.

Bu yüzden bize en çok biz lazımız; kıymayalım.

Değmez; hiçbir sanal siyasi gerçeklik için değmez!

Yazarın Diğer Yazıları