Gökçeada'daki hukuk garabetinin sonu

Gökçeada'daki hukuk garabetinin sonu

Madalyonun bir yüzünde;

-Soykırım ve insanlığa karşı suç işlememiş,

-Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti yapmamış,

-Herhangi birini kasten öldürmemiş,

-Herhangi birini kasten yaralamamış,

-Herhangi birine işkence yapmamış,

-Herhangi birine cinsel saldırıda bulunmamış,

-Çocuğa cinsel istismarda bulunmamış,

-Hırsızlık yapmamış,

-Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etmemiş, ticaretini yapmamış

-Suç işlemek amacıyla örgüt kurmamış,

-Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı eylemde bulunmamış,

-Silah kaçakçılığı yapmamış,

-Zimmete bulaşmamış,

-Orman yakmamış...

Velhasıl;

- "Tutuklama tedbirine" başvurmayı gerektirecek bir suç işlememiş olduğu halde…

- İsnat edilen "Hakaret" suçunun yegâne delili "Ağızdan çıkan söz" olduğundan, zamanda geriye yolculuk yapıp da "delili karartma" imkânı bulunmadığı halde…

-              Daha önce de yargılandığı hatta ceza aldığı halde kaçma teşebbüsünde bulunmadığı bilindiği, dolayısıyla bu nevi bir suçla yargılanmaktan "kaçmayacağı" ortada olduğu halde…

Gazeteci Sedef Kabaş''ın, aslen bir "ceza" olmayan ve cezaya "dönüştürülmemesi" gereken "tutuklama"yla cezalandırılıyor olması ve bu yolla her birimize korku salınıyor üzerinden, bir hukuk devletinde, hak ve hukukun en temel ilkelerinin nasıl bu kadar kolay ve rahat çiğnenebildiğini tartışırken…

Madalyonun diğer tarafına "bir ay doğar" mı gerçekten!

***

Haber Gökçeada''nın İYİ Partili Belediye Başkanı Ünal Çetin''den geldi.

***

Hatırlıyor musunuz; geçenlerde, maruz kaldığı hukuk garabetini paylaşmıştım bu köşede sizinle.

Yargılanmış, yargılanmasının sonunda beraat etmiş, beraat ettikten sonra "Gerçekleştirmediği bir fiil nedeniyle itham edildiği için" devletten tazminat almaya da hak kazanmış birini işe almakla suçlanıyordu Çetin!

"Neden ''Adli Sicil Kaydı''na bakarak'' işe aldın" deniyordu!

AYM kararıyla, söz konusu personelin çalışma alanında "artık" güvenlik soruşturması yapma şartı bulunmadığı halde "Neden güvenlik soruşturması yapmadın" deniyordu!

"İşten at!"

Zira o "KHK''yla atılmış biri."

KHK''yla atılma gerekçelerini hükümsüzleştiren mahkeme kararları peki?

Alenen "Tanıma onları" baskısı yapılıyordu!

***

Şaka gibi olan ama komik olmayan bu süreçte, İçişleri Bakanlığı Çetin (Ve söz konusu personelin işe alındığı şirket yöneticisi) hakkında soruşturma izni vermiş, Çetin''in itirazı sonucu Danıştay "Belediyedeki görevleri kapsamında olmadığı gerekçesiyle" soruşturma iznini iptal etmiş, isnat edilen suç "şirketin faaliyeti kapsamında kaldığı" için "genel hükümlere göre soruşturulması için" Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı''na göndermiş, Çanakkale "yetkisizlik" kararıyla Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığı''na yollamıştı.

***

"O gün bugün ne arayan var Çetin''i, ne soran… Hoş… Velev ki aradılar; ifadeye çağırdılar; ne soracaklar? Bizatihi devletin "Gerçekleştirmediği bir fiille itham edildiğini" itiraf ettiği birini neden işe aldığını mı mesela? "Bağımsız Türk mahkemelerinin(!)" kararlarını niye tanıdığını mı? Niye uyduğunu mu?" Demiştim önceki yazımda.

***

Sormamışlar.

Çetin''in ifadesine bile başvurmadan, "Şüphelilere isnat edilen eylem hakkında 5271 sayılı CMK''nın 172/1 Maddesi gereği haklarında ayrı ayrı kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına" diyerek kapatmış dosyayı Gökçeada Cumhuriyet Savcılığı.

***

Çetin, "Yaşanılan hukuk garabeti son buldu" diyor ama sormadan da edemiyor;

"Ya sonra?"

Bu karar;

Belki, mahkeme kararıyla beraat etmiş kişilerin yeniden çalışabilmelerini ve onları çalıştıranların yaftalanmamalarını sağlayacak, bir bakımdan "emsal" oluşturacak…

Belki, konunun takipçilerinden İsmail Saymaz''ın dünkü yazısında belirttiği üzere, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere muhalif belediyelere dönük "Güvenlik ve arşiv araştırması olmadan çalıştırdın" suçlamasını hükümsüzleştirmek bakımından da "emsal" oluşturacak…

Peki hukukun bir "siyasi mücadele aracı" olmadığı, olmaması gerektiğine dair "emsal", dahası "ibret" oluşturabilecek mi?

Madalyonun diğer yüzü "hukuk üzerinden gözdağı" gündemiyle zifiri karanlığa gömülmüşken, bu karar tek başına yargı bağımsızlığına dair "güven"i tesis etmeye yetecek mi?

"Yetmez ama evet" demenin lazım olduğu gün tam da bugün değil mi!

***

Keza…

Kendisi için doğmuş gibi görünen ayın gözünü kamaştırmasına izin vermeden, temkinli olmayı tercih ediyor Çetin de:

"Bu hukuksuzluklar, soruşturmalar, baskılar üzerinden modellenmek istenen bir Ünal Çetin olmayacağımı tekrar belirtmek istiyorum… Devletin mahkemesinin verdiği beraat kararı tanınmadan soruşturma başlattılar. Aylarca süren yazışmalar, ifadelerin mesaisi... Ve sonuç; kovuşturmaya yer yoktur!

Belki konuya kamuoyunun tepkisi olmasa davaya dönüşecek, yıllar sürecekti.

Şimdi burada harcanan eforun, burada tüketilen enerjinin hesabını kim verecek?

''O kişiyi işten çıkar'' diyerek beraat almış insanları adeta aforoz eden ilgili makamlardaki kişileri söylemek bile istemiyorum.

Bugün bu gayrihukuki soruşturma kapandı. Ancak eminim ki yarın; ben veya bir başkası benzer suçlamalara maruz kalacağız. İnsanlar mesailerini harcayacak, suç karşısında mağdur olan vatandaşlar da adliye kapılarında adalet arayacak. Bu olmaz. Adaleti sağlaması gereken makamların, siyasi saiklerle hareket etmeleri, en başta bu ülkenin insanına zarar verir."

Yazarın Diğer Yazıları