ERZURUM KONGRESİ ÖNCESİ VE SAFAHATI

ERZURUM KONGRESİ ÖNCESİ VE SAFAHATI
ERZURUM KONGRESİ ÖNCESİ VE SAFAHATI

Tarih bir milletin kanını, hakkını varlığını hiçbir zaman inkar edemez

Tarih bir milletin kanını, hakkını varlığını hiçbir zaman inkar edemez

 

Vatanın bölünüp parçalanması söz konusu olan bu kararda Doğu illerinde "Ermenistan", Adana ve Kozan havalisinde "Kilikya" adlarıyla Ermenistan, Batı Anadolu’nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan, Trakya’da hükûmet merkezimizin kapısına kadar böylece Yunanistan; Karadeniz sahillerimizde "Pontus" Krallığı ve ondan sonra vatanın kalan kısmında yabancı işgal ve kontrolü gibi artık 650 seneden beri bağımsız saltanat sürmüş ve tarihî adalet ve kahramanlığını vaktiyle Hindistan hududuna, Afrika’nın ortasına ve Macaristan’ın batısına kadar yürütmüş olan bu milletin kölelik düzeyine indirilmesi istenmektedir. Sonuçta bu devletin tarih sayfasını kapatarak, devleti sonsuzluk mezarına gömmek gibi insanlık ve uygarlıkla ve hele de millîyet ilkeleriyle açıklanması mümkün olmayan emeller kabul ve destek bulmuş ve görülüyor ki uygulama devresi de başlamıştır.
Bu uygulama gözümüzün önünde üzüntü verici bir şekilde yaşanıyor. İzmir, Aydın, Bergama ve Manisa havalisinde şimdiye kadar binlerce anaların, babaların, kahramanların ve çocukların akıp giden temiz kanı, Aydın gibi Anadolu’muzun en seçkin bir şehrinin Yunanlıların zulüm ve ateşli tahribatına kurban oluşu, memleketin bazı bölümlerinin İtalyan ve diğerlerinin işgaline uğraması ve Anadolunun iç kısımlarına doğru üzücü şekilde göç edilmesi elbette Gayretullah’a ve millî gayretlere dokunmuştur.
Efendiler!
Bilinen gerçeklerdendir ki, tarih; bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez. Bundan dolayı, böyle bir yalan örtüsünün arkasından vatanımız ve milletimizin aleyhinde verilen hükümler, kanaatler kesinlikle iflas etmeye mahkûmdur!
Ve işte bütün bu iğrenç zulümlerden ve bu talihsiz zavallılardan, tarihimize karşı uygun görülen haksızlıklardan üzüntü duyan millî vicdan, sonunda sesini yükselterek haykırmış ve Müdafaa-i Hukuk-i Millîye (Millî Hakları Savunma) ve Muhafaza-i Hukuk-i Millîye (Millî Hakları Koruma) ve Müdafaa-i Vatan (Vatanı Savunma) ve Müdafaa-i Hukuk-i Millîye ve Redd-i İlhak (başta Yunanistan olmak üzere topraklarımızı kendi sınırları içine katmak isteyen her türlü çabayı ret) gibi değişik isimlerle fakat aynı kutsal değerlerin korunması için ortaya çıkan millî akım, bütün vatanımızda artık bir elektrik şebekesi hâline girmiş bulunuyor. İşte bu kararlılıkla meydana getirdiği kahramanlık ruhudur ki vatan ve milletin kutsal bildiklerini kurtarma ve korumaya dayanan son sözü söyleyecek ve hükmünü uygulattıracaktır.
Efendiler!
Genel ve özel durum hakkında hepinizce bilinen bazı konuları burada tekrar hatırlatmayı faydalı buluyorum:
Dört aydan beri Mısır’da millî bağımsızlığın geri alınması için pek kanlı olaylar ve karışıklık devam ediyor. Sonuçta İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya götürülmüş olan temsilciler serbest bırakılmış ve bu temsilcilerin Paris Barış Konferansı’na gitmelerine izin vermek zorunda kalmışlardır.
Hindistan’da bağımsızlık için geniş ölçüde ihtilâl oluyor. Millî hedef-lerine ulaşmak için bankalar, Avrupalı kuruluşlar, demiryolları bombalarla tahrip ediliyor.
Afganistan ordusu da İngilizlerin millîyeti yok etme siyasetine karşı savaşıyor.
İngilizlerin bel bağladıkları hudut kabileleri de Afganlılara katıldıkları ve bu yüzden İngiliz askerlerinin de içeriye çekilmek zorunda kaldıklarını İngiliz gazeteleri itiraf etmişlerdir.
(Devam edecek)