Hakkı Öznur : Muhsin başkan istibdada karşı istiklale aşıktı

Hakkı Öznur : Muhsin başkan istibdada karşı istiklale aşıktı
Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı, merhum Muhsin Yazıcıoğlu, şehadetinin 13. yılında Tacettin Dergâhı’nda bulunan kabri başında dualarla anıldı.

Program öncesi gelenlere sıcak çorba, pilav, ayran ve çay ikramı yapıldı, lokma dağıtıldı. Yazıcıoğlu''nun mezarı başında Kur''an-ı Kerim ve mevlit okundu. Gönüllere taht kuran lider, dualarla ve okunan Kuran’la yâd edildi. Mezar, çiçeklerle donatıldı, gözyaşlarıyla sulandı.

Taceddin Dergâhındaki anma programına merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, çocukları Firuze Yazıcıoğlu, Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak, aile yakınları, çeşitli siyasi partilerin ve STK’ların temsilcileri, Muhsin Yazıcoğlu’nun dava ve yol arkadaşları, Alperen Gençlik ve kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı.

Programında kabrin başında Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı, Araştırmacı Yazar Hakkı Öznur bir konuşma yaparak Muhsin Yazıcıoğlu’nun 40 yıllık siyasi çizgisini, mücadelesini, davasını anlattı.

Öznur konuşmasında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yokluğunun derinden hissedildiğini ifade ederken Yazıcıoğlu’nun küresel bir tertiple şehit edildiğini söyledi.

Öznur, Muhsin Yazıcıoğlu için bir mesaj da yayımladı.

Yayımlanan mesajın tam metni:

TÜRKİYENİN EN ÖNEMLİ SORUNU : KAHT-I RİCAL

Zor zamanlardan geçiyoruz. Sıkıntılı ve bunalımlı günlerdeyiz. Zor zamanlardan geçerken, millet önderlerine, gerçek devlet adamlarına ihtiyaç duyarız. Onlar, devlete, millete, vatana, sahip çıkmalarıyla, varlıklarıyla, duruşlarıyla, yol göstermeleriyle hep anılırlar ve aranırlar. İşte, milletin adamı, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu da onlardan biriydi. Milletin sevdiği, değer verdiği, güvendiği bir siyaset adamıydı.

en önemli sorunu: Kaht-ı rical. Eskilerin "kaht-ı ricâl" yani “devlet adamı kıtlığı” dedikleri bir süreç yaşanıyor ülkemizde. Onun yokluğu hem devlet nezdinde hem millet nezdinde derinden hissediliyor. Toplumun bütün kesimleri onu özlemle arıyor. Birleştirici, bütünleştirici, yol gösteren, sağduyulu, itidalli tavrıyla hep örnek olmuştur.

Milletin adamı, büyük dava ve siyaset adamı liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarımızın şehadetinden bugüne 13 yıl, 4749 gün geçti. Acımız, hala dipdiri. Hüznümüz, devam ediyor. Türkiye, yiğit dava adamını, adam gibi adam olan Muhsin Yazıcıoğlu’nu arıyor.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun “gizli ajandası” yoktu. Açık, şeffaf ve milletiyle, dava arkadaşlarıyla iç içe, bir bütün olan milli bir liderdi. Muhsin Yazıcıoğlu için kişilerin, grupların bekası değil, devletin, milletin bekası, ülkenin yarınları önemlidir.

Muhsin Yazıcıoğlu, hiçbir zaman benliğini, nefsini, davanın önüne geçirmemiştir. “Ben siyaseti Allah rızası ve içinden çıkmış olduğum Türk milleti için yaptım” sözünü Muhsin Yazıcıoğlu, ağzından asla eksik etmemiştir.

Şehit Muhsin Yazıcıoğlu deyince dava adamlığı, davaya adanmışlık, fazilet, fedakârlık, vefa, kadirşinaslık, hasbilik, beklentisizlik akla gelir. Kendisi için bir gün yaşamadı. Ömrünü, hayatını, verdiği yüce davasına adadı. Her türlü istibdada karşıydı, istiklal aşığıydı. Çile adamıydı. Davasının çilesini çekti hep.

ALLAH MUHSİNLERLE BERABERDİR

Bütün ömrünü, bütün varlığını, Kur''an''a bağlayan bir adamdı. Davasını Kur’an’la anlatan, ülküsünü iliklerine kadar yaşayan Muhsin Yazıcıoğlu, bir Kur’an ve peygamber sevdalısıydı. Onun referansı Kur’an ve sünnetti. Kamil bir Müslümandı, feraset sahibi bir liderdi. Muhsin Yazıcıoğlu deyince Kur’an’a adanmış bir ömür ve Allah ve peygamber sevdası ile dolu bir yürek karşımıza çıkıyor.

Yüce kitabımız Kur’an diyor ki, “Allah, Muhsinlerle beraberdir.”

Kur’an ayetlerinde ‘Muhsin’ ifadesi birçok yerde geçmektedir.

Kur’an’ın açıkladığı 99 güzel isminden biri de Muhsin olan Cenab-ı Allah, güzeli ve güzellik sergileyenleri sever. O, gerçekten Muhsinlerdendi. Muhsin Başkan, güzel bir insandı.

Allah, iyilik ve güzellik insanı olan Muhsinlerle beraberdir. Hiç şüphesiz yüce Allah, dünyada ve ahirette kötülerle değil, Muhsinlerle/iyilerle beraberdir. Dünyada kiminle birlikte olursak, kıyamet günü de onunla birlikte oluruz.

Acımız hale taptaze, tarifi mümkün değil. Acımız, hüznümüz devam ediyor. Muhsinlerle de hüznümüz Allah’adır bizim…

ALDANMADI, ALDATMADI, DİK DURDU, DÜZ YAŞADI

Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu, klasik bir politikacı değildi. Onda İslam ahlakı vardı. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir liderdi. Asla çıkarların adamı olmadı, daima fikirlerin adamı oldu. O, siyasi parti başkanının ötesinde tarihi bir kişilikti. Politikanın kayıkçı kavgasını andıran bir üslupla yürütüldüğü bir zeminde, inancın ve fikrin doğrularını söyleyerek, Türk siyasetinin hesap yapmayan tek lideriydi.

Muhsin Yazıcıoğlu için kişilerin, grupların bekası değil, devletin, milletin bekası, ülkenin yarınları önemlidir. Türkiye’nin milli direnç merkeziydi, Meclis’in sigortasıydı.

Muhsin Yazıcıoğlu sağlam karakterli yüksek ahlaklı ve dik duruşlu bir dava adamıydı., İstikamet ve vakar sahibiydi. Hiç yanlış yapmadı, politikanın hiçbir kiri bulaşmadı üzerine. O, makam ve mevkileri değil, sonsuzluğu düşünen bir liderdi. Siyasi yaşamı boyunca, her türlü emperyalizm ile liberal, kapitalist sistemle mücadele etti. Egemen güçlere, çıkar çevrelerine asla boyun eğmedi, iç ve dış karanlık mihraklarla daima mücadele etti.

Günümüzün bazı siyasi liderleri gibi makyavelist değildi, oportünist değildi, ikiyüzlü değildi, siyaseti kirletenlerle hep mücadele etmiş, temiz siyaseti savunmuş bir liderdi. ‘Aldanmadı’, ‘aldatmadı’, milletimizden özür dileyecek yanlışlar yapmadı. Ne ‘aldandı’ ne ‘aldattı’. Hep doğru, ilkeli, tutarlı siyaset izledi.

Hiçbir çıkar ve menfaat duygusu olmadan millet aşkı ile yola çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, milletine asla yalan söylemedi, yanlış yapmadı, popülizme sapmadı, sağa sola yalpalamadı, politikanın fırıldaklarından olmadı, ikiyüzlü davranmadı. İhtirasları yoktu… Nefsine esir düşmedi, kimseye iftira atmadı, kin tutmadı, tribünlere oynamadı, kaos peşinde koşmadı. İç ve dış karanlık odaklara teslim olmadı; egemen güçlere, çıkar çevrelerine boyun eğmedi.

Hep dik durdu, düz yaşadı. Hayat çizgisinde kırıklık yok. Çizgisini bozmadı, istikametini değiştirmedi. İnandığı değerlere hep bağlı kaldı. Kendisi için bir gün yaşamadı. Ömrünü, hayatını, verdiği yüce davasına adadı. O, makam ve mevkileri değil, sonsuzluğu düşünen bir liderdi.

Siyaset üslubunda seviye, nezaket, naiflik, hoşgörü, diyalog, kuşatıcılık vardı. Bugün ülkeyi yönetenlerin üslubunda ise tam tersi var. Güç zehirlenmesi yaşayan siyasetçileri daima uyarmıştır. Güç çılgınlığı ile yoldan çıkan saldırgan ve çirkin bir dil kullanan, kendini “tek adam” olarak görenleri, otokrasiye saplanmakla itham etmiştir.

İSTİKAMETİ, KIBLESİ DOSDOĞRU BİR DAVA ADAMIYDI

Siyasi çizgisinde kırıklık yoktur. İstikameti-kıblesi dosdoğru bir dava adamıdır. İman ve ahlak abidesi bir şahsiyetti. Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu için önemli olan iktidar vizesi değil, yüce Rabbimizin rızasıydı. Kur’an ve sünnet çizgisinde bir hayat sürdü. Muhsin Yazıcıoğlu için önemli olan iktidar vizesi değil, yüce Rabbimizin rızasıydı. Kur’an ve sünnet çizgisinde bir hayat sürdü.

Hesap adamı değil, gerçek bir dava ve gönül adamıydı. O, istikamet ve vakar sahibiydi. Hiç yanlış yapmadı, politikanın hiçbir kiri bulaşmadı üzerine. O, makam ve mevkileri değil, sonsuzluğu düşünen bir liderdi. Siyasi yaşamı boyunca, her türlü emperyalizm ile liberal, kapitalist sistemle mücadele etti. Egemen güçlere, çıkar çevrelerine asla boyun eğmedi, iç ve dış karanlık mihraklarla daima mücadele etti.

OTOKRASİYE, OTORİTERLEŞMEYE KARŞI ÇIKMIŞ DEMOKRASİYİ, ADALETİ, ÖZGÜRLÜKLERİ SAVUNMUŞTUR

Muhsin Yazıcıoğlu, tarihi tecrübesiyle, birikimiyle, kamplaşmaya, cepheleşmeye, kutuplaşmaya, karşı çıkmış, ötekileştirici ve gerilimden, kaostan yana olan kirli politikaları şiddetle eleştirmiş, siyasi iktidarları uyarmış, demokrasiyi ve adaleti savunmuştur.

Muhsin Yazıcıoğlu, otokratik siyasete ve otoriter heveslere daima millet adına karşı çıkmış, demokratik, sivil siyaseti savunmuştur. Vesayetten ve güçten yana değil, milletten, haktan ve haklıdan yana taraf olmuş, hukukun üstünlüğünü savunmuştur.

Muhsin Yazıcıoğlu, siyasette otoriterleşme eğilimlerine hep dikkat çekmiştir. Tek parti güdümlü otoriterleşmeye karşı durmuş, demokrasiyi ve özgürlükleri savunmuştur. Her zaman otoriter, hegemonik ve despotik iktidarlara ve ceberut devlet anlayışına karşıydı.

Muhsin Yazıcıoğlu, ötekileştirmezdi. Birleştirici, bütünleştirici ve kuşatıcıydı. Toplumu ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetleri her zaman tehlikeli bulmuş ve uyarıcı olmuştur. Siyasi yaşamı boyunca tek adam anlayışına, lider sultasına daima karşı çıkmıştır. Kışkırtıcı dil ve söylemi, öfkeyi, inatlaşmayı ve kutuplaştırmayı, bir siyaset tekniği olarak kullanan siyaset üslubunu, tehlikeli bulmuştur.

Siyaset üslubunda seviye, nezaket, naiflik, hoşgörü, diyalog, kuşatıcılık vardı. Bugün ülkeyi yönetenlerin üslubunda ise tam tersi var. Muhsin Yazıcıoğlu gönül dilini, demokrasi dilini kullanmıştır.

Siyasi yaşamı boyunca kaos ve gerilim peşinde koşanlarla kararlı bir şekilde mücadele etti. Gerilim siyasetçisi değil, gönül insanıydı. Siyasette “benden yana olanlar” ve “karşımda olanlar” diye ikiye ayıran yaklaşımların ülkeye büyük zararlar vereceğini daima dile getirmiştir. “İnsanları ötekileştirerek bir yere varamayız” diyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, adeta kibir kokan, kendisini demokratik bir şekilde eleştirenlere asla tahammül edemeyen, nefsine yenik düşmüş, ihtiraslarına teslim olmuş siyasetçilerin, demokrasi için tehlikeli olduğunu hep vurgulamıştır. Güç zehirlenmesi yaşayan siyasetçileri daima uyarmıştır. Güç çılgınlığı ile yoldan çıkan saldırgan ve çirkin bir dil kullanan, kendini “tek adam” olarak görenleri, otokrasiye saplanmakla itham etmiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman şunu söylemiştir: “Devlet öfkeyle, nefretle, kinle, hırsla yönetilemez.” Devleti yönetenlere, hükümeti yöneten siyasilere “milleti karşınıza almayın, milletin değerlerine saygılı, kucaklayıcı ve kuşatıcı olun, ülkeye ve millete karşı sorumlu olduğunuzu unutmayın ve sorumluluk bilinciyle hareket edin” tavsiyelerinde bulunmuştur.

MUHSİN YAZICIOĞLU ÇİZGİSİ, HAK, HUKUK, ADALET ÇİZGİSİDİR

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, adaleti, demokrasiyi ve özgürlükleri savunan, özgürlükçü ve demokrat bir çizgidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, tek adam, tek parti rejimi peşinde koşan zihniyetleri, ülke ve demokrasi açısından tehlikeli olarak görmüş ve her türlü otoriter anlayışa ve otokratik siyasete karşı çıkmıştır.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, çoğulcu sivil ve demokratik bir anlayışı savunur. Tek adam tek parti anlayışına, totaliter ve otoriter zihniyetlere temelden karşıdır.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, oligarşik ve bürokratik dikta rejiminin devamından yana olan otoriter ve totaliter düşünceye sahip zihniyetlere karşı, sivil, demokratik, hukukun üstün olduğu iradeyi ortaya koyan, milli ve yerli bir çizgidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, demokrasi düşmanlarına asla boyun eğmez, hiçbir güç ve odak tanımaz, askeri vesayete karşı çıkar, vesayetçiliği mahkum eder.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, otokratik siyasete, otokrat liderlere, otoriterleşmeye ve otoriter eğilimlere kökten karşıdır. Siyasette her türlü otoriterleşme eğilimlerini demokrasi için tehlike olarak görmüştür.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisine göre otokrasi ve otoriteryanizm, devlete hakim olmuştur. Tek parti güdümlü otoriterleşme demokrasiyi ve özgürlükleri tehdit etmektedir. Otoriter ve totaliter yönetimler, tiranlar, mutlak gücü kaybetmemek adına çoğunlukla baskıya ve şiddete başvururlar. Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, tiranlığa, diktalara, diktatörlüklere şiddetle karşıdır.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, her türlü otoriter zihniyetlerle daima mücadele eden, demokrasiyi ve milli iradeyi savunan demokrasi çizgisidir. ötekileştirici değil birleştirici ve bütünleştiricidir. Milletin evlatlarını “bizler” ve “onlar” diye ayırmaz.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, 30 yıl önce Türk siyasetine “sivil inisiyatif programı” ile tarihi bir çıkış yapan, Türk demokrasi tarihinde ilk ve önemli bir yere sahip olan sivil toplum, sivil siyaset, sivil anayasa, adalet, demokrasi ve özgürlük vurgusu yapan, tarihi bir manifesto olan, bugün de yarın da her zaman geçerliliğini koruyan, millet merkezli programın çizgisi ve savunucusudur.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, 28 Şubat sürecinde Baas tipi dikta rejimi kurma çabasına girenlere karşı ilkeli bir duruş sergileyen, “Namlusunu milletine çevirmiş bir tankı asla alkışlamam”, “Türkiye, İran olmayacak, Cezayir olmayacak, Suriye yapılmasına da biz asla müsaade etmeyeceğiz” diyen, milletten yana olan milli çizgidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, 28 Şubat ve e-muhtıra günlerinde, “Biz, milli iradeden ve demokrasiden yanayız. Demokrasinin köklü bir şekilde yerleşmesi için sandıktan çıkan iradeye herkes saygı göstermelidir. Demokrasiye balans ayarı yapmak isteyen hadsiz, militarist, darbeci, cuntacı, millet düşmanı vesayetçi çevrelerle her türlü odaklarla mücadelemiz devam edecektir. Ülkemizin istikrarsızlığa düşürülmesine asla müsaade etmeyeceğiz. İstikrarın temini için her şeyi yapacağız” diyen, milletten ve demokrasiden yana olan şehit Yazıcıoğlu çizgisine bağlı olmaktır.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, Türkiye’nin en karanlık yıllarında ölüm tehditleri, gözdağları vermeye çalışan iç ve dış mihraklara, askeri vesayete bağlı BÇG vb. millet ve demokrasi düşmanı karanlık yapılara, “Kimse bizim aldığımız kararı değiştiremez, kimse bize dayatma yapamaz, milletin aleyhine iş yaptırtamaz. Biz, milletimiz ne diyorsa onu yaparız. Demokrasiyi tanımayanları, milli iradeyi tanımayanları, biz hiç tanımayız. Bizim hayatımız, şer odaklarıyla mücadeleyle geçti. Zalimlere, darbecilere, cuntacılara asla boyun eğmedik.” diyen yiğit lider Yazıcıoğlu çizgisidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, 28 Şubat sürecinde milletten ve demokrasiden yana olan tavrını değiştirmesi için Meclis’te kendisini ziyaret eden, askeri vesayetle, bürokratik oligarşi ile bağlantılı bazı vekillere, eski bakanlara ve meclis’teki odasına gelerek Refah-Yol hükümetine destek vermemesi için kendilerince gözdağı vermeye kalkan çakallara, “Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu. Bana baskı sökmez. Ben kimseden emir ve talimat almam. Allah’tan başka kimseden korkumuz yok. Biz milli iradeye inanıyoruz. Milli iradenin dışında hiçbir iç ve dış odak tanımayız.

Demokrasi dışı arayışlara şiddetle karşıyız. Demokrasinin arkasında durmaya ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Sizi gönderen patronlarınıza, paşalarınıza söyleyin, hiçbir güç odağı Muhsin Yazıcıoğlu’na milletin aleyhine, demokrasinin aleyhine bir iş yaptıramaz. Ben ve dava arkadaşlarım, milletle siyaset yaparız. Sadece milletimize hizmet ederiz. Herkes bunu böyle bilsin. Bizi uşaklarıyla, piyonlarıyla maşalarıyla karıştırmasınlar! Şimdi burayı terk edin, gözüm görmesin sizleri bir daha.” diyen ve arkalarına bakmadan kaçan korkaklara ve onların arkasındaki odaklara haddini bildiren, cesur lider Muhsin Yazıcıoğlu çizgisidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, tankları sokağa çıkartan, tankların yürüyüşünü, “demokrasiye balans ayarı yaptık” diye selamlayan, militarist, millet düşmanı zihniyete karşı “demokrasi tankla denetlenmez. Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı millettir. Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkelerini korumadan demokrasiyi koruma ve geliştirmenin de imkânı yoktur” anlayışını savunur.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, demokrasi ve milli irade düşmanı, ordu içinde MDD’ci (Milli Demokratik Devrim), mezhepçi zihniyetin oyunlarını bozan, hamlelerini boşa çıkaran cesur ve cesareti olan milli ve yerli çizgidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisine göre Türkiye darbeciliğin, komitacılığın ve cuntacılığın bedellerini çok ağır ödemiş bir ülkedir. Artık Türkiye de bu çağ dışı hastalıklı anlayışların, zihniyetlerin dönemi kapanmalıdır. Türk demokrasi tarihinde darbe dönemleri, karanlık dönemler olarak hatırlanmalı, bir daha bu dönemlerin yaşanmaması için herkesin demokrasiye sahip çıkması gerekmektedir. Demokratik bir hukuk devletinde ahlaki yönü olmayan bir yöntemdir darbecilik ve cuntacılık…

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, askeri darbe ile yönetime el koyup, BAAS’çı/Nusayrici bir dikta rejimi kurma çabalarına; “Türkiye, İran olmayacak, Cezayir olmayacak. Suriye yapılmasına da biz asla müsaade etmeyeceğiz!” diyen, şehadete yürüyen liderin çizgisidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, BAAS rejimi peşinde koşan vesayetçi çevrelere, bürokratik oligarşiye, sivil ihtilal kuvvetlerine, millet adına meydan okuyan tek lider olan Yazıcıoğlu’nun siyasetinden taviz vermeyen ilkeleri ve değerleri olan çizgidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi gece yarıları gelen e-muhtıra ve bildirilere anında demokrasi ve millet adına cesurca cevap veren hadlerini bildiren, cesurların, cesur yüreklerin çizgisidir.

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi, ordu içindeki mezhepçi cuntalar, 1997 Haziran’ında 2007 Nisan’ında darbeyi yapmayı planlarken, birtakım siyasiler ve bürokratlar, ‘darbe olacak’ diye yurt dışına çıkma hazırlıkları yaparken, “Türkiye Suriye olmayacak” diyerek, BAAS tipi dikta rejimi kurmak isteyen çevrelerin, oyunlarını bozan, ülkeyi askeri darbeden döndüren, millet kahramanlarının çizgisidir.

İLKESİ, DEĞERLERİ OLMAYANLAR, BOYUN EĞERLER

Milletin adamı Muhsin BAŞKAN, 30 yıl önce askeri vesayete, bürokratik oligarşiye, oligarklara, milli irade düşmanlarına, şu tarihi sözlerle meydan okuyor ve alayına dikiliyordu:

“Biz bu ülkede toplumsal barışı, sosyal adaleti, yaşanabilir, özgür ve demokrat bir Türkiye’yi tesis etmek, kurmak için yola çıktık. Milletle kavgalı, milletin inanç ve değerleriyle alay eden tahakkümcü, dayatmacı, baskıcı, ceberut sistem mutlaka değişmelidir ve Allah’ın izniyle de değişecektir. Kendilerini, milletin ve demokrasinin üstünde gören güç ve odaklarla mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.”

Milletin adamı, her zaman dik durmuş, doğru gitmiş şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun 19 Mart 2009 günü Karaman seçim bürosunda söylediği şu sözleri çok önemli ve anlamlıdır:

"Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."

İlkeli, seviyeli, tutarlı siyaset izleyen, her zaman dik duran, milletin adamı şehit Muhsin Yazıcıoğlu, 2006 yılının Haziran ayında Birlik Akademisi’nde verdiği bir konferansta, dik duruş ortaya koyamayan siyasetçilerle ilgili şu tarihi sözleri söylemiştir:

“Ben siyaseti Allah rızası ve içinden çıkmış olduğum Türk milleti için yaptım. Siyasette her zaman açık, şeffaf ve ilkeli olacaksınız. Milletine hizmet etmek isteyen siyasetçi, her zaman dik durmalıdır. Hakkı söylemek kolay iş değildir, dik durmayı gerektirir. Açığı olanlar, diyet borcu olanlar, dik duruş ortaya koyamazlar. Eğilenler, bükülenler, yamulanlar, sistemin adamı olurlar, silinir giderler. İktidarlarla, güç odaklarıyla, çıkar çevreleriyle menfaat ilişkisine girenler, kirli ve karanlık ilişkileri olanlar, çok kolay teslim alınırlar. Ardından güç odaklarının istediklerini yerine getirirler ve onların maşası olurlar, onların söylediklerinin dışına çıkamazlar.”

18 Haziran 2000 tarihinde katıldığı bir şölende yine milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu, şunları söylüyordu:

“Ne loca ne sermaye bizi asla satın alamaz. Hiçbir locanın, hiçbir kirli sermayenin bizi satın alması mümkün değildir. Hiçbir küresel, egemen, emperyalist gücün önünde eğilmedik, dik durduk, dik durmaya devam edeceğiz. Küresel güçlerin senaryolarına alet olmayız, projelerinde yer almayız. Haksızlıkla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz.”

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, “Kimseye diyet ödemedik! Biz milletle varız, milletimizle var olmaya devam edeceğiz” demişti.

MUHSİN YAZICIOĞLU: “ABD’NİN, İSRAİL’İN, KÜRESEL MAFYANIN ADAMI OLMAYI KABUL ETSEYDİM ÇOKTAN BAŞBAKAN OLURDUM”

Muhsin Yazıcıoğlu, küresel güç merkezlerine koşmadı. Siyonist merkezlerde konuşmalar yapmadı. Yahudi lobilerinden, İngiliz kraliçesinden madalya almadı. CIA istasyon şefleri ile yurt içinde, yurt dışında gizli kapaklı görüşmeler yapmadı. Malikânelerde, ofislerde bir araya gelmedi. Sabah kahvaltılarında, akşam yemeklerinde onlarla oturup yemek yemedi.

ABD, AB ve Davos’ta dünyayı yönetmeye çalışan dünya kapitalizminden icazet almadı. Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca küresel güç merkezleriyle mücadele etti. Muhsin Yazıcıoğlu’na küresel emperyalist güçler diz çöktürtemedi. Bu ülkede, bu coğrafyada emperyalizme boyun eğenler, işbirlikçiliğini, taşeronluğunu yapanlar oldu. Ancak, milli lider Muhsin Yazıcıoğlu, emperyalizme boyun eğmedi, emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı.

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, Meclis’te, seçim meydanlarında, çeşitli platformlarda, küresel projelere nasıl alet olmadığını, dik durduğunu, boyun eğmediğini anlatmıştır. Sosyal medyada yayınlanmakta olan Afyon-Emirdağ konuşmasında yine tarihi öneme sahip şu sözleri söylemişti:

“Eğer, Amerika’nın, İsrail lobilerinin, AB fonlarının, küresel mafyanın, Türkiye’yi sömüren sermayenin, çetelerin adamı olmayı kabul etseydim, başbakan yardımcısı olurdum, başbakan da olurdum, başka şeyler de olurdum. Ama ben sizinle yürümek istediğim için tenezzül bile etmedim, etmem de. Dış güçlerin dediklerini kabul etseydim, onların projelerinde yer alsaydım, başbakan da olurdum, iktidara da gelirdik. Ben milletin adamıyım. İktidara geleceksem milletimin desteğiyle gelirim, dış güçlerin, karanlık mihrakların desteğiyle değil. Ben sadece milletimden güç alırım, vesayetçilerden, kirli yol ve yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan iç ve dış mihraklardan değil.”

Yine Muhsin Yazıcıoğlu, bir meydan konuşmasında şunları ifade etmiştir:

“Ülkemize yönelik küresel, siyaset mühendisliği yapılıyor. Küresel iradeye boyun eğmem. Sermayenin, statükonun emrine girmem. ‘Başbakan olacağım’ diye, ‘cumhurbaşkanı olacağım’ diye inançlarıma, ilkelerime, davama ihanet etmem. Geleceksem iktidara milletimin desteğiyle gelirim. Biz parayla, makamla, mevki ile satın alınacak adamlar değiliz.

Biz milletimizle siyaset yaparız ve ancak büyük Türk milletine hizmet ederiz. Biz bağımsız bir siyaseti, millete dayanan bir siyaseti ilkemiz edindik. Hiçbir odak bizim siyasetimize ve duruşumuza müdahale edemez. Bu milli ve yerli çizgimizden ve milli duruşumuzdan asla taviz vermeyiz.”

GELECEĞİ YEZİDLER DEĞİL MUHSİNLER YAZACAK

Biz büyük lider, millet önderi, milletin adamı Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol arkadaşlarıyız, dava arkadaşlarıyız. Hiçbir güç, odak bize boyun eğdiremez. Hiçbir güç ve odak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarını, Alperen kadrolarını hak yoldan, Kur’an yolundan, millet yolundan döndüremez.

Hayatı boyunca zalimlerin önünde asla başını öne eğmeyen, her türlü güç ve şer odaklarına karşı dik durarak Hakk’ın ve haklının yanında yer alan şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonunu inançla, kararlılıkla sürdüreceğiz. Hakkı, adaleti, sadakati, samimiyeti ve ahlakı, bu davanın mensupları olarak savunmaya devam edeceğiz.

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun izinde giden dava arkadaşları, ülküdaşları, şehit liderlerinin öğrettiği yüce ülkü ve değerlerin ışığında adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamları olmaya devam edeceklerdir. Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun söylediği gibi dik duracağız, doğru söyleyeceğiz, düz yürüyeceğiz.

Ömrünü, aziz Türk milletine, Türk- İslam ülküsüne vakfetmiş, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber olduk. İyi ki onun gibi yiğit bir liderle, adam gibi adamla yol ve dava arkadaşı olmuşuz. Ne mutlu bizlere…

Rabbimizin yüce kitabında Muhsinleri sevdiğini ferman ettiği ayetlerindeki gibi kendini Allah’a adamış yiğit ve güzel bir insandı Muhsin Başkan…

Yiğit lider, şehit lider, Muhsin Başkan’ımızı ve şehadete yürümüş tüm şehitlerimizi, dava büyüklerimizi, dava arkadaşlarımızı, rahmetle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Onları asla unutmadık ve unutmayacağız.

Ey şehit liderim;

Davan davamız, yolun yolumuz, kavgan kavgamız, sevdan sevdamızdır.