Havada 2002 kokusu var

Havada 2002 kokusu var

Yollardayız..

Bu satırlar da, Kahramanmaraş, Osmaniye, Kilis ve Gaziantep ziyaretlerinin ardından, Ankara yolunda kaleme alındı..

Ankara''da oturup ahkam kesmek yerine, milletin ayağına gidip derdini dinlemek, normal şartlarda, bir siyaset biçimi, ya da siyasi bir tercih..

Ama Türkiye''nin bugünkü şartlarında bir mecburiyet..

Çünkü herkes öyle dolu ki, herkes öyle kırgın ve kızgın ki..

Milletin arasındaki muhalefete, A Haber''iyle, saçmalayan elemanlarıyla kumpas kurduran iktidar aklının almadığı şu;

Muhalefet de sitemine, derdine kulak vermezse, millet patlamanın eşiğinde..

Aslında yatsın kalksın muhalefetin bu çabasına dua etsinler..

Artık sosyal medyadaki paylaşımlar da kesmiyor öfkeyi..

**

Fahrettin efendi ve Mahir abileri kurulan basit, komik ve aptalca tuzakları, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından kampanyaya dönüştürmekle meşgul..

Bu yanlarıyla bile aslında ne kadar liyakatsiz kadrolar olduklarını, kimseye ihtiyaç bırakmadan kendileri ispatlıyor..

Gayet açık ki;

650 liraya gül gibi geçinebildiğini söyleyen, yalan özürlü birinin peşine takılan, iletişim özürlüler bunlar..

İşi terörle merörle soslandırma saçmalığından bir adım ileri gidemeyen, cahil takımı bunlar..

"650 liraya gül gibi geçiniyorum" diyen bir aklın, vatandaşın aklıyla alay ettiğini göremeyecek kadar beceriksiz,

Bu yalanla Meral Akşener''e saldırdığında, hasar verebileceğini düşünebilecek kadar da yarım akıllı bunlar..

**

Nizip''te emekli bir abimizle ayak üstü sohbet ettik..

"Partiden misin?" diye sordu..

Görevimi söyledim, ikinci soru geldi;

-O 650 liraya geçindiğini söyleyen adamı her yerde konuşturmanız lazım.. 1400 lira emekli maaşı alıyorum.. Bize de anlatsın nasıl beceriyormuş..

Tebessüm ettim..

Televizyonda izlemiş.. Her ne kadar malum kanallarda, işin terör-merör sosu öne çıkarıldıysa da, 650 lirayla gül gibi geçindiği kısmı da yayınlandı tabi..

Emekli abimiz oradan duymuş..

Kurulduğu günden bu yana, Ak Parti''ye oy vermiş.. Onu da niyeyse kısık sesle söyledi..

"Güvendik, bizi yolda bıraktılar, bize sırtlarını döndüler" diye devam etti..

"Şimdi de kalkmış, doğruları söylüyor diye bu kadına çamur atıyorlar.. Hakkımı helal etmiyorum.."(İfade abimize ait)

"Kime çamur atıyorlar abi?" dedim, "Meral Hakşener''e" dedi..

Akşener değil, Hakşener..

Şu sözü sıkça duymaya başladık, "Hakkımı helal etmiyorum!"

**

Güvendiler..

Milleti dilinden düşürmeyen nutukları gerçek sandılar..

Sonunda yalnız bırakıldılar..

Esnafıyla, işçisiyle, köylüsüyle, emeklisiyle, güvenip oy verdikleri iktidar tarafından yapa yalnız bırakıldılar..

Kırgınlıkları buna.. Kızgınlıkları buna..

**

Ruh halleri, sayın Cumhurbaşkanı''nın, her felaketin ardından söylediği "Kandırıldık" tekerlemesine benzemiyor..

Hakikatle söylüyorlar, gerçekten kırgınlar..

"Ak Parti''ye oy verdim" sözünü kısık sesleri söylemeleri de bundan..

**

"İki kilo makarnaya" diye başlayan siyasi dangalaklık, kazanmak için çaba harcadı da,  alternatif üretti de, bu emekli abim karşılıksız mı bıraktı?

Hayır..

Herkesin kendi mahallesindeki gücüyle, düzeniyle mutlu olduğu bir siyasi dönemin hayatımızda açtığı yaralar bunlar..

Herkesin birbirine bağırıp çağırdığı, böylece, iktidarın kamplaştırma stratejisine katkı verdiği bir garip dönemdi bu..

Artık bitti..

Çünkü artık, muhalefet liderini dinlemeye gelen,

Yapılan haksızlığa karşı duran,

İletişim beceriksizliklerini gören,

Ve iktidar partisine oy verdiğini kısık sesle söyleme ihtiyacı hisseden bir uyanış var..

Bu uyanış kendiliğinden değil..

Ya da sadece şartların ürünü değil..

Bu uyanış, artık alternatif görebilmenin sonucu..

**

İktidar partisine oy vermişleri itip kakmadan, çamur atmadan, hakaret etmeden konuşan, ve dinleyebilen bir siyaset dilinin sonucu..

Sonuçta kim nereye oy verdiyse verdi..

Mevzu geldi memlekete dayandı..

Pul olan paramızla, yüksek enflasyonla, vatandaşının çaresizliğini görmezden gelen iktidarıyla, kaynamayan tenceresiyle, bulunamayan işiyle, Türkiye gerçeği geldi kapı gibi karşımıza dikildi..

Türkiye bir büyük değişime hazırlıyor kendini..

Bu değişim kararında tek yetkili Millet..

Ankara''daki kulelerde sefa süren abiler bilmez ama, sahadaki bizler görüyoruz, millet gerçekten çileli..

Ve o çile, o büyük değişimin anahtarı..

**

Kendine duyulan güveni, verilen desteği bozuk para gibi harcayan bir iktidar gidiyor, yeni bir iktidar yakında..

Peki kim gelir?

Bilmem..

Ona karar verecek olan da millet..

Ancak, o değişimi isteyenlere düşen bir görev var;

Bundan sonraki her adımı, o değişimi sağlayacak şekilde atmak..

Hiçbir kişisel hesap yapmadan,

Hırslara yenilmeden,

Gerçeğin izinde,

Ne yapılması gerekiyorsa, onu yapmak..

32 yıllık bir gazeteci olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim;

Havada 2002 kokusu var..

2002''de yaşanan sürprizin daha büyüğü yola çıkmış geliyor..

Türkiye''nin ekmek gibi, su gibi ihtiyacı olan o iktidar değişikliğini isteyenlerin üzerine düşen görev belli;

Bu yola barikat örmemek, iktidarın tuzağına düşmemek, kazanmak için ne yapmak gerekiyorsa onu yapmak..

Yani gerçekten asla kopmamak..

Tarihteki örneklerinden de biliyoruz ki, gerisini zaten millet sandıkta hallediyor..

Yazarın Diğer Yazıları