Hayatım boyunca güvenemediklerim

Sayın okurlarım, ben Hakkari’deki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’muza yönelik kalleş saldırıların neticelerini bilmediğimiz son mutlu günümde, fikirdaşlarımla güzel bir gece yaşadım. Konuma geçmeden bu mutlu düğün gecesinden sizleri de bilgilendirmek ve ülkücü işadamı kardeşimiz Şuayip Bozfakıoğlu’nun yetişkin oğlu Gökalp’in Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Yıldız Hisar tesislerindeki mutlu düğününde gördüğüm güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim.
Tarsus’umuzun Yörük köylerinden gelen yün hırkalı ve başörtülü Türk anaları ile şalvarlı Yörük ağalarla, delikanlı yiğit konuklarla kucaklaştım. Onların katıksız Türklük kokan davranışlarını ve Yörük zeybeği oyunlarını bıkmadan doya doya seyrettim. Şuayip kardeşimiz sağ olsun davetliler içindeki Türkçü ve Turancıları, vatan kurtarmaları için bir masada toplamış ve Tarsus’dan gelen Yörüklerle sohbet etmelerini temin edecek bir düzenleme yapmış. Altan Deliorman, Yakan Cumalıoğlu, Erk Yurtsever, Ergun Gençeren, Mete Çalışkan ve eşleri ile ben bir masada idik. Bütün gece eli öpülecek Tarsuslu Yörük analarla ve şalvarlı yiğit Yörüklerle sohbet edip hasret giderdik ve Bade Tuğçe kızımızla Gökalp oğlumuza saadetler diledik.
Sayın okurlarım, bugünkü konumuza dönelim ve siyasi kanadı Hıristiyan kulübü Avrupa Birliği’nin, askeri kanadı ise ABD’nin üslendiği Barzani’nin şer ittifakı örgütünün hain saldırısı hakkında üzüntülerimizi paylaşalım. Toplumumuzun öfkeleri her geçen gün artmaktadır. Yurttaşlarımız devletimizin en üst makamlarında görev yapan şahıslara karşı güvenini yitirmiş duruma geldiler. Kırıkkale’de, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Oğlunu askere gönder” diye haykıran halk Eskişehir’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü yuhaladı. Bu tepkiler, örneklerine şahit olmadığımız sosyal olaylardır ve önlenecek tedbirler alınarak toplumumuz rahata kavuşturulmalıdır. Ben altmış yıl önce yedeksubay okulunda askerliğimin bir bölümünü yaparken Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü ile aynı sınıfta ve eski Başbakanımız Şükrü Saraçoğlu’nun oğlu Aydın Saraçoğlu ile aynı dönemde yaptığımı unutamıyorum. Aynı görüşü Abdullah Gül için de söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanları siyaset üstüdür ve her ülkede birliği ve bütünlüğü temsil ederler. Ancak halk tarafından yuhalanıyorsa orada bir şeyler var demektir.
Gazetemizin Ankara Temsilcisi Sabahattin Önkibar kardeşimiz bu konuda diğer yazarlarımız gibi hassasiyet göstererek “Aslında bu tablo yuhalanan Cumhurbaşkanı ile beraber ülkenin bekası için de fevkalade tehlikeli bir fotoğraftır ve alarm vermektedir. Bir toplum en temel konuda bile böylesine ayrışmaya girmiş ve birliğin sembolünü bu biçimde değerlendiriyorsa bu durum korkulacak bir haldir. Maalesef Sayın Gül seçildiğinden bugüne bir türlü üstündeki AKP elbisesini çıkaramamış ve o yönde hiçbir adım atmamıştır” diyor.
Adalet Bakanı M. Ali Şahin de, Alman mahkemelerince zekât hırsızlığından mahkûm edilen Deniz Feneri sanıklarının dosyalarını yurdumuza getirmek için başka bir imkânı olmadığını ve istek mektubunu, Türkiye Büyükelçiliği’ne postaladığını söyledi ve aylardan beri bu davanın sanıklarını koruyan ve savunan Başbakan Tayyip Erdoğan’a yardımını esirgemedi. Hepsinin hocası Necmettin Erbakan da, milli hiçbir yanı olmadığı halde, yetiştirdiği politikacıları Milli Görüş’ün çatısı altına davet ediyor.
Bizim Genel Başkan Devlet Bahçeli de, bölücü DTP’nin Genel Başkanı’nın elini hararetle sıktığını unutarak, “Tarihi bir yol ayrımındayız. Partiler üstü anlayışla milli seferberlik başlatılması artık kaçınılmazdır” diyerek teröre karşı mücadele edilmesini istiyor.
Neticede, 17 evladını şehit veren milletimizin öfkesi büyüyor ve “Artık yeter” diyor. AKP iktidarını topa tutarak yegâne güvencesi askerine laf söyletmiyor.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları