Hesaba oturmak

Bir hesaba oturduk, ne almış ne vermişiz. Bir hesaba oturduk, hesabı kesmek için. Bir hesaba oturduk başka hesaplar için.

Bir hesaba oturduk, karşıda bilgi, karşıda kendimiz, karşıda çelişkiler, karmaşık ilişkiler…

Bir hesaba oturduk "hesapta olmayanların" bolca olduğu, çevremizde dönüp durduğu… Bir hesaba oturduk, demir istençler gerek, önyargılar kıran vurucu sözler gerek, yüzleşmeler gerek korkmadan.

Bir hesaba oturduk hesapsızlığın hesabı… Çok hesaplı olmanın hesabı, asabı…

Dünyanın hesabı bu hesap, evrenin hesabı, ötelerin hesabı… İçimin hesabı, dışımın hesabı. Yanılgıların, yansıların, değişimlerin, değişmemelerin, değişememelerin hesabı. Düşünme kısırlığının, sığlığının da hesabı… Ve akıntıya kapılıp gitme kolaycılığının çetin ve sabır tüketen hesabı.

Bu Tanrı'dan alınan bir hesap, Tanrı'ya verilen bir hesap, Tanrı'dan sorulan bir hesap.

Bir hesaba oturduk, yüzyılların müzmin inançları karıştırmakta bu hesapları, istiyorlar ki her hesap onların izni ile olsun, her denklemi onlar kursunlar ve çözmek de onların izniyle olsun.

Mahsuplaşması yok bu hesabın… Rakamların sığmadığı, yetersiz kaldığı, başka dolguların, dolduruşların olduğu bir hesap.

Bu hesapta kârlı çıkmak yok, varlı çıkmak yok, arlı çıkmak var, hesapta bu var.

***

Kuşkulu ve korkulu bir dönemecin önündeyim. Yürek kabarıyor. Beynim sancıyor. Bir karar vereceğim bir başka ben için… Bir karar vereceğim 14 asrı sarsacak, bin yılı aşacak… Bu çok çetin iş, her babayiğidin harcı değil… Bir karar vereceğim; tepkilere, cahilin taşlarına, tehditlere mal olacak. Bir karar ki faturası pek ağır olacak, dışlanacağım, fişleneceğim, küçümseneceğim, suçlanacağım.

Bir karar vereceğim daha dönüşü yok. Doğru olmalı, sorgusu, yargısı bitmiş olmalı, kuşkusu ve ikirciği kalmamış olmalı.

Bir karar ki ona çok inanmalıyım, savunabilmeliyim. Bir karar ki "döndü" suçlamalarına karşı "özüme döndüm" deme iç rahatlığı olmalı.

Bir karar ki çığır açmalı içimde, bir karar ki aydınlıklara enerji, dönüşümlere, devrimlere tohum olmalı.

Vereyim artık, duyurayım, şaşırtayım. Vereyim, açığa vurayım, bir şok oluşsun dost ve düşman yüzünde.

Ben bir şamanım

Tarihçi Cemal Kutay'la 12.12.1999 tarihli Hürriyet Gazetesinde yapılmış bir söyleşi..

Kuleli Askeri Lisesine gitmiş konferans vermeye. Atatürk'ün şu sözlerini okumuş:

"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." Kutay, bu sözleri Atatürk'ün bir şaman olduğuna kanıt olarak göstermiş ve "Ben bir şamanım, Atatürk de şamandı" demiş.

 

Yazarın Diğer Yazıları