Hipoksi…

Hipoksi…

Biz, kendi hakkımızı, hukukumuzu koruyamazsak sizinkini nasıl koruyacağız?

Bu sebeple, bugün önce biz!

***

Her uçak yolculuğunda tekrarlanan standart bir güvenlik anonsu vardır. Anonsun sonlarına doğru, kabin basıncında bir değişiklik olması durumunda uygulanması gereken önlemler bildirilirken, şöyle bir vurgu yapılır:

- Oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takın…

- Kendi maskenizi taktıktan sonra yanınızdakilere yardım edin…

Bu yüzden, önce biz!

***

Bencillik değil.

Tam tersine, bu mesleği, mümkün olabilecek en üst özveri seviyesinde yapabilmemiz için elde feda edebilecek bir şeylerimizin olması gerekiyor ya;

Türkiye Cumhuriyeti''nin, "Toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti" ve Türkiye Devleti''nin "Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün" olması ilkelerinin yazılı kuvvelerden fiiliyata geçirilebilmesi uğruna…

İşte ondan; önce biz!

***

Hür esirlerin görünmez prangaları vardır; yazarken siler, konuşurken susar, yaşarken ölürler; sizin hak ve hürriyetlerinizi savunabilmemiz için, bugün önce bizim hak ve hürriyetlerimiz!

Sizin üstü çizilen, karalanan, yok sayılan, yok saydırılan dertlerinizi, kederlerinizi, taleplerinizi, hayallerinizi hepsinden önemlisi uğradığınız haksızlıkları, hukuksuzlukları, maruz bırakıldığınız zulmün envai çeşidini; velhasıl yazılamayan ne varsa hepsini yazabilmemiz için önce bizim kalemlerimiz!

Sizin kısılan, çıkarmanıza izin verilmeyen, çıkardığınızda duyulmayan sesiniz olabilmemiz, yalanı, dolanı, talanı, hırsızlığı, arsızlığı, utanmazlığı sipariş fetvalarla meşrulaştırmaya çalıştıkları cümle günahlarını bir bir konuşabilmemiz için önce bizim sesimiz!

***

Gazetecilik suç değildir.

Dün, gazeteci arkadaşlarımız, sadece ama sadece "gazetecilik yaptıkları için"  cezaevine girmek durumunda kaldılar; bir kere daha!

Devleti yönetenlerce duyurulan şehitlerimizi haberleştirdikleri için…

Siyasilerce ilan edilen şehitlerimizi haberleştirdikleri için…

Eşleri, dostları, silah arkadaşlarınca paylaşılan fotoğrafları sosyal medyada kol gezen şehitlerimizi haberleştirdikleri için…

Törenle defnedilen şehitlerimizi haberleştirdikleri için…

Bir sırrı, dahası bir devlet sırrını, gizli istihbari bilgiyi ifşa etmişler gibi sanki…

Hele Murat''ın suçu;

"Rahmet dilediği için" şehitlerimize!

***

Gazetecilik suç değildir.

Ama gazetecileri gazetecilik yaptıkları için suçlamak suçtur.

Gazetecilerin, düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yaymalarını engellemek suçtur.

Gazeteci olsun olmasın birini işlemediği bir suçtan dolayı, haksız ve hukuksuz şekilde hapsetmek, hürriyeti ve güvenliğinden yoksun kılmak suçtur.

Anayasayla güvence altına alınmış en temel hak ve hürriyetlerimizdir bunlar; herhangi bir iktidarla değil doğumla başlar, herhangi bir iktidar öyle istiyor diye değil ölümle biter!

Hilafına tavır almak Anayasal suçtur; hiçbir makam, mevki değilse tarih yargılar. Hep yargıladı bugüne kadar. Hep mahkûm etti bu suçu işleyenleri.

Bundan değil mi zaten müsebbiplerinin bütün paniği; tarihten saklamak, kaçırmak için bugünleri!

***

Yolcular, uçakta yapılan güvenlik anonsuna uymaz ve kabin basıncı düştüğünde maskeyi önce kendilerine takmazlarsa; azalan oksijen ilkin başlarını döndürür, görmelerini, algılama ve yargılamalarını zorlaştırır; bilinç kaybının devamında ise ölüme götürür.

Kabin basıncı hızla düşüyor bizim buralarda, oksijenimiz her geçen an azalıyor; hipoksi nöbetine girmeden idrak etmeliyiz; önce biz.

Biliyoruz girdikleri gibi çıkacaklar ama neden girsinler!

Meslektaşlarımızın uğradığı haksızlık ve hukuksuzluk bugün en büyük meselemiz.

Bunu anlatmak herkese…

Bunun sonuçlarının anlaşılmasını sağlamak herkesçe…

Bunu yazmak, bunu konuşmak, bunu duyurmak…

Gazetecilik suç değildir.

VURGUN…

Barış Pehlivan, infaz savcılığına teslim olmadan önce yayınlanan son yazısında "FETÖ''den ihraç olan bir çok kişinin dosyasını gerek OHAL Savcılığına, gerek ilgili bakanlara ulaştırdığını" itiraf eden Süleyman Özışık ve onun kefilliğiyle karar alan OHAL Komisyonu üyeleri hakkındaki dosyanın nasıl kapatıldığını yazdı.

Bunları, bu nevi sayısız "gözden kaçırılanı" yazdığı için onun dosyası kapanmadı, kabardı.

Keza Murat Ağırel, önceki tutukluluğundan sonra verdiği röportajda, yeni kitabı Vurgun''un yayınlanmasının ardından, 2022 Mart''ında yeniden cezaevine girebileceğini söylemişti.

Mart''ı bulmadı; Şubat ortasında göründü yeniden cezaevi yolları.

Yazdıklarını yazmaktan vazgeçmiş olsalar haklarındaki "olmayan suçun cezası" onanmazdı bile belki; bu ihtimali bile bile yazmaktan vazgeçmediler.

Siz de okumaktan vazgeçmeyin.

Parsel Parsel''in devam kitabı Vurgun.

Yok yok içinde; hepimizin (gazetecilerin) ama az ama çok bildiği sırların; onları birer tahmin, şüphe olmaktan çıkaran belgeleriyle bezeli.

Melih Gökçek''in istifa ettirilme sürecinin bütün detayları, yerine geçmesi için bir "FETÖ abisi"ni önerdiği iddiası, savcılık ifadesinden sonra verdiği "Ben gidersem Erdoğan da gider" mesajının arkasında yatanlar, ATO seçimlerinde oğlunu önce aday yapmak, sonra seçimi kazanmasını sağlamak için yaptığı baskılar, Mansur Yavaş''a kurulan kumpasın perde arkası…

Tıpkı, Parsel Parsel gibi özellikle savcılar için eşsiz bir kaynak kitap.

İlk kitapta yazdıklarını yalanlamakta zorlandıkları için yargıya başvurmakta zorlananların, bu kitabın yazıldığı günlerde, kendilerinin savcıya ifade vermek durumunda kalmalarını "Ankara''da bir şey oluyor" diye yorumluyor Ağırel, giriş bölümünde…

Kim bilir; bir işaret fişeğidir belki de!

Yazarın Diğer Yazıları